Sabah...Aradan saatler geçmiş gün aydınlanmış ama kimse uyumamıştı kimse. En azından çoğu. Hacer bir kolunu masaya dayamış kızının adını sayıklarken boşta olan elini de Dicle elleri arasına almıştı. Yaklaşık iki saattir kolonya ile ovuyordu yıllarca annesiymiş gibi onu büyüten kadının ellerini.
"Kader."
Saatlerdir kızının adını sayıklıyordu kadıncağız. Divanda yanında oturan Azad'ın, ellerin kolonya ile ovan Dicle'nin, etrafta gergince bir o yana bir bu yana volta atan Ali ve Kadir'in içi cız etse de hiç bir şey gelmiyordu ellerinden. İşte en çok can yakan da buydu ya. Elinden hiç bir şey gelmemesi.
...
Kulübenin içinde dışarıdaki fırtınayı ninni tınısıymış gibi dinleyerek uyuyan genç kızı hatıralar bırakmıyordu bir türlü.
Ali onun ellerini daha sıkı tutup, gözlerini kısmıştı. Bu Alicede aklıma bir şey geldi, bir şey söyleyeceğim demekti. Ali:
"Zeynep biliyorsun ki birkaç güne okullar kapanıyor. Benimle Şanlıurfa'ya gelsene."
"Ne?!"
Kader böyle bir teklif beklemiyordu. Çocuk onu terk etmek bir yana memleketine götürmek istiyordu. Ali:
"Belki damat bey gelin hanımın ailesine kendini sevdirememiş olabilir ama gelin hanım kendini damat beyin ailesine sevdirecektir kesinlikle."
"Yani sen..."
"Evet. Aynen anladığın gibi. Seni ailemle tanıştırmak istiyorum. Annem, kız kardeşlerim, abim.... eminim ki hepsi seni çok sevecekler."
Genç kız yarı şaşkın yarı heyecanlı bir şekilde karşısındaki genç adama bakarken çocuksa ona gülümsüyordu yine. Söylediklerinden aksinin olacağına ihtimal vermiyordu çünkü..
Peki ya nolmuştu? Felaketler ard arda gelmişti. Kader mi tesadüf mü ne denirse densin. Genç kız bir zamanlar öz annesinin onu kurtarmaya çalıştığı ateşin ortasına farkında olmadan kendi isteğiyle dalmıştı. Üstelik onu bu ateşten korumaya çalışan diğer ailesini son defa gördüğünü bilmeden kırıp dökerek. Ve o ailesi onu kurtarmak için geldiği bu yolda canından olmuştu.
Sevdiği adamın sevgilisi namıyla onu getirdiği bu diyar kaçtığı cehennemdi ve birçok kişi yanmıştı bu ateşte. Yanmaya da devam edecekti. Ama Kader bunu görebilecek miydi işte orası muamma.
"Ali beni ailesiyle tanıştırmak istiyor."
Nermin bunu duyduğunda ilk donakalmış ardındansa sevinç içerisinde arkadaşının masadaki ellerini tutup:
"Ne güzel bak. Seni ailesiyle tanıştırmak istiyor. Önce o senin ailenle tanışmayı kabul etti şimdi de seni ailesiyle tanıştırmayı istiyor. Bir de çocuk benimle ciddi düşünmüyor diyordun" demişti gülümseyerek.
Sıkıntıyla oflamıştı Kader ise.
"Biliyorum. Biliyorum ama..."
"Ama ne? Ne bu endişe Zeynep?"
"Bilmiyorum" demişti omuz silkerek. "Yani tamam hoşuma gitti bu düşüncesi ama emin değilim. Sanki her şey bir anda oluveriyor. Hem ailemin yaptıklarından sonra korktum açıkçası. Ya onun da ailesi beni istemezse."
"Endişelenme" demişti elini onun yanağına koyup. "Çok sevecekler seni ben eminim."
Çok sevmişlerdi değil mi? Daha doğmadan kaderini çizen o herif ve çocukken uçurumdan atmaya çalışan o kadın bayılmıştı kendisine (!) Gerçi o adam hayatta olmadığı için kesin bir şey söylemek mümkün değildi ancak hayatta olup da kızın da yaşadığını öğrense vereceği tepkiyi görmek efsane olurdu. En azından genç kızın onunla hesaplaşmasını görebilirdik.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KADER(Aşkın Urfa Hali) Watty2020
General Fiction"Siz iki kardeş biraz şeysiniz. Yani şey..." Kader bir türlü doğru kelimeyi bulamıyordu. "Farklı." Neyse ki karşısındaki genç adam en uygun kelimeyi bulmuştu. Ve Kadir devraldı bundan sonra konuşmayı. "Biz iki kardeş farklıyız. Siyah ve beyaz gibi t...