3. BÖLÜM

947 57 80
                                    


Genç adam duyduğu lafla afalladı kaldı. Yutkunamadı bir süre. Bu duyduğu doğru olabilir miydi gerçekten? Hem de bir diğer kardeşinin hayatıyla sınanmışken. Kadir:

"Azad abi sen ne diyorsun? Ne demek intihar etmek istedi?!" Azad:

"Maalesef ki doğru Kadir. İnan yalan olmasını ben de çok isterdim ama gerçek bu. Zaten Ali'nin acısıyla yüreğiniz dağlanmışken söylemeye cesaret edemedik. Ama bilmeniz gerektiği için..."

"Peki nasıl Dicle şimdi? İyi mi?"

"Evet iyi. Rizgar arada yanına..."

Daha cümlesi bitmeden genç adam ayrılınca yanından o da susmak zorunda kaldı. İyi mi yaptı kötü mü bilmiyordu ama tek bildiği söyleyerek rahatladığıydı.




...

Kadir kardeşinin odasının bu sefer kapısını tıklatmadan girmişti içeri. Normalde asla bu şekilde kız kardeşlerinin odasına girmezdi ama bu sefer farklıydı. Kardeşinin yaptığı ölüme yolculuğu duymuşken başka bir şey düşünemezdi. Hele ki bir kardeşini ölümün kollarından almış ve akıbeti belirsizken.

Yavaşça yatakta uyuyan kız kardeşine doğru ilerleyip yatağın kenarına oturdu. Genç kızın boynundaki ipin bırakmış olduğu siyahımsı morluğu görünce içi cız etti. Ve içinde bir yerlerde sızlayan vicdanı daha da çok yaktı genç adamı.

Öyle ya. Zaten bir kardeşi onun babasından yadigar silahından çıkan kurşunla hastanede can çekişiyordu. Ve bir kardeşinin de ölmeyi isteyecek kadar yaşama sevincinin bitmesini ve günden güne eriyip gitmesini fark edememişti.

Bir eliyle kızın elini tutup diğer eliyle de saçlarını okşadı. Yaşadığı üzüntünün, vicdan azabının, suçluluğun tarifi yoktu.

"Benim inci tanem" dedi eliyle yüzünü okşayıp. "Bu kurak topraklarda akan nazlı nehirim. Kırılgan kardeşim benim. Her zaman kederini içine atıyorsun. Üzmektense üzülmeyi tercih ediyorsun. Ama öyle sessizce yaşıyorsun ki fark edemedik bile. Hepimiz kendi derdimize yandık."

"Abi."

Genç adam ona şaşkın ve yorgun gözlerle bakan kardeşine gülümsedi. Kadir:

"Korkma benim. Biraz geciktim yanına gelmekte. Onca olan arasında unuttuk seni" dedi mahcupça.

Dicle duyduklarından hiçbir şey anlamadığından kaşlarını çattı.

"Ne oldu ki? Onca olandan kastın..."

"Boş ver."

Tekrardan kızın elini tutarken gözlerini sıkıca kapadı birkaç saniyeliğine ağlamamak için. Sonra tekrar kardeşine bakıp gülümsedi.

"Bundan sonra üzülmeyeceksin kardeşim. Bizim yüzümüzden mutluluğunun daha fazla ertelenmesine izin vermeyeceğim. En azından sen mutlu olacaksın. Bunun için ne gerekiyorsa yapacağım. Sevdiğin adamla olacaksın. Baran'la evleneceksin."

Dicle yüreğine çöken yumruyu ne yutabildi ne de kusabildi. Gitmeden elini öpüp gülümseyerek yanından ayrılan abisinin ardından sadece sessizce yaşı döktü.




...

Polisler birbirlerine baktılar şaşkınca. İçlerinden birisi:

"Olay kazaydı yani" dedi inanmadığı bir tınıyla genç adama tekrar döndüğünde.

KADER(Aşkın Urfa Hali) Watty2020Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin