Oy ve yorumları unutmayın :)
Dizdar:
"Ablaaaaaa!!!"
Dicle dışarıdan gittikçe kendisine yaklaşan sesle yorgun bir nefes verdi. Asıl kıyamet şimdi başlıyordu işte.
Dizdar'ın kapıyı kırarcasına sert bir şekilde açıp karşısına geçmesini izledi sessizce. Zaten verdiği kararın, veda ettiği aşkın altında ezilirken kardeşinden işiteceği ağır laflara hiç mecali olmadığından emindi.
Yorgun bir şekilde ayağa kalktı oturduğu yataktan. Dizdar:
"Gülizar abla bir şey saçmaladı demin" derken parmağıyla da dışarıyı gösteriyordu. "Senden bunun yalan olduğunu duymaya geldim. Yalan de. Saçmalık de. Bir şey de!!!"
Kardeşinin aniden yükselen sesiyle irkildi genç kız.
"Do-doğru" diyebildi ancak.
Dizdar ablasına inanamaz bir şekilde bakıyordu. Gözlerine dolan yaşlarla masmavi gözlerinde hem öfke hem de kırgınlık görünüyordu. Öte yandan inanmamak için büyük çaba sarf ettiği de belliydi.
"Saçma" diyebildi uzun süren sessizliğin ardından. "Niye yahu? Niye evlenmek isteyesin ki o adamla?!"
"Seviyorum" dedi gözlerini kaçırıp.
Söylediği yalana daha kendisi inanmazken kardeşinin inanmasını da pek beklemiyordu doğrusu. Lakin inanmasını çok istiyordu. Zira başka türlü bu işin peşini bırakmazdı inatçı kardeşi. Bundan emindi son derece. Dizdar:
"Seviyorsun öyle mi?"
Gözlerinde biriken yaşlara rağmen alaycı bir şekilde gülüyordu aynı zamanda da. Dizdar:
"Pardon da ne ara" diye sordu gülmeyi bırakıp kaşlarını çatarak. "O adi herif hapisten çıkalı kaç gün oldu? Bir haftada mı sevmeye başladın?! Bu ne hız!!!"
Aklına gelenle duraksadı bir an. Dizdar:
"Yoksa... uzun zamandır mı görüşüyorsunuz? Hapiste olduğu zamanlardan beri gizlice ziyaretine mi gidiyordun?"
Dicle tepkisizce kardeşine bakmaya devam etti. Ne dese öfkesi artacaktı. Dizdar:
"Cevap ver!!!"
Rizgar ve Hacer telaşla içeri girip Dizdar'ın kolundan tutarak onu sakinleştirmeye çalıştırdılar. Rizgar:
"Dizdar sakin ol. Karşındaki ablan senin." Rizgar:
"Benim düşmanımıza aşık bir ablam olamaz! Babamın kemikleri sızlıyordur mezarda."
Dicle duyduğu her lafla cayır cayır içinin yandığını hissediyordu. Dizdar onun kolundan tutup:
"Gel benimle" diyerek odadan çıkardı.
Dicle de iki kadın da ne olduğunu anlamayıp çaresizce takip ettiler onu.
Genç kız ablasını konağın kapısına kadar ardından sürükledi. Sonra ise duraksayıp kapıyı açtı. Dicle, Rizgar, Hacer ne olduğunu anlamamış bir şekilde bakarken birbirine Dizdar kapı eşiğini gösterdi ablasına eliyle. Dizdar:
"Hatırladın mı burayı?"
Ablasının anlamamış bir şekilde baktığını görünce, dolu dolu gözlerine rağmen acı bir şekilde güldü.
"Tabi. Nereden hatırlayacaksın? O zamanlar yedi yaşındaydın henüz. Ama ben daha altıma girmediğim o günü çok iyi hatırlıyorum."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KADER(Aşkın Urfa Hali) Watty2020
General Fiction"Siz iki kardeş biraz şeysiniz. Yani şey..." Kader bir türlü doğru kelimeyi bulamıyordu. "Farklı." Neyse ki karşısındaki genç adam en uygun kelimeyi bulmuştu. Ve Kadir devraldı bundan sonra konuşmayı. "Biz iki kardeş farklıyız. Siyah ve beyaz gibi t...