Selamun aleykum güzel insanlar,
Yakalım yıldızları !
[12.Bölüm)
"Bir ömürlük ölüştür de yaşamak,adına hayat deyivermişiz.Belki de dilimiz sürçmüş,belki de gözümüz yanlış görmüş,gönlümüz yanılmış,her ne ise..."
Bana gelmişti.Yoktu ama...Televizyonda bir film açıktı.Koca siyah atı gördüğümde ürktüm ve başımı çevirdim.Oradaydı işte.Sağıma döndüm.Ela gözleri gülümsüyordu sanki.Bir ışık parıldıyordu gözlerinde.
Oysaki çok da iyi değildi geldiğinde.
Sıcak bir şeyler akıyordu sanki gözlerinden gözlerime.Sanki bende hiçbir kusur yokmuş gibi bakıyordu.Ayn-ür rıza gibi...
Aşağı inmiştik.Sokakta kimse yoktu.Üzerimize kar yağıyordu.Her yer beyaza bürünmüştü çoktan. Yirmi dokuz yaşındaki koca oğlan benimle kardan adam yapmıştı.Küçük bir kardan adamdı.Daha çok birbirimizle savaşıyorduk.Kartopunu bana sertçe attığında ikincisinden kaçmak istediğimde ayağım kaymıştı ve bir şekilde üst üste düşmüştük.
Sonra anılar değişti.Ev sahibim beni bir şeylere karşı uyardı ama anlamadım.Eve çıktık.Arka arkaya telefonlar geldi.Sinirli birkaç telefon konuşması.Babam buraya geliyordu.Anlamamıştım.
Biri birine tokat attı.
Uyandım.Rüyaymış.Kabusum olmuştu.O geceyi tekrardan yaşamıştım.Yataktan kalktım.Yüzümdeki tek damlayı sildim.
Günlüğümü okurken uyuyakalmıştım.Yere düşmüş olan günlüğü elime aldım.
Ağlayarak okudum kaldığım yerden.Bu döngüden nefret ediyordum. Unutmamalıyım. Unutup da kapılmamalıydım onun saf ve güzel sevgisine.Bunu kendime yapamazdım,bu kadar kolay olmamalıydı en azından.
Hiçbir şey olmamış gibi davranmayı seçti. Yol tarifimle çarşıya girdik.Arabayı caddenin kenarına park etti.Birkaç dükkanı gezdi ve sonunda kafeslerin içi çeşitli hayvanlarla dolu olan yere girdik.
Yavuz abinin ısrarıyla lacivert bir tasma aldık.Koyu fenerliydi.Köpeğin sarı oluşu onu tetiklemişti.Uyumlu olacağını düşünmüş.Takım tutmadığım için benim için sorun değildi.Köpekle ilgili her şeyi hallettikten sonra onu gezmeye çıkardım. Ona tarihi bir sembol taşıyan anahtarlık hediye ettim.
Bir yere yemek yemek için oturduk."İsmi Güneş olsun mu?Baksana şunun rengine,ne kadar parlak" dedim.Yüzündeki gülümsemeyle beni onayladı.
İyi bir rehber olmasam da bu kadar kısa sürede gezebileceği birçok yere götürdüm onu.Akşam yemeğini dışarıda yeyip eve öyle döndük.
...
Güneş'in karnını doyurup deniz kenarında yürümek için dışarı çıktık.Yürüyüşten sonra dönüşte Yusuf abinin mekana geçtik.
"Burası akşam da ayrı güzelmiş."dedi.Işıklarla süslenmiş mekan beni de büyülüyordu.Bu sefer içeride oturmadık ve dışarı çıktık.Dalgalar vuruyordu. Biraz orada durup iki metre kadar uzaktaki banka oturduk.Burada çalışan çocuklardan biri siparişi aldı.Yavuz abi bize çay söylemişti. Ben de çekirdek getirmesini istedim.
Siparişleri getiren ise Yusuf abi olmuştu. Bana polar da getirmişti."Hasta olmayın sakın." dedi.Biraz sohbet ettikten sonra yanımızdan ayrıldı.
Uzun süre olmuştu Nil ve Tuna ile görüşmeyeli."Yavuz abi Tuna ya da Nil ile görüştün mü hiç buradayken?"
"Tunahan ile bir defa konuştuk.Hayırdır?"

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bizim Mesafelerimiz
Short Story"Bilseydim sana güller yerine karanfiller getirirdim.Tuttuğumuz yas biraz güzelleşirdi."