Kadir:
"Ben şimdi ne yapacağım? Hangisi... hangisini seçeceğim" diye mırıldandı.Hayatında hiç bu kadar kendini çaresiz hissetmemişti. Hep ikisi arasında kalmamıştı. Kalbinin yarısı kardeşi yarısıysa sevdiğiydi. Ve şimdi kalbinin bir yarısından vazgeçmesi gerekiyordu.
"Benim kaderim de bu sanırım" dedi acı bir tebessümle.
...
Genç adam yavaşça yatağına yatırılırken bir kolundan Rıza tutuyordu diğer kolundansa diğer adamı Avni.
Yatağa yatırılmasını sessizce uzaktan izledikten sonra karısı ve kız kardeşi yanına gelip yorganını örtüp yastığını düzelttiler.
Dizdar:
"Rahat mısın? Bir yastık daha getirelim mi?""İyiyim sağ olun."
Odadaki adamlara siz çıkabilirsiniz," dedi Bahar'ın uzattığı su dolu bardağı alırken.
Rıza:
"Peki abi."Onlar çıkarlarken Bahar da sürahiyi görüp:
"Ben mutfaktan taze su götüreyim" diyerek odadan çıkmasıyla başbaşa kalmıştı ikisi.
Dizdar bir eksik var mı diye etrafı incelerken kocasının ona olan bakışları
gerilmesine neden oluyordu.Etrafa bakma bahanesiyle gözlerini ondan kaçırmasına karşın üstünde hala aynı bakışları hissedince daha fazla dayanamadı.
"Bir şey mi isteyeceksin. Niye bana öyle bakıyorsun?" Baran:
"Hiç." Derin bir iç çekti. "O beni vuran ortağıma teşekkür edesim geldi."
"Ne?!"
"Diyorum ki" Yatağında doğruldu. "Beni vuran kişiye bir teşekkür borcum var. O olmasaydı karım bana bu kadar şefkat göstermezdi."
"Ne alakası var canım? Sonuçta ben hemşireyim. Görevimi yapıyorum."
Karısının bu lafları söyleyip gözlerini kaçırmasıyla gülmemek için kendini zor tuttu. Baran:
"Ya. Madem öyle hemşire hanım neden şu anda hastanede değilsiniz?"
"Burada da bir hasta var sonuçta. Hem hastanede bir sürü çalışan var. Yokluğum hissedilmez."
"Bana da onlardan biri bakabilirdi."
"O zaman da laf ederdi insanlar. Karısı hemşireyken neden o değil de başkası bakıyor diye."
"Ne zamandan beridir elalemin laflarını önemsiyorsun? Benim bildiğim huysuz karım elalemin dediklerini yapmak bir kenara bilhassa burnunun dikine gider."
"Aaaa bu ne canım" diyerek sonunda patlamıştı. "Ahret sorusu mu bunlar? Yani evde kaldığıma kalacağıma pişman ettin. Ne halin varsa gör. Hastaneye gidiyorum ben."
Karısının bir hışım odadan çıkmasıyla kendini daha fazla tutma gereği duymadan daha rahatça gülüyordu artık.
O kadar yüksek sesle gülüyordu ki odadan çıktığı halde tüm koridor boyunca duyuyordu genç kız kocasının kahkahalarını.
...
Bahar elindeki sürahiyi doldurmuş abisinin odasına gidecekken konağın kapısından içeri giren kişiyi görünce şaşırdı.
...
Kadir etrafta koşuşturan Kader ve Ali'ye baktı oturduğu yerden. Ardından kendi küçüklüğü belirdi.
Küçük Kadir:
"Kader! Ali! Neredesiniz yine ya!"
O gelinceye dek çoktan gitmişlerdi bile. Küçük Kadir:
"Bak yine başınızı belaya sokarsanız elimden çekeceğin var Ali ona göre! Duydun mu!!!"
Sinirle büyük halinin yanına oturdu. Gülümseyerek bakıyordu genç adam çocukluğuna.
Kadir:
"Çok zor değil mi?" Küçük Kadir:
"Sorma gitsin ya. Ben ne yapacağım bu ikisiyle?"
"Abi olmak sa aşık olmak da çok zor."
"Hele ki benim yaşımda!"
Çocukluğunun bu ciddi ve öfkeli ifadesine gülmeden edemedi.
Küçük Kadir:
"Vukuatsız bir günleri yok. Gerçi Kader'in suçu değil. Hep Ali olacak o baş belası kardeşimin başından çıkıyor bütün bunlar. Bir durduğu yerde durmuyor. Kızın da başını yiyor embesil."
"Ama yine de seviyorsun ikisini de öyle değil mi?"
"Sevilmese çekilir çile mi hiç?"
"Peki en çok hangisini seviyorsun?"
"Hı?".
İkisi de birbirine baktı. Çocuğun başını kaşımasından düşündüğü belliydi.
Bu part biraz kısa oldu ancak ikincisi uzun. Yeni bölüm bu pazartesi. Oy ve yorumları unutmayın 😉
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KADER(Aşkın Urfa Hali) Watty2020
General Fiction"Siz iki kardeş biraz şeysiniz. Yani şey..." Kader bir türlü doğru kelimeyi bulamıyordu. "Farklı." Neyse ki karşısındaki genç adam en uygun kelimeyi bulmuştu. Ve Kadir devraldı bundan sonra konuşmayı. "Biz iki kardeş farklıyız. Siyah ve beyaz gibi t...