Zeytuni Zar, Arto Tunçboyacıyan
The Railway Station, Evanthia Reboutsika
Gittiğin yol, benim yolum değil.
●○●
BÖLÜM - 58
Gözümü odada ki tıkırtılar yüzünden açtım. Dün gece, uyumadan önce kapattığım perdeler ve pencereler ardına kadar açılmıştı. Yeni uyandığımdan olsa gerek bulanık gözlerimi ovuşturup tekrar açtım. İçeri giren kadın, korkudan kafasını yere doğru eğmiş, bekliyordu. Kaşlarım çatılmıştı. Bu kadının ne işi vardı odamda? Odama başkasının girmesini istemediğimi açıkça ifade etmiştim halbuki. Ne demişlerdi bu kadına şimdi? Hayır, şovalyem dese neden kalayım sarayda? Kadına olan bakışlarımı çekip yatakta dikleştim.
"Teşekkürler, şimdi çıkabilirsiniz."
Soğuk sesim titretmiş olacaktı ki hemen kafa sallayıp kaçarcasına çıktı. İçeri giren güneş ışığına yüzümü buruşturdum. Sevmiyorum, ne yapayım. Açık pencereyi kapatıp perdeleri geri çektim. Dün o olaydan sonra moralim bozuk bir şekilde odama geldim. Ve uyudum. Tek yaptığım uyumak oldu. Kapım çalınmadan açılınca derin bir nefes bıraktım.
Zaten kapının yapılma amacı buydu. Asla özel hayatı gizlemek için yapılmadı. Ve asla gelen kişi kapıyı çalmamalı. Sabah sabah başladılar ya. Hadi hep birlikte toplanıp Annabeth'e mükemmel bir sabah yaşatalım diyorlar her halde. Kapıya döndüğümde yaklaşıp yaklaşmamak arasında kalmış bir Aaron gördüm. Annabeth'in girdiği yerler yol geçen hanı sanki. Sinirle süzüp sesimi yükselttim.
"Kapıyı çalmadan neden içeri giriyorsun Aaron! Ya uyanmış ve üstümü giyiniyor olsaydım?"
Laflarıma karşı oda kaşlarını benim gibi çattı. Ellerini göğsünde birleştirdi. Bakışları ciddiydi. Bende ciddiyim...
"Az önce gönderdiğin kadını içeriyi havalandırması için ben soktum prenses. Çıkarken de bana talimat vermesi gerekliydi. Ondan öğrenip içeriye girdim. Yoksa bende ne tür durumlarda girip girmeyeceğimi biliyorum."
Her neyse... Sonuçta, o kendini hep haklı bulacak. Ne diye şimdi uğraşayım ki? Umursamaz tavrımı takınıp ayağa kalktım.
"Neyse ne Aaron. Neden geldin?" Sinirli olmama karşı o da gözlerini devirip kapı kulunu tuttu. Anlaşılan o da sinirlendi. Bana ne, sinirlensin.
"Seni hemen yemeğe bekliyorlar. Ayrıca Kraliçe'mizi de üzme lütfen. Yapacağın kötü laflar, davranışlar onu çok üzer. Ki üzülmemesi gerekli. Dikkat et."
Dolabımın kapağını açarken laf vermeye tabi ki devam ettim. Ne yani iş yapmam konuşmamı engelleyecek değil ya.
"Buna geçen haftalarda yakından şahit oldum Aaron. Tekrar alt yazı geçmene gerek yok. Hafıza kaybım sadece küçüklüğüme, bu zamana dâhil değil."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
PRENSESİN DÖNÜŞÜ -[DEK]
פנטזיה|𝔇ö𝔯𝔱 𝔈𝔩𝔢𝔪𝔢𝔫𝔱 𝔎𝔯𝔞𝔩𝔩ığı 𝔖𝔢𝔯𝔦𝔰𝔦 1.𝔎𝔦𝔱𝔞𝔭| On yedi yaşında kendini toplumdan soyutlamış genç kız diğerlerine ne kadar tehlike arz edebilir? Kendine göre hayatını yaşarken, eve geldiğinde öğrendiği haber onu ne derece hayal kırı...