Bölüm-26

9.2K 529 73
                                    

Medya: Annabeth'in gözleri. 

Your Eyes, Wıll I Ever, Krill

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Your Eyes, Wıll I Ever, Krill

Maniac, Phoebe Green

●○●

BÖLÜM - 26

Arenaya tırmanırken aynızamanda profesörün dediklerini dinliyordum.

"Tek tek dövüşeceksiniz. Element kullanmak kesinlikle yasak! Biriniz zor durumda kaldığında eğer iplere yetişebilirseniz takım arkadaşınızın eline dokunup yer değiştirebilirsiniz. Olay bu, on saniye yüz üstü veya sırt üstü düşen kişi kalmak zorunda yoksa mağlup olacak. Elinizden geleni yapın. Aranızda eleme yapacağım. İlk düello Annabeth ve Scarlett arasında. Diğerler kişiler iplere geçin. Başarılar!"

İpe doğru yaklaşıp Lauren'in omzuna elimi koyup sıktım. Arkadaşım için en iyisini sergilemeliyim. "Kazanacağız ve dersten geçeceğiz."

Gülümseyip elini yumruk yapıp salladı. "Kazanacağız!"

Boks maçında olsam bu kadar streslenmezdim sanırım. Karşısında durup pozisyonumu aldım. İlk hamleyi tabi ki de ben yapmayacağım. Sağ kolunu kullandığı zaman sol ayağının taban kısmı havaya kalkıyor. Hızla elimi kaldırıp yumruğu tutup sağ ayağımla sol bacağına sert bir tekme attım. Dengesini kaybedip sırt üstü yere düştü. Omzundan tutup ters çevirip beline oturdum. İki kolundan tutup çekince esneyip havaya kalkmaya başladı. Scarlett acıyla bağırınca kollarımın arasında ki kollarını hafifçe bırakınca kendimi sırt üstü uzanır halde buldum. İki ayağımla karnına vurunca yere düştü. Ayağa kalkıp sağ yumruğumu karın boşluğuna yapıştırdım. Omzuna dirseği geçirince yüz üstü sert bir şekilde düştü. Scarlett'ın bu darbeden sonra iyi göründüğünü sanmıyorum. Devam edecekken profesör düdüğü çalınca ona baktım. Birçok kişi toplanmış bizi izliyordu.

Skyler içeriye girerken arkamı dönüp Lauren'in uzanan eline vurup yer değiştirmemizi sağladım. İlerledikçe umudum azalıyor. İyi gidiyor desem yalan olur çünkü arkadaşım her ne kadar istemesem de temiz dayak yiyor. Elimi uzatıp salladım.

"Hadi kızım buraya gel! Yapabilirsin elini uzat!" Profesör saymaya başlayınca iplerin üstüne basıp öne eğildim. "Hadi Laur! Hadi kızım!"

Skyler'ın karnına sert bir tekme atıp düşürdü. Emekleyerek elime vurdu. Atlayıp içeri girdim. Ayağa kalkan Skyler'a arkadaşımın öcünü alacak bir yumruk attım. Düdük ile yeniden kalkan elim yeniden durdu. Sırası mı?

"Gençler bu işin daha fazla uzamasını istemiyorum. Victoria sen Skyler ile bir düello yap. Sende Annabeth yanıma gel."

Arenadan çıkıp profesörün yanına ilerledim. Birçok kişinin gözü üstümde... Victoria ile Skyler'ın karşılaşmasını kazanan Victoria oldu. Profesör ellerini çırpıp iplere asıldı.

"Annabeth sen Victoria ile ana takımsın. Skyler ile Lauren sizde yedeksiniz. Scarlett seninle farklı şeyler yapacağız. Kızlar Salvatore Element Okulunu temsil edecek dört kız öğrenci sizsiniz. Artık daha fazla çalışacaksınız. Ayrıca dediğim gibi dersimden geçtiniz."

Lauren kulağıma yaklaşıp fısıldadı. "Kral ve Kraliçe'ye sorman gerekmez mi Annabeth?"

Bir takıma söylediği doğru... Profesör düdüğü yakasına koyup bizi süzdü. "Ders bitmiştir genç elementler."

Soyunma odasına girip dolabımı elimden geldiğinden hızlı açıp kıyafetlerimi aldım. Kabinlerden boş olanına girip kapıyı kilitledim. Üstümü değiştirip kapının kilidini açmam ile bir kızın yanımda bitmesi saliseleri yarıştıracak hızdaydı. Yüzünü buruşturup arkama geçti.

"Çok üzgünüm ama birazdan burası pazara dönecek."

Omuz silkip kabinden çıktım. Gerçekten kabinden çıktığımda bir sürü dolabının başında olan kızları gördüm. Dolabına yaslanmış gülerek bana bakan Lauren'a kaşlarımı çattım. 

"Gülmesene! Hem bana yardım edip dolabımı açar mısın?" Dolaptan çekilip elini kaşına getirdi. "Hemen." Eşofmanları dolaba koyup kilitledim. Anahtarı cebime koyup arkadaşıma döndüm. Soyunma odasından çıkıp bahçeye giden kapıyı açtım. Lauren'in geçmesi için geriye adımladım. Gülerek dışarı çıkınca bende arkasından çıktım.

"Saraya gideyim Lauren akşama gelmeye çalışacağım." Üzgünce onayladı. "Peki."

Kollarımı açıp gülümseyerek ona bakınca omuzlarını indirip kollarını boynuma doladı. Sırtına iki defa vurduktan sonra geri çekildim. Göz kırpıp saraya giden kapıya ilerledim. Kapının önünde ki muhafızlar kapıyı x şeklinde mızraklarıyla kapattılar. Bunu ben tam içeriye girecekken yapmaları da ayrı bir ironi. "Sorununuz ne?"

"Yabancıların saray içerisine girmesi yasaktır!" Adamlara bak... "Ben yabancı değilim!"

Sol tarafımda duran muhafızdan kıkırdama sesleri gelince kaşlarımı çatıp yüzüne baktım. Meydan okurcasına gözlerime bakıp sırıtmaya devam etti. "Kimsin o zaman?"

"Kraliçe Elenor'un şövalyesiyim. Şimdi girebilir miyim?" Benden haberleri olmaları lazımdı. Gülen yüzü anında soldu. Çubuklar anında çekildi. Muhafızlar ciddileşip reverans yaptılar.

"Kusuruma bakmayın efendim." Gözlerimi devirip saraya girdim. Her ne kadar salak olsa da bunu uzatacak değilim? Uzatmam uzatmam... Şimdi, acaba bizimkiler nerede? Başıma küçük bir ağrı girince merdivenlerde ki adımlarımı durdurdum.

*Taht odasına git.*

*Teşekkür ederim Sephıre!*

*Her zaman.*

Ağrı azalınca merdivenlerden çıkmaya devam ettim. Muhafızların önünde durup selamladım. "Kral ve Kraliçe içerideler mi?" Onaylayıp kılıcını mermere dayadı. 

"Evet ama yanlarında misafirleri var." Kimdi ki? "Kim?" Üstümü süzüp kaşlarını kaldırdı. "Konumunuz nedir bayan?"

"Kraliçe Elenor'un şovalyesiyim." Artık bir öğrenin ya... "Başkomutan Aaron Dyson ile görüşmektedirler."

Aaron amcaysa sorun değil. "Lütfen onlara Annabeth geldi deyin." Onaylayıp kapıyı tık tıklatıp içeriye girdi. Aradan bir dakika bile geçmeden muhafız garip bir yüz ifadesi ile gelip eğildi.

"Sizi bekliyorlar efendim."

Muhafızın yanından geçip yürürken annem ve babamın Aaron ile konuştuklarını gördüm. Arkadan bacağıma darbe gelmesiyle ne olduğunu anlayamadan düştüm. Düşerken kenarda duran sivri bir şeyi sıyırıp geçmesiyle gözlerimi kapattım. Lanet olsun! Ne tür bir çivi bu? Ah, kahretsin! İçimi doldurup taşıran öfkeyi buram buram hissediyorum. Hatta hissettiğim şey tam olarak ateş... Gözlerim kopartılırcasına yanıyorlar. Gözlerimi açıp kafamı kaldırdım. Aaron amcayla göz göze geldiğimizde bana şaşkın şaşkın baktı. Transtaymış gibi bakıp

"Annabeth, gözlerin?" Gözlerim mi? 

●○●

Bölüm hakkında ki düşüncelerinizi yorum kısmına yazarsanız sevinirim.

Bölümü de beğendiyseniz yıldızlamayı unutmayın.

PRENSESİN DÖNÜŞÜ -[DEK]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin