n ... [17]

3.2K 203 34
                                        

Selamun aleykum arkadaşlar.

İyi okumalar diliyorum.

Oy kullanmadan geçmeyin lütfen.

[17.Bölüm)

"Bir noktadan sonra geri dönüş yok !İşte tam o noktadayız."

Franz Kafka

Günlerimi çoğunlukla dinlenerek geçiriyordum.Bazen ders çalışıyordum.Bu yıl yorucu geçmişti ve bir süreliğine kendime izin verdim. Tuna ve Rüveyda sözlenmişti bu süreçte. Gitmemiştim.

Babaannem apartmanda edindiği arkadaşlarıyla camilere gidiyordu.Sabah namazı kılmak için evden çıkıyorduk.Komşumun arabasına biniyorduk ve bizi daha önce hiç  gitmediğimiz camilere götürüyorlardı.Bazı günler de ilçeye iniyorduk. Bazen merkezde geziyorduk.Babaannemin can sıkıntıları da son buluyordu böylelikle.

Arada bir kızlarla görüşüyordum. Sonra onların şehri terk etmeleriyle bu pek mümkün olmadı.Biri tatile gitmişti.Diğer ikisi de evine dönmüştü.Ailelerinin yanına döndüler ve böylece tek kaldım bu şehirde. Bizim sınıftan bir çocuk vardı Berat diye.Kütüphaneye gittiğimiz birkaç günün sonunda onunla karşılaşıyorduk ve yakın arkadaş olduk diyebiliriz.Seviyeli bir muhabbetimiz vardı. Bazı zamanlar onunla kısa mesajlarla konuşuyordum.Çok çalışkan biriydi.

Bir şekilde geçiriyordum günleri,iyisiyle kötüsüyle ...Geçip gidiyordu ya o bana yetiyordu.

Bu geceyi de günlüğümü okuyarak sonlandırdım.

Bahçenin kapısını açtım ve içeri geçtik.Güneş hemen yanıma geldi ve bana dolandı.Toprağa oturdum ve onun patisini omzuma koymasına izin verdim. Yüzümü yalayıp gitti.Kendini sıkıştırmaya gelen Işıl'dan kaçmıştı."Onu çok sıkma Işıl. O da yoruluyor biliyorsun değil mi ?"

"Hayır o yorulmadı." diye bana kızdı Işıl. Tuna da Işıl'a katıldı ve Güneş ile oynadılar. Diğerlerine katıldık biz de.

Yeni fideler ekmek için toprağı temizleyip kazdık.Küçük çukurlara özenle yerleştirdik.Nil ile toprakta çıplak ayak geziyorduk.Enerjisinin alması için çıkarmıştı Nil.Ben ise toprağa dokunmayı,hissetmeyi seviyordum. Tuna pek bu işlerden hoşlanmazdı.Işıl ile oynuyordu o.Yavuz abi de kendine denilenleri yapıyordu. Üçer tane karpuz ve kavunu bir kasaya koyup çıkışa yakın bir yere taşıdı.

O zaman oldu her şey .Işıl sertçe düştü çakıllı yere.

Herkes onun başına toplandığında ağlayacakmış gibi duruyordu ve annem onun bu tavrından hoşlanmıyordu.Bazen çok mızmız bir çocuk oluyordu. Annem onun nazlanmasını istemediği için bir şeyi olmadığını anlayınca gitti. Tuna biraz utanmış gibi duruyordu. Yavuz abi ona sataştı.

"Küçücük çocuk öyle kovalanır mı ?"

Güneş de Işıl'ın dizini yalıyordu.Nil onu uzaklaştırdı. Nil'e havlayıp tekrardan yanımıza geldi. Kanayan yarasını yalamak istediğinde Güneş'e gitmesini söyledim ama beni dinlemedi.

"Nereden bileyim bu kadar heyecanlanıp koşacağını." dedi Tuna da. "Oyun oynuyorduk.Arkasına dönüp bana bakmaya çalıştığında düştü." diye kendini savundu Tuna.

Ev sahibim ve yengem mısır topluyordu. Annem buraya bakıyordu ama bir şey demedi. Işıl ağlamıyordu ama canı yanıyor olmalıydı.

"Hadi ama siz de sonuçta bir çocuk o .Çocuklar düşebilir ve hemen kalkarlar .Değil mi Işıl? Biz de çocukken çok düşüyorduk de mi Nil ?" dedim.

"Tabi ki ." dedi Nil de.

Onu kucağıma aldım."Elini yüzünü yıkayalım." dedim.Tuna da benimle geldiğinde ona ağlayacakmış gibi baktı."O gelmesin." dedi ince parmağını Tuna'ya doğrultarak.Nil ile biz kahkahalara boğulduk.

"Işıl'ım neden böyle yapıyorsun ?Ben senin oyun arkadaşındım hani ?"

Işıl kucağıma sokuldu .Nil ve Tuna bahçede kaldı. "Güneş'i tutun." dedim. Yoldan geçen arabadan sonra boş yolda ilerleyip karşıya geçtik. Yavuz abi benimle gelmişti.

"Çok ayıp oldu Tuna abine. Öyle denir mi hiç Işıl ? Sen düştün diye nasıl da üzüldü görmedin mi ?"

"Ama abla..."

"Hayır Işıl.Bak ona nasıl üzgün görünüyor ." dedim.Omzumun üstünden ona baktı ve ağlamaya başladı.Onu azarladığım için ağlıyordu. "Çocuğun üstüne gitme Dilruba." diye uyardı beni Yavuz abim. Ona bakmadım.

"Yavuz abi şu tulumbaya bir el atsan." diye konuştum.

Su tulumbasından gelen su Işıl'ın dikkatini dağıtmıştı. Elini ve yüzünü yıkadıktan sonra dizindeki yarayı temizledim. Artık ağlamıyordu.

"Bak küçücük bir yara. Hemen geçecek.Döndüğümüzde Tuna'ya sarılıp öpeceksin.Tamam mı ?"

Başını salladı."Su içmek ister misin ?"

"Hayır ama ben de öyle yapmak istiyorum." dedi Işıl. Yerden kalktım ve elimi yıkadım.Yavuz abi durdu ve bize baktı.

"Hadi Yavuz ,beni kucağına al." Başımı iki yana salladım.Bunu sadece ona yapıyordu ve uyarılarımıza rağmen Yavuz'a abi demeyi reddediyordu.

Yavuz abi onu kucağına alıp yardım etti.Sonunda azıcık da olsa su geldiğinde elimde biriktirip onlara serptim suyu. Su savaşına girişmeden kaçtım oradan.Annemin yanına gittim.Elindeki mısırları aldım .

Yavuz abinin kucağından inmişti.Işıl, Tuna'nın kucağındaki yerini almıştı ve dizindeki yarayı gösteriyordu.

Eve götürülecek olan her şeyi toplayıp bir yere bıraktık. Tuna el arabasına doldurulanları aldı. Yavuz abi büyükçe bir kasa taşıyordu.

Eve dönüş yolu keyifliydi.Işıl el arabasına oturunca Tuna'nın işi biraz zorlanmıştı gerçi.

"Işıl yanıma gelsene abicim. Sana bir görev vereceğim."

"Arabayı durdur köle.Ben Yavuzcuğumun yanına gitmek istiyorum." dedi.

" Tabi ki prensesim. Buyurun." dedi.El arabasını durdurdu ve Işıl kendi indi. Tuna ile yaptığı bu konuşmaya masumca kıkırdadı. Tuna ilerlemeye devam etti.

"Bana ne görev vereceksin Yavuz ?"

Yavuz abi elindeki kasayı yere indirdi.Annem ve yengem neden durduğumuzu sorgulamadan sohbetlerine devam ederek ilerlediler.

"Buradan en güzel iki mısırı seç bakalım."

En sağlam ve sarı duranları aldı eline Işıl da.

"En güzel mısırlar artık bizim oldu.Biri senin biri de benim. Bunları diğerleriyle karıştırmayalım.Sen taşımamda yardımcı ol."dedi.Işıl buna kanmıştı.

Yavuz abinin ağzı iyi laf yapıyordu.Demek bu şekilde Işıl ile iyi anlaşıyordu.Onu kendini özel hissetmesini sağlıyordu.

Mısırın birini bir eline diğerini de diğer eline alıp seke seke yürüdü önümüzden.

Keşke o zamanlar yaptığım hataları büyüklerim görür görmez uyarsalardı beni.Benim ışıl'ı uyardığım gibi.Karşılarına alıp bu yanlış deselermiş.Bunu sana öğrettiğimi sanmışım ama öğretememişim Dilruba.Bunu kafana yaz,sen günaha bulanmışsın. Aldanmışsın kızım.Keşke bunları deselermiş.Şimdi bu kadar acı çekmezdim belki.

Bizim MesafelerimizHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin