ÇOOOOK UZUN BİR ARADAN SONRA ÇOOOK UZUN BİR BÖLÜMLE BEN GELDİM.TATLIŞALRIM CAN OKUYUCULARIM GECİKMEDEN DOLAYI ANLAYIŞ GÖSTERDİĞİNİZ İÇİN HEPİNİZE ÇOOK TEŞEKKÜR EDERİM.BU BÖLÜM BENİ DESTEKLEYEN VE HEP YANIMDA OLAN KIYMETLİ OKUYUCULARIMA İTHAF EDİYORUM...
İYİ OKUMALAR;
LAMİA'NIN AĞZINDAN
"Elif!"Kollarımda bitkince yatan yavrucak hafif kıpırdandığında derince bir hoh çekip elimdeki suyu avucuma boşaltarak yüzüne sürdüm.Ona bir şey olma düşüncesi bile yüreğimi ağzıma getirmeye yetmişti.Açtı aynı zamanda yorgundu mink bedeni ve daha fazla dayanamıyordu bu vicdansızların bizi oradan oraya sürüklemesine.Hemen hafif başını kaldırarak halsiz bedenine iyi gelir diye sudan bir yudum içirdim daha sonrada kopardığım bazlamadan bir lokma verip çiğnemesini izledim. Bu şekilde umut ediyorum minik bedeni biraz olsun kendini toparlayabilirdi.
"Hadi bir tanem biraz daha ye!"Tekrar bir lokma daha verdiğimde beklemeden yemeye başladı.Lütfedip verdikleri bazlamanın neredeyse yarısını yiyen minik kuzum doydum dediğinde ise beklemeden kalan bazlamayı cebime attım.Evet şimdi zorla yada tehditle bu ikisini almıştım ama bir daha vereceklerini yada bir daha yemek yiyebilecek fırsatımız olacak mı bilmiyordum.Biraz önce kitlenen kapı yeniden açıldığında kısada olsa geciktirdiğim yolculuk vakti gelmişti.Elifi kucağımdan indirmeden ayaklandım ama fark ettiğim şey ile gözlerin çoktan dolmuştu.Kuş kadar kalmıştı vücudu şu üç günde öyle zayıflamıştı ki kucağımda varlığı ile yokluğu birdi.
"Hadi yürü!"Gelen sesle Elife bakmayı kesip kapının önünde bekleyen ufak kamyonete bindim.Bilmiyorum sevinmeli miydim ama en azından yürümemek, onca yolu bu yorgun bedenle tepmemek en azından işime gelmişti.Nelere sığınır nelere mutlu olmuştum hemde böyle bir durumdayken.Acaba deliriyor muydum yoksa takındığım tün kalkanlarım yerle bir olup beni dibe doğrumu çekiyordu?Yada umudumu mu kaybediyordum her geçen dakika?Peki bunu yapmaya hakkım var mıydı?Kucağımda duran savunmasız yavrucak üstelikte benim yüzümden bu haldeyken pes mi etmeliydim?Feinne meal usri yusrâ.Elbette zorluğun yanında bir kolaylıkta vardır...
"Amin!!"Gelen sesle bakışlarımı kucağımdaki yavruma çevirdim.Ellerini yüzüne sürüyordu.Biraz daha yüzüne yaklaşıp kulağına fısıldadım.
"Sen neden amin dedin bir tanem?"
"Siz biraz önce dua ettiniz öğretmenim!"Dediğinde şaşkınlığım bir kez daha arttı.Ben sesli mi düşünmüş aynı zamanda dua etmiştim?Hiç farkında değildim.
"Evet içimden ettiğimi sanmıştım ama minik sarıcivcivim beni duymuş."Saçlarını okşayıp tebessümle yüzüne baktım.Benim güçlü olmam gerekiyordu.Güçlü olup bana muhtaç bu yavruyu babasına sağ salim teslim etmem gerekiyordu...
&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&
OĞUZUN AĞZINDAN
Lamia'nın bıraktığı izden sonra yaşıyor olduklarını bilmek biraz olsun kendime getirmişti beni.Oradan hızlıca ayrılıp ekiple beraber tekrar yola koyulmuştuk.O köye bakan jandarma komutanına çevre ve yakın köylerdeki jandarma karakoluna eşkale uyan birilerini görüp görmediklerini sormalarını istedim.Gelen her haber olumsuzda olsa benim için önem arz ediyordu ve hemen değerlendirmeye alıyordum.Belki biri olmasa diğeri elbet görüp yada duyarak bize haber verecekti.Sadece sabretmek zordu.Kaç kere dışarı çıktım hava almak için kaç kere haber var mı diye sordum sayısını hatırlamıyorum.Boğuyordu beni kapalı yerler sığamıyordum hiç bir yere.Zaman kavramı bende öyle bir hal almıştı ki kah hızına yetişemiyor kah geçmek bilmiyordu tıpkı şimdi olduğu gibi.Duyduğum çağrı ile gözlerimi kapayıp duamı ettim.Öğle ezanını okunuyordu ve ben karakolun mescidi olmasına rağmen köyün camisine doğru yöneldim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Derdimin Dermanı Ol(Tamamlandı)
SpiritualSpiritüel#1 Hiç bilmediği şehirde ilk görevini icra eden Lamia'nın başından geçen biraz komik,biraz hüzünlü hikayesi anlatılmaktadır.Çocuklara çok düşkün, işini özveriyle yapan kızımız ilk atandığı okulda başlar olaylar.Zamanla öğrencilerini tanır v...