Bölüm - 56

4.5K 311 51
                                    

İyi Okumalar

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

İyi Okumalar...

●○●

BÖLÜM - 56

Yolladığı kaçıncı buz kütlesini saymayı otuzuncudan sonra bırakmışım. Tanrım, bu kıza eğlenceli dediğim zamanı geriye saramıyor muyum? Kath ne kadar sakin görünse de, gerçekten sakin kelimesinin yakınından geçecek biri değil. Her halde savaşlarda deliye döner. İşe yaramadığında daha da hırslanıyor, sinirlenip bana dönüyordu. Bir şey söyleyecekken vazgeçip daha sert atıyordu. Terden sırılsıklam olmuş bir şekilde kendini yere attı. Attığı buzlar gerçekten güçlüydü ama ağacı yıkabilecek kadar değil.

Elementinde en iyilerinden biri bile olabilir. Tüm bunlar olurken ona asla bulaşmayan Chris korkuyla geriye adımlarken merakla kollarımı dizime koydum. Neden korkmuştu ki? Kath o kadar hızlı Chris'e dönmüştü ki boynunun kırılmaması tamamen mucizeydi. 

"Ben burada en sert buz kütlelerimi gönderirken, sen ne halt ediyordun geri zekâlı! Nasıl toprak elementini kullanıyorsun sen! Buraya gel ve ağaçla uğraş."

Chris ağaca yaklaşıp elini gövdeye koydu. Topraktan yükselen kökler ağacın dallarını ve gövdesini tuttu. Yerden uzanan dallar sertçe aşağı indi. İnerken sadece dal parçalarını götürmüştü. Gömleğinin kollarını katlayıp köklerin olduğu yere çömeldi. Bu sırada Kath ölümcül bakışlarını hala Chris'ten çekmemişti. Elleri titremeye başlarken bakışları daha da kararlı gözüküyordu. Ağaç titrerken zeminde sallanıyordu. Tamam, korkmadım değil. Sandalyeden kalkıp Chris'e yaklaştım.

Aslında bana söyleseydi yardım edebilirdim. Bana hiç söz hakkı vermeden oturtmuştu Kath. Kesin Chirs ile ağacı geri gönderdiğimde sinirden deliye dönecek. Şaşkınca bana bakarken umursamayıp Chris'in yanına oturdum. Elimi onun gibi köklere koyup içimden geldiği gibi geri gitmesini istedim. Lütfen, geri git. Ağaç hızla geri giderken çıkan duman burnumdan genzime doğru giderken gözlerim yaşarmış öksürmeye başlamıştım. Lanet olsun, resmen toprak ve dumanı yutmuştum. Boğazımda iğrenç tat oluşurken Chris'in de benden pek farkı yoktu.

Kath omzumdan tutup ters çevirdi. Sırtım sertçe yere çarparken Kath yüzünü buruşturdu. Eliyle bir şeyler yapmaya başlarken gözlerimi kapattım. Öksürükler gittikçe artıyordu. Yüzüme dökülen soğuk su azcık da olsa ferahlatmıştı. Hafif nasırlı eller yüzümde gezinirken elini sırtıma yerleştirip kaldırdı. Gözümü açabilmiştim sayesinde. Endişeli gözüküyordu.

"Ağzını aç, su iyi gelecektir."

Elinden gelen suları kana kana içiyordum. Duman ve toprak berbat bir kuraklık hissiyatı bırakmıştı. Sular geçtiği yerleri ferahlatırken kolumla ağzımı sildim. Hala bana bakmakta olan Kath'e güldüm. Şaşkın şaşkın bakıyordu bu sefer. Bipolar burada ki herkeste var sanırım. Hala kıvranan Chris'i işaret ettim.

PRENSESİN DÖNÜŞÜ -[DEK]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin