Bir sezonu daha bitirdik. İyisiyle ve daha iyisiyle birlikte, Daredevil üçüncü sezon bir günde bütün bölümlerini yayınladı. İlk iki sezonu yayınladığı ilk yirmi dört saat içinde bitirmeyi başaran ben, aynı performansı yine göstererek on üç bölümü yirmi dört saat içerisinde bitirdim. Bundan dolayı büyük bir mutluluk duyuyorum ve kimsenin bana vermeye tenezzül etmediği plaketi sevgiyle, sevdayla taşıyorum.
Şakayı bir kenara bırakırsak, Daredevil üçüncü sezonu için denilebilecek çok şey var ama aslında bir o kadar da az şey var. Bunun sebebi belki diziyi izleme eylemini gerçekleştirdiğiniz sırada aklınıza bir takım sorular gelse ve bunların cevabı bulunamasa dahi, dizinin sorgulamadan heyecanla izlediğiniz diğer tarafı o kadar kaliteli geliyor ki kötü yanlarını rahatlıkla unutabiliyorsunuz. Mesela ben izleyeli üç-dört gün oluyor ve aklımda kötü bir yanı neredeyse kalmadı gibi.
Spoiler vermeden Daredevil'ın üçüncü sezonunu anlatmam gerekirse şöyle cümleler kurmaktan başka çarem yoktur.
Kesinlikle mükemmel bir kurgu, harika sahneler, harika sinematografi, harika diyaloglar ve mükemmel oyunculuklar.
Dizinin ilk sezonundan beri bizlerle olan yan karakterler, Foggy ve Karen yine aynı çizgide. Eski sezonlarda beğendiyseniz şimdi de beğenirsiniz, eski sezonlarda beğenmediyseniz yine beğenmezsini. Gerçi Foggy kendini en çok bu sezonda göstermiş olsa da, oyunculuk olarak yine ilk iki sezondaki çizgisini koruyor.
Karen kısmı, ne yazık ki bu dizinin Felicity kısmı. Seven seviyor ama nefret eden de tam nefret ediyor. Ben, karakterin çizgi romanlardan gelmesinden ötürü ve çizgi romandaki haline sadık kalındığını düşünerekten sevenlerin tarafında olmayı tercih ediyorum.
Matt Murdock karakterine hayat veren Charlie Cox ise her sezon çitayı bir üst noktaya taşımaktan bıkmayarak yine bu sezon kendi çitasını bir üst kademeye daha çıkararak mevcut çitayı göklere taşımış. Sezon içerisinde o kadar takdire şayan sahnesi vardı ki, hepsini buraya yazıp size anlatırsam çok, çok uzun bir yorum okumanız gerekecek.
Artık karakterle bütünleşmiş olan Charlie'ye gözlerimiz iyice alıştığı için, dizi süresince karakterin yaşadığı her duruma bir önceki sezonlara kıyasla daha büyük tepkiler verdim. Elbette bu daha da yükselmiş olan tepkilerim çığlıklara, feryatlara dönüşmedi. Lakin her zamanki sakinliğimi de çok koruyamadım.
Açıkça söylemek gerekirse Matt, bu sezon da bir önceki sezonların toplamının çokça katından daha başarılı olmayı başarmış.
Fisk'den bahsetmem gerekirse, Matt için söylediklerimin aynısının Fisk için de geçerli olduğunu varsayabilirsiniz. Ben izninizle bu sezondaki en büyük beklentilerden biri olan Dex hakkında bir şeyler söyleyeceğim.
Dex, çizgi romanlardaki haliyle Bullseye, yine klasik bir Netflix Marvel dizisinde olduğu gibi bize pişmemiş haliyle gözüküyor ilk başta. Bütün sezon boyunca onun nasıl Bullseye olduğunu yavaş yavaş görüyorsunuz. Karakterin bu inşası ise senaristler tarafından ve oyuncu tarafından iyi kurtarılmış. Ben karakterin tipini hiçbir şekilde çizgi romanlardaki tipine benzetmesem de, oyunculuk olarak ve karakter yapısı olarak çizgi romandaki sosyopatlığı/psikopatlığı çok iyi kopyalanmış.
Çizgi romanlarda da FBI ajanı mıydı hatırlamıyorum. Burada onu, hikayeye daha rahat yedirmek için FBI ajanı olarak sokmuşlar ve onu anlayıp, onunla empati kurabilmemiz için çabalamışlar. Punisher'da bunu deneyerek yanlış yapmışlardı ama burada bu yola gitmeleri güzel olmuş. Çünkü Dex için de ayrılmış bir ekran süresi var ve bu ekran süresi boyunca, hem senaryo yazımından hem de aktör oyunculuğu sayesinde sıkılmıyorsunuz.
Defenders'ın bitişiyle birlikte, bu sezonun Born Again çizgi romanını baz alacağını düşünmüş olsam da, aklımda referans olarak seçtikleri çizgi romanların içerisindeki olaylara pek bulaşmadılar. Ne Guardian Devil, ne Born Again ne de İfşa isimli olan hikaye örgüsüne tam olarak benziyor. Birçok farklı kült Daredevil hikayesi alınmış ve hepsinden ufak ufak nüanslar seçilerek, değişik bir yorum ile ekrana aktarılmış. Açıkçası ben direkt olarak çizgi romandan alınmış paneller bekliyordum ama beklentimin karşılanabildiği pek söylemeyeceğim.
O yüzden, bu sezonun dedektif karakterine geçip Nadeem'i anlatmak istiyorum. Nadeem'i ilk gördüğümde neredeyse nefret ettim. Çizgi romanlardan bir kaynağı olmayan bir karakterdi, ilk defa görüyorduk ama işini yapmaya çalışan sevecen polis klişesi çok gördüğüm için hiç ısınamamıştım. Sonra bölümler geçti ve Nadeem'in karakteri de, inançları da senaryoyla beraber değiştikçe benim de karaktere bakış açım değişti.
Sezon bittiğinde ise artık Nadeem sevdiğim bir karakterdi. Onu da tıpkı Bullseye gibi iyi bir karakter gelişimiyle anlatıp bana sevdirmeyi başardırlar.
Aksiyon sahneleri nasıl mı? İlk iki sezonda bulduğunuz aksiyonun en az iki katını bulacaksınız. Gerçekten, bu sezon diğer iki sezona kıyasla en tempolu giden ve en az boş yapan sezon oldu. Yine ilk ve ikinci sezonda olmasa olur dediğimiz anlar biraz fazlaydı. Bu sezon için aynı görüşte olamıyorum. Başladığı heyecanla devam eden, gelişen ve o heyecanı hiçbir şekilde bozmadan biten bir sezon olmuş bence.
Dizinin imzası olmuş olan tek çekim koridor sahnelerinden bu sezon da göreceksiniz. Bunu bir spoiler olarak algılamayın. Çünkü sahneyi izlediğinizde, bu söylediğimin hiçbir spoiler değeri taşımadığı kavrayacaksınız.
Her şeyiyle çok güzel bir sezon oldu Daredevil üçüncü sezonu. Kötü yanları varsa da dizi onlara karşı Matt'den daha kör kalmamı sağladı.
----------------------------------
Şimdilik benden bu kadar. Dizi hakkındaki görüşlerinizi yazmayı unutmayın. Kendinize iyi bakın, hoşça kalın.
Finale altı kaldı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Marvel Mucizedir
AcakMarvel Mucizedir, hayatımızın bir döneminde tanıştığımız ve kalbimizi açtığımız. Marvel Mucizedir, anlatılacak onlarca hikayeyi barındıran geniş diyarları ve dünyaları kapsayan kocaman evrenler topluluğu. Marvel Mucizedir, her birinde kendim...