You Don't Own Me, Tamino
Hold You Down, Jarline
Sanırım sevginin süresi bu kadardı.
●○●
BÖLÜM - 55
Süzülüyordum anıların arasından. Tut'un ileriye yönelik yaptığı planları, Layla ile olan kavgaları. Büyücüye bakıp tehdit etmesi. Her başaramayınca koluma attığı küçük çizgiler. Ardından gizlice gelen Layla'nın beni geri iyileştirme çabaları. Bu gördüklerim Layla' nın aslında istese Tut'un yanında bir saniye dahi kalmak istemediğinin kanıtı olabilir. Benim için tabi ki. Tut, Layla için en büyük korkulardan biri bile olabilir. En büyük sebebini artık biliyordum.
Layla'nın benim götürülüşüme ilk karşı çıkışında yanında olan Robert'ın göğsüne attığı rast gelen kılıç darbesiydi. Küçücük bedenimin, çıkan kanlar yüzünden korkudan nasıl duvara yapıştığını gördüğümde defalarca lanet ettim onlara. Layla'nın korkaklığına... Robert'ın savunmasızlığına... Tut'un acımasızlığına.. Her şeyi sessizce izleyen Büyücüye... Ama içten içe bildiklerinin de farkındayım. Karşı gelirlerse öleceklerinin farkındayım, farkındaydılar.
Tut, Layla'nın yalvarışlarından sıkılıp, beni yeni bir umutla tutmaya karar verdi. Layla'nın bana bakıp gülümsemesini gördüğüme anlık da, saniyelik de olsa eminim. Büyücü'nün yardımlarıyla ilk havayı kullandığımda, bizi izleyen Layla şiddetle alkışlamaya başlayınca kapı hızla açıldı. Meğersem dışarıdan bizi izliyormuş. Layla, hemen alkışı kesip eğildi. Tut, hiç oralı olmadan karşımda diz çöktü. Gözlerinde ki ışıltıdan korkmuştu küçük Annabeth. Haklıydı, korkmalıydı.
Çünkü o adım, diğerlerinin başlangıcıydı. Toprağı kazanmam tamamıyla bir mucizeydi. Toprağı elde etme çabalarım olumsuz giderken, Tut'un sarf ettiği hakaretleri kaldıramayan küçük bedenim şiddetle titremeye başlamıştı sinirden. O an aklımdan geçen şey her yerin yıkılmasıydı. Yer, ayaklarımızın altında adeta beşik gibi sallanırken şaşkın şaşkın bakıyordu. Büyücünün korkudan beni bayıltmasının ardından kulaklarımı onun gülüşü doldurdu.
Ateşi kazanmam çok da zor olmadı aslında. O her zaman benimleydi, öylede olacaktı. İçimde ki o gücünü küçükken de hissediyordum, şimdide... Sadece düşündüklerim aklıma geldikçe daha çok kinleniyordum. Toprağı kazanmamdan sonra ki günlerde ateşe yüklenme kararı almıştı yaşlı bunak. Zaten her şey onun aklından çıkıyordu. Tut'un aklına kalsak sırayla ilerleyecektik ama büyücünün ölme korkusu yüzünden erkenden tüm güçlerimi uyandırma derdindeydi.
Suyu kazanmam diğerlerinden daha farklıydı. O gücü tam bir ay boyunca çıkartamadım. Tut, sinirlenip muhafızlara bağırdı. Bir daha yemek ve su verilmeyecek diye. İşte susuzluğa dayanamayıp ağlamam sonucunda suyu elde ettim. Yeni kullanmama rağmen oldukça güçlü olan elementlerim Tut'u mutlu etse de endişelendiriyordu. Çünkü, elinden kaçma ihtimalim onu çok düşündürüyordu. Bu anılar onun benden korktuğunu anlamamı sağladı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
PRENSESİN DÖNÜŞÜ -[DEK]
Fantasía|𝔇ö𝔯𝔱 𝔈𝔩𝔢𝔪𝔢𝔫𝔱 𝔎𝔯𝔞𝔩𝔩ığı 𝔖𝔢𝔯𝔦𝔰𝔦 1.𝔎𝔦𝔱𝔞𝔭| On yedi yaşında kendini toplumdan soyutlamış genç kız diğerlerine ne kadar tehlike arz edebilir? Kendine göre hayatını yaşarken, eve geldiğinde öğrendiği haber onu ne derece hayal kırı...