11. BÖLÜM

2.6K 166 115
                                    


Oy ve yorumları unutmayın :))

Kader hala şaşkınlığını koruyordu.

"Ama sen..." diyebildi sadece.

Bu nasıl olabilir diye düşünüyordu hala. O böyle düşünürken Ali:

"Abi" diye sırıtarak Kadir'e sarıldı. Kadir:

"Nihayet döndün ha yuvana" dedi o da kardeşine sarılıp gülümseyerek.

"Evet. Yine kurtulamadınız benden."

"Serseri."

Ayrılıp kardeşinin sırtına hafifçe bir iki kez vurduktan sonra orda hala ona şaşkınca ve tedirgince bakan kıza döndü. Ali:

"Tanıştırayım. Zeynep benim kız arkadaşım" Diyerek eliyle kızı gösterdi.

"Aslında bugün tanıştık Zeynep Hanım'la. Yani kısmi olarak."

"Öyle mi?"

Ali şaşkınca ikisine birden baktı.

"Ne ara tanıştınız ki?"

"Çiftlikte tanıştık bugün."

"Ha yani Zeynep'in bahsettiği ukala sen miydin?"

Kader:

"Bu konuyu kapatsak mı acaba? Ne ara ukala demişim ki canım."

"Dedin ya. Hatta öküz dedin. Densiz, görgüsüz, ökü..."

Son anda genç kız tarafından ağzının kapanmasıyla söyledikleri boğuk çıkmıştı. Kader:

"Yol yorgunu ya. Saçmalıyor işte. Uykusuzluk kötü bir şey." Diyerek durumu toparlamaya çalıştı.

Ali neye uğradığını şaşırmış bir şekilde elini kapatan kıza bakarken, diğerleri de ne olduğunu anlamayarak sorguladıkları sırada Kadir kıza inanmış gibi davranıp:

"Hadi öyle olsun bakalım. Yemeğe geçelim de biraz sorguya çekelim bizim küçük beyi." Diyerek bir kıza bir de kardeşine baktıktan sonra herkesi geçerek konağa girdi.

Yemek masasına herkesin oturmasıyla beraber koyu bir sohbet başlamıştı. Dijwar Hanım ve Gülüzar haricinde herkesi gülmekten kırıp geçiriyordu Ali. Kader bazen Kadir ile göz göze gelince mahcup olup gerilse de o da neşeli sohbete katılıyordu genel olarak.

Saatler böyle geçmiş nihayet yatma vakti gelmişti. Rizgar, genç kıza kalacağı yeri gösterip gitmişti. Odaya baktığında ortada büyük bir yatak, yanında aynı yatak örtülerinin renginde beyaz bir komodin, pencere kenarında ahşap beyaz bir masa ve birkaç eşyayla oldukça sade ve ferah bir yerdi.

Hemen üzerindeki kot ceketini ve yeşil fularını kenrda duran sandalyeye koyup yatağa attı kendni. O anda tüm yorgunluğunu bacaklarındaki sızıdan hissedebiliyordu.

Telefonu eline alıp anne ve babasını aramayı düşünse de vazgeçti sonradan. Kendini uykunun kollarına teslim etti.



...

Sabah günün ilk ışıklarıyla açtı gözlerini. Üzerine bir şeyler giyip avluya indi. Anlaşılan o ki tüm sabah akşam yemeklerini avluda yiyordu Haşimoğlular. Kibar bir şekilde gülümseyip:

"Herkese günaydın" diyerek geçip oturdu Ali'nin yanına. Ardından Hacer'in gülümseyerek kendisine doldurduğu çayı yudumlayıp elindeki şiir kitabının sayfalarından birini açıp okumaya başladı.

KADER(Aşkın Urfa Hali) Watty2020Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin