s ... [44]

2.7K 177 14
                                        

[44.Bölüm)

"Aşıkların en kanaatkarı bile sevdiğinden ziyade sevilmek ister."

Cenap Şehabettin

 O sakinleştiğinde ayrıldı benden .Belimdeki elini kol dirseğime taşıdı.Oradan da elime...

Boştaki elimle yüzüme dokundum.Başım ağrıyacak gibi hissediyordum.Cebimdeki telefondan sesler yükseliyordu.Telefonumu gün yüzüne çıkardım.

"Efendim baba ?"

"Kızım çay içmeye başladık biz .Nerede kaldınız ?"

"Tamam baba geliyoruz hemen." diye cevapladım onu." Nerede kaldığımızı soruyor ." dedim telefonu cebime koyarken.

Başını salladı.İlerideki çeşmeyi fark edince ona döndüm tekrardan.

"Yüzünü yıkasan iyi olur." dedim.Benden ayrılıp gitti.O geri dönene kadar telefonun ön kamerasından kendimi kontrol ettim.Gözlerimin kızarıklığından başka bir sorun yoktu. O da geçerdi birazdan.

Yanıma dönünce piknik yaptığımız yere doğru ilerledik.İkimiz de konuşmadık yol boyunca.

Döndüğümüzde birçok şeyi toplamışlardı.Annem ve yengem merakla bizim dönmemizi beklemiş olacaklar ki hemen yanımıza geldiler.

"Ne oldu oğlum sana ?" diye oğlunun yüzünü ellerinin arasına aldı.Diğerlerinin bizi göremeyeceği bir açıdaydık.

"Nil anlatmadı mı ?Hayret !"

"Nil ,Koray'ın yaptığı rezillikten bahsetti .İkinizin de bu halini açıklamadı.Renginiz kaçmış." dedi yengem.Annem ne için olduğunu anlamasam da sinirli görünüyordu.

"Ben karasızlığa falan gelemem. İlişkinizde ki gelgit 'ler de bir o kadar canımı sıkıyor. Buradan döndüğümüz de konuşucağız her şeyi. "

"Anne neden bu kadar sinirlisin ? Bilmediğimiz başka bir şey mi oldu ?" diye sordum. Fısıldaşmalarımız dikkat çekmiş ve bir sorun olup olmadığını sormuştu Rüveyda'nın annesi. Yengem ona dönüp gülümseyerek bir sorun olmadığını söyledi.Tekrardan yüzünü bize çevirdiğinde somurtmuştu.O da pek sakin sayılmazdı.

"Adamın olaydan sıyrılırken söylediği şey ne biliyor musun ?"

İkimizden de bir tepki alamayınca devam etti.

"İkisinin de yüzükleri yoktu.Davranışları da pek karı koca gibi değildi.Ben müneccim değilim ki bileyim onların evli olduğunu dedi adam."

"Bu durum onu haklı çıkarmaz.O dediklerinin hesabını verecek." Yengem onaylamaz bakışlarını Yavuz'un yüzünde gezdirdi.

Annem burnundan soluyordu. "Tamam Bilge,sakinleş biraz.Zibidi herif senin evinde kalmasın,annemlere gönderseydim keşke önceden."

Yengemin dediklerini onaylamadı annem.

"Olmaz Yüsra,böyle çok dikkat çeker.Yine bizde kalsınlar.Bu ikisini babam götürsün eve." dedi.

"Sizinle de en yakın zamanda konuşacağım.Dünürleri alnımızın akıyla bi' gönderelim ...." diye konuştu yengem annemin dediklerini onaylar bir tonda.

"Ben anneannemde kalırım." diye fikrini açıkladı .Yengem araya girdi.

"Karınla beraber dedenin evine gidiyorsun bu akşam." Karşı çıkmaya cesaret edemedi sanırım ve sustu. Yengem annemin koluna girerek diğerlerinin yanına götürdü.

Arkalarından gidip oturduk alana.Rüveyda biraz durumu soruştursa da üstelemedi.Tuna da bir o kadar her şeyden habersiz bakışlarını üzerimize yöneltip sessiz kaldı.Yavuz ile yan yana oturmuştuk ve hiç konuşmuyorduk.Nil ikimize de birer çay getirdi.Önüme geldiği için geri çevirmedim, içtim ama ikincisini alacak keyif yoktu bende.

Amcamın toplanma komutuyla herkes ayaklandı.Eşyalar arabaların bagajına yüklendi.Arabalara binip gezeceğimiz diğer mekana doğru ilerledik.Uzakta değildi çok.Annem arabanın içinde bir şey demedi ama her an gözü üzerimdeydi ve patlayacak yer arıyordu resmen.

Herkes arabadan inip camiye doğru ilerledi.Türbenin de içine gireceklerdi.Hasta olduğum için içeriye giremeyecektim.Anneme durumu açıklayıp dışarıda bekledim.Işıl mutlu bir şekilde içeri girmişti çoktan.Tek başıma kaldığımı sanarken Yavuz geldi yanıma.

"Neden girmedin içeri ?"diye sordu.Omzumu silktim.Konuşmadık daha fazla.Caminin büyük ve güzel olan bahçesinde gezdim bir süre.Arkamdan gelmemişti ama izliyordu.Yani sanırım izliyordur.

Herkes dışarı çıkınca camiyi sol tarafımıza alıp aşağılara inmeye başladık. Su değirmenini gördüğümüzde merdivenlerden aşağı inmeye başladılar.Geride kaldım.Diğerleri yanımdan geçip gitti.Telefonumu çıkartıp huzur verici görüntünün resmini çektim.

Belime konan elin sahibini bildiğimden ürkmedim ya da geri çekilmedim ."Diğerlerinden çok ayrılma.O namussuzla tekrardan baş başa kalırsan durumu daha fazla tolere edemem."dedi.

Yanımdan çok uzaklaşmadı ama beni orada bıraktı.Su değirmenin hareketini uzun süre izledi.Onun yaptığı gibi gizli iki resim çektim. Telefonumu cebime koyup yanına ilerledim.Daha fazla geride kalmadan ilerleyip merdivenlerden inmeye devam ettik. Aileler bir kafeye oturmuşlardı.Tüm bu güzel mekanı onlar işletiyordu sanırım.Suyun içine birkaç masa konmuştu. Ayakkabımı çıkarıp o alana girdim.Su çok soğuktu ama iyi hissettiriyordu.

Boş olan sandalyeye oturdum.Işıl bir yerden ekmek almış ve sudaki ördeklere atıyordu.Uzaktan onun da resmini çektim ve yanına gittim. İkimiz de yüzümüzdeki tebessümle onları besledik.Ekmeği bittiğinde geri döndük.Babam Işıl'ı kucağına aldı. "Su çok soğuk prenses hasta olma sakın." dedi ve yanağından öptü.Onların gülümseyişine karşılık verip eski yerime oturdum.Annemin yanına oturuyordum.Ayaklarımı yukarı çektim ben de.

Sipariş verilen tatlıların yenmesinin ardından mekandan ayrıldık.Arabaya bindiğimizde babam ve dedem durum değerlendirmesi yapıyorlardı.Annem de arada onlara katılıyordu.Merkeze dönene kadar sesimi çıkarmadım.

Bizim MesafelerimizHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin