47.BÖLÜM

19.6K 1.4K 177
                                    

İŞTE YENİ BİR BÖLÜMLE BEN GELDİM...BİRAZ ARAYI AÇTIM BİLİYORUM KUSURUMA BAKMAYIN OLUR MU BU ARALAR YAZARINIZ BİRAZ HASTA VE KİTABININ BAŞINA GEÇMEKTE SIKINTI ÇEKİYOR...SİZDEN SABIR BİRAZDA ANLAYIŞ BEKLİYORUM...HA BİRDE DUA...ŞİMDİDEN BENİ DESTEKLEYEN OY VE YORUMLARINI ESİRGEMEYEN CAN OKUYUCULARIMA TEŞEKKÜR EDERİM SEVİLİYORSUNUZ...

İYİ OKUMALAR;

LAMİA'NIN AĞZINDAN

İnanamıyordum bu adam burada bu şekilde...Oğuzun bana anlatmaktan çekindiği ve başımdaki belanın ne denli büyük olduğunu söylemeye çalışması...Ben karısının peşine düşen sıradan takıntılı bir manyak sanarken o...Yani bu adam terörist miydi???Şimdi her şey tam anlamıyla yerine oturmaya başlamıştı.Hamit denen adamın bu denli büyük işlere kalkışırken çevresindeki insanların çokluğu ve yapılan planlar...Oğuza her sorduğumda korkmanı istemiyorum demesi...Sorular peş peşe sıralanırken kendime dönüp baktım.Peki şimdi korkmuyor muydum?Evet hemde iliklerime kadar ama en büyük korkum Elifime zarar vermeleriydi.O küçücük bedeni bu pisliklerin zulmüne maruz kalmasıydı.

"Ne o öğretmen çok şaşırmışa benziyon.Hani nerede aslan kesilmen nerede korkmadan başını dikip polise giderim demen.Bak kimse yok,ne polis ne de o Oğuz amir baş başa kaldık seninle."Dediğinde, kanım çekilmiş karşımdaki pisliği dinliyordum.Bir kaç adımla tamamen yanıma geldiğinde ise hemen yan dönüp gözleriyle kucağımda süzdüğü Elifi'mi görüş alanından çektim.

"Hala aynısın..."Sesindeki tını yüzünün aldığı alaycı ifade ellerini bir birine vurdu.

"Senin bu görev aşkın,beni benden aldı öğretmen!Bakalım bu iş bittiğinde nasıl anılacaksın.Alın şunu arka tarafa götürün."Demesiyle,tekrar itilerek mağaranın sonlarına doğru karanlık daha baskın olduğu yere bıraktılar bizi.Hemen etrafıma tekrar şöyle bir baktım.Onların bulunduğu yerin aksine iri taşlar ve toprak yığınından başka bir şey yoktu.Yere usulca oturarak saatlerdir sızlayan bacaklarımı rahatlattım.Daha sonra biraz önceki yaptığım gibi yeniden etrafa bakındım, hafif bir ışık yada esen rüzgar duymayı denedim belki bu beklentilerim kaçmam için fırsat olabilirdi ama hiç biri yoktu ve iki çift gözün tamamen üzerimde olduğunu, yüzüne değen ateşin şavkından görebiliyordum.İçim ürpermişti soğuk, yorgunluk üstüne yaşadığım korku.Hemen eğilip Elif'imin ellerini yokladım.Buz gibi olmuştu ve hala her şeyden bir haber mışıl mışıl uyuyordu.Onu rahatsız etmeden üzerimdeki feraceyi dikkatlice çıkartıp içimdeki hırkanın düğmelerini çözdüm.Onuda çıkarttığımda tekrar feracemi giyerek hırkamı üzerine sıkıca sarmaladım.Üzülmüştüm onun bu perişan haline ,keşke hiç tutmasaydım keşke babaannesiyle su almaya onuda gönderseydim.

Sırtımı mağaranın çıkıntılı taş parçalarına canım acısa da yaslayıp gözlerimi kapadım.Uykum yoktu yorgunluk ve hüzün kaplamıştı benliğimi birazda çaresizlik.Şu an ise dilim Rabbime yönelmişti.O bizi gören ve işitendi.Mazlum'un yanındaydı ve dualarına her zaman icabet edendi.Şu an ise tek duam Oğuz'un bizi bir an önce bulması ve bu adamların elinden kurtarmasıydı.Mağarayı dolduran seslerin kahkahalara kulaklarımı tamamen tıkayıp iç dünyama döndüm. İnna lillahi ve inna ileyhi raciun Şüphesiz biz Allah'tan geldik ve şüphesiz dönüşümüz O'nadır.Başımıza bir dert yada musibet geldiğinde okunması tavsiye dilen bu ayet kerime korkularımdan uzaklaştırıp Allah'ın huzurunda huzur bulmak için okumaya başladım...

&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&

Adımın seslenilmesi ve bacağıma yediğim bir kaç darbenin ardından gözlerimi araladım. İrkilerek yerimden sıçrarken kucağımda uyuyan Elifi fark etmemle son anda kendime geldim.Gecenin ilerleyen saatlerinde bedenim artık bitap düşmüş gözlerim benden bağımsız uykuya kendini teslim etmişti.

Derdimin Dermanı Ol(Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin