4. BÖLÜM

840 50 42
                                    

Oy ve yorumları unutmayın :))

Herkes şaşkınca olanları anlamaya çalışıyordu. Gülizar bile yaşadığı şoktan açılan ağzını "aboo" deyip kapatmıştı.

Kadir içinde bulunduğu stresle elini başına koyup konağın avlusunda oradan oraya kısa süreliğine volta atarken bir tek Baran ve Dicle şaşkınlık ve sevinci beraber yaşıyordu.

Kader, ayakta zar zor duran Ali'nin koluna girip düşmesini engellerken Berdan Ağa ve Beray Hanım, Dijwar Hanım'a, Bahar şoku atlatmaya çalışan Kadir'e bakıyordu.

Baran az evvel duyduğu lafın gerçek olup olmadığını teyit etmek için Dizdar'la konuşmayı amaçladığı sırada Kadir:

"Dizdar sen ne dediğinin farkında mısın kardeşim" demesiyle kendini durdurdu.

En azından bu şekilde de aradığı cevabı bulabilecekti. Dizdar:

"Evet farkındayım."

Bu dediği lafla Baran kalbinin durduğunu hissederken kızın iki abisi de histerik bir şekilde güldü. Ali:

"Dizdar daha düne kadar sen bu heriften nefret etmiyor muydun? Yüzüne dahi bakmaya tahammül edemediğin herife ne ara aşık oldun?" Dizdar:

"Neden? Ablamın birden bire düşmanımızın aşkıyla dolup taştığına inanmıştınız. Ayrıca aşk konusunda ne ablam ne de siz sevgili abilerim bana gerek akıl verecek ya da tavır yapabilecek son insanlar bile değilsiniz."

İki abisi Kader'e kaçamak bakış attıklarında Bahar da Kadir'e umutsuzca bakarken Dizdar Baran'ın yüzüne bakmadan onun tarafına başını çevirip:

"Düğün tarihini sonra konuşuruz" diyerek odasına çıktı avluda bıraktığı enkazı umursamadan.

Kadir ve Kader'in yardımıyla Ali, ardından da Beray Hanım, Berdan Ağa ve Dijwar Hanım divanlara otururken konak çalışanları da içinde bulundukları şaşkınlıkla mutfağa yöneldikleri sırada Dicle, Baran'ın hala şok içerisinde öylece avlunun ortasında kaldığını görünce Fırat'tan müsaade isteyip yanına gitti.

Baran karşısındaki genç kızı görünce bir zamanlar onunla yaptığı sert konuşmayı hatırladı.

"Dedi prenses." Yaslandığı sandalyede doğrulup masaya uzandı ve sıkıca kızın kolunu tuttu. "Kızım sen masal diyarında mı yaşıyorsun?! Bak şu etrafına. Bak!!! Burası Urfa! Senin o okuduğun masallardaki prenslerden, aşklardan olmaz burada. Kan olur. Gözyaşı olur. Ölüm olur!!! Senin aşk dediğin şey koca bir hiç! Senin aşk dediğin şey giden canlardan daha mı kıymetli. Senin o aşk dediğin şey yetim kalan çocukların babasız büyümesinden daha mı mühim. Senin o aşk dediğin zırvalık dul kalan kadınların gözyaşından daha mı önemli!!! Bu evlilik olmazsa eğer en ufacık kıvılcıma bakar yeni kıyımlar! Ancak evlilik durdurur bunu! Evet! Senin kaşına gözüne sevdamdan istemiyorum bu evliliği. Ailem için istiyorum. Ailen için. Sen de kendini değil aileni düşün!!! Tabi zahmet olmazsa."

Dicle'nin gözlerine baktığında onun da gözlerinin önüne geldiğinden emindi.
Lakin onun yüzünde genç adamınkinden farklı olarak mahcubiyet değil mutluluk vardı.

Baran:
"Ben, özür dilerim." Diyebildi sonunda. Dicle:

"Özür mü diliyorsun cidden? Ben sana teşekkür edecekken sen benden özür mü diliyorsun?"

Kızın bu sözleri mahcubiyetini iyice arttırıyordu. Baran:

" Yani kızgın değilsin bana."

KADER(Aşkın Urfa Hali) Watty2020Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin