Çalkantılı piskolojimden nasibini hikayede almış bulunmakta .Hadi hayırlısı :)
[43.Bölüm)
"Ölmek değildir ömrümüzün en feci işi.Müşkül budur ki ,ölmeden evvel ölür kişi."
Yahya Kemal Beyatlı
Yemekten sonra biz gençler gezmeye çıktık.Şelaleye giden yol biraz zorlayıcıydı.O kadar çıkılan yokuş yukarı merdivenden sonra dar bir yerden geçecektik.Kalabalık olduğu için beklememiz gerekiyordu.
İlerlememiz gereken yolun ortasından su akıyordu.Tek kişinin rahatça geçebileceği şekildeydi.Yavuz ayakkabısıyla girdi içine.Sonradan ayakkabımı çıkarmadığım için pişman olsam da ardından girdim suya.Diz kapağımın iki karış altına geliyordu su.Nil'in arkamdan çarpmasıyla öne kaydım ve korkuyla Yavuz'u belinden yakaladım. Arkasına dönüp kontrol edip ona tutunanın ben olduğuma kanaat verdikten sonra elimi tutup ilerledi.
Elimi çekmek hiç aklıma bile gelmiyordu.Onunla ilerledim. Kolum beline sarılı vaziyette iki dakika kadar daha ilerledik.Baş parmağı usul usul elimin sırtını okşuyordu. Yeteri kadar ilerlediğimizden emin olduğunda durdu ve bana döndü.
"Burası resim çekinmek için ideal gibi duruyor." dediğinde etrafa bakmak aklıma yeni gelmişti.Herkes resim çekiyordu.Manzara çok güzeldi.
Ben ona cevap veremezken Yavuz da birkaç resim çekti.Önümüzdekiler çıkınca onların olduğu yere geçtik.Telefonunu Nil'e uzattı.
"Resmimizi çeksene hatıra kalsın." dedi.Bana çekilmek isteyip istemediğimi sormamıştı ama ona karşı çıkmadım.
Yan yana durduğumuzda elini belime koydu ve kendine çekti.Kolumu ona sarmam gerekti.Daha da yakınlaştığımızda an'a kapılıp başımı göğsüne yasladım. Bir süre öyle kaldık. Başımın üstünde çenesini hissettiğimde arkama geçmişti ve diğer kolunu da etrafıma sarmaktaydı.Resimin çekildiğine dair çıkan sesten sonra ona doğru başımı çevirdim.Daha rahat görmek için bedenimi de döndürdüğümde dışarıdan oldukça yakın iki romantik çift gibi durduğumuza emindim.Bakışlarımız birbirimizdeyken ona doğru yakınlaşıyor gibiydim ve bunu bedenim benden habersiz yapıyordu.
"Bugün sende bir değişiklik var."
Başımı aşağı yukarı salladığımda kendimde değildim. Nil seslenene kadar da kendime gelemedim.
"Tamamdır,sıra bende."diyerek telefonu bana uzattı.Yavuz'dan uzaklaşmama sebep oldu.Benim yerimi aldı ve abisine sıkıca sarıldı.Birkaç resim çektim.Nil tek çekinmek istediğinde telefonu Yavuz'a verdim.
"Ben dönüyorum.Su çok soğuk."dedim.
"Tamam,geliriz biz de hemen."dediğinde harekete geçtim.
Kalabalıktan sıyrıldım.Tuna ve Rüveyda'yı da geride bırakmıştım.Sudan çıkıp yapışan pantolonumun paçasını düzeltip doğrulduğumda bakışlarım Koray ile kesişti.
Yanıma geldi."Seni rahatsız ettiğimi sanmıştım ama sanırım sen daha çok çevrende aile büyükleri yokken kuzeninle flörtleşmekten hoşlanıyorsun " dedi.Duyduklarımla neye uğradığımı şaşırmıştım.
"Haddinizi aşıyorsunuz.Sizin sandığınız gibi bir durum yok."
"Sevgilinle gayet iyi görünüyorsun.Neden gizlemeye çalışıyorsun?"
Ona ne diyeceğimi şaşırmıştım.Arkamdan gelen Nil 'in sesiyle döndüm. Yavuz'u tutmaya çalışıyordu. Adama vuracaktı.Onun önüne geçtim.
"Yanlış anlaşılma Yavuz.Misafir o ,yapma lütfen!"
"Nil götür o adamı ." dedim. Yavuz beni geçmeye çalıştığında tekrardan tuttum.Bana zarar vermemek için kaba kuvvet uygulamıyordu.
Nil abisinin kolunu bıraktı ve adama durumu açıklarken uzaklaştırdı.
Yürüyüp sakin bir yere geçtik.Kırgın bakışları üzerimde dolaşıyordu.
"O adam sana kötü ithamlarda bulunurken neden susuyordun ?"
Cevap vermedim.
"O adama ,Yavuz benim kocam demek bu kadar zor mu senin için ?"
Sessiz kaldım.Bakışları sanki daha da kırılabilirmiş gibi kırgın bakıyordu.
"Benim senin kocan olduğum gerçeğini kabullenemedin. "
"Bunu kendin uydurdun.Ne düşünmek istiyorsan onu söylüyorsun şuan.Adama cevap verecekken geldin .Asıl sen dön ve kendine bak.Sen bazı şeyleri kabullen.Sen benim kuzenimsin. Birkaç ay öncesine kadar seni abim olarak görüyordum.Benden hemen sana alışmamı nasıl beklersin ?Çabamı nasıl yok sayarsın?"
"Hangi çabadan bahsediyorsun?"Cık'layıp başını iki yana salladı.
Bir sağa bir sola yürüdü.Bunu söylememeliydim işte.Kendimden nefret ediyordum.Mantığımla hareket edip,her doğruyu her yerde söylememden nefret ediyordum. Patavatsızlığımdan nefret ediyordum. Pişmanlıkla içim kavrulurken ne yapacağımı bilemeden orada durdum. Abim olarak görüyordum ne demek şimdi,ne alaka?
"Daha ne yapmam gerekiyor ?Beni sevmen için ne yapmalıyım Dilruba ?"
Verecek bir cevabım yoktu. O bana böyle baktığında konuşamıyordum işte. Bir şey yapmasına gerek yoktu.O izin verdiğim sınırlar içerisinde yeterince belli ediyordu.Hissettiriyordu. Ben karşılığını vermeye çekiniyordum sadece.
"Şu lanet hayatta başıma gelmeyecek ne vardıysa hepsi geldi."
Karşıma geçti ve sinirini kustu.Sessiz kalışım onu sinirlendiriyordu.Her şeyi batırmışken bir şey daha deyip onu iyice kırmaktan korkuyordum.
"Sana aşık oldum.Amcamın kızına aşık oldum .Bu mu benim günahım ?"
"Neden her şey üstüme geliyor ? "
"Seni sıkmayayım diyorum,üstüne gitme kızın diyorum.Kolay şeyler değildi diyorum."
"Hissettiklerimi gizledim .İki yıl boyunca gizledim duyularımı.Hislerinde yanılıyorsun Yavuz dedim kendi kendime.Yanlıştı ama vazgeçemedim."
Konuşurken dudağı titriyordu.Gözleri hüzünle parlıyordu.
"Sonra ne olduysa her şey altüst oldu."
Ağlama hissi burnumu sızlattı. Kollarımdan tuttuğunda bu davranışına şaşırmıştım.
"Herkes bana sırtını çevirdi Dilruba.Annem,babam,amcam,yengem,kardeşim...Sevdiğim herkes beni bir başıma bıraktı.Hepsine katlanırdım ama sana dayanamazdım."
Kolumdaki ellerini ellerime doğru kaydırdı.Sıcak elleri ellerimi sıktı.Beni anla,diyordu.Beni anlamaya çalış Dilruba!Artık bir cevap ver Dilruba!
Bir tepki vermemi bekliyordu.Dediklerinin ağırlığı altında eziliyordum.
"Senin bana yüz çevirmen ölümle eş değer Dilru. Anlıyor musun ?"
Dolan gözlerimi fark edince sustu.Ellerini çekti benden.Boşluğa düşme hissi benliğimi sarstı.Bana arkasını döndü.
İkimizden başka kimsenin olmadığı bu tenhada ağlama sesi yükseldi .İçimde sızlayan bir parça şunları haykırdı: Bu ağlama sesi keşke benim olsaydı!O ağladıkça ben ağladım sessizce.
Bir tepki vermeliydim artık.Onu anladığımı gösterecek bir davranış...Konuşmak beni batırıyordu.
Önüne geçip yüzüne baktım.Kızaran gözlerini kaçırdı.İki elimle yakışıklı yüzünü kavradım.Yüzündeki yaşı kuruladım.Birkaç saniye sonra ağlamasını durdurdu ve burnunu çekti.
Gözlerimi gözlerinden ayırmadım.
Parmak uçlarımda yükseldiğimde kollarımı boynuna doladım.Sol elimi saçlarına daldırdığımda belimi buldu büyük elleri.Beni kendine hapsettiğinde kendimi ona bıraktım ve başımı omzuna bıraktım. Sımsıkı sarılmıştık birbirimize.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bizim Mesafelerimiz
Cerita Pendek"Bilseydim sana güller yerine karanfiller getirirdim.Tuttuğumuz yas biraz güzelleşirdi."