Sting, Fletcher
Pacify Her, Melanie Martinez
Elimi tutsan ve hiç bırakmasan olur mu?
●○●
BÖLÜM - 65
Arenanın ortasında durmuş, Prenses Adeline ile birbirimize bakıyorduk. Uzun kahverengi saçlarını tepeden toplarken birbirimizden göz temasını kesmiyorduk. Nedenini bende bilmiş değilim. Onun bana olan bakışlarını karşılıksız bırakacak değildim ya. Bende ona baktım. Sonuç işaret gelene kadar bakışacağız gibi duruyor. Yanımda kafasını bana çevirmiş bir de bana bakan İvan'a hafif dönderdim. Tanrım! Bir Adeline' e ve İvan'a bakmak çok zor!
"Neden prensese öyle bakıyorsun?"
Dişlerimi gıcırdatıp tısladım resmen. Etrafındaki kız ve erkeklerde Adeline ile garip bakışmamız hakkında konuşuyorlardı herhalde.
"Prenses neden bana öyle bakıyor İvan?"
Adeline'in yüzünde hafif tebessüm görünce yüzümü buruşturup onu süzüp tamamen bakışlarımı İvan'a çevirdim. İnsanda rahat, huzur da bırakmıyorlar. Güneş ışığı resmen 'Hey! Ben buradayım! Benden kaçamazsın!' diyordu. Bu durumdan şikâyetçi olan ilk kişi ensemdi. Evet, ensem eridi resmen. Gerginlikten soğuyan ellerimi enseme götürüp derin nefes verdim. Kafamı annem ile babamın oturduğu kraliyet aileleri bölümüne çevirdim. Orada işlerin baya eğlenceli gittiği güldüklerinden belli. Kraliçelerin hepsi bu kadar güzel olmak zorunda mı?
Sunucu bozuntusu elindeki mikrofona vurup saçını tekrar düzeltti. Sanırım tik olmuştu adamda. Bir anda bize dönüp bağırdı.
"Başlayın!"
Aksiyona ne gerek var... Herkes bir tarafa giderken ben gözüme çoktan birini kestirmiştim. Adeline' nin başlamadan önce arkasındaki kız kenarda durmuş etrafa bakınıyordu. Yaklaştığımı görünce sağ kroşe atacakken kafamı eğip karnına vurdum. Dimdik geri durup tekme savurunca birkaç adım geriledim. Bana doğru vakit kaybetmeden yaklaşıp tekme savurunca bacağını yakalayıp kendime doğru çektim. Dengesi bozulduğundan kolları sarkınca yakasından tutup sertçe kafasına vurdum. Kafa darbesi ağır gelmiş olacaktı ki gözleri arkaya doğru giderken burun kemiğimi tutup sıktım. Taş kafalı kız. Burnum sızlarken, içindeki kaşıntıdan dolayı hapşurunca acısı daha da arttı.
Seyircilerle birlikte *ooo* sesi yükselince bizimkilerin de hayret dolu sesler çıkarmasıyla kısaca etrafa baktım. Lauren, karşısındaki erkeğin kasıklarına vurmuş olacaktı ki çocuk yerde debeleniyordu. Yazık oldu. Yüzümü buruşturup onun bu haline acıyan arkadaşlarından bir tanesinin üzerine düşünmeden atladım. Birlikte yere düştük. Beklemeden ayağa kalkmaya çalışınca boynuna kollarımı sarıp geriye doğru çektim. Çektikçe geliyordu... Daha ne kadar esneyecek bu çocuk? Şimdi söyle insanlar böyle kavga ederken nasıl dost kalsınlar. Şahsen ben bu salaklardan nefret ediyorum. Vurdukça vurasım geliyor.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
PRENSESİN DÖNÜŞÜ -[DEK]
Fantasía|𝔇ö𝔯𝔱 𝔈𝔩𝔢𝔪𝔢𝔫𝔱 𝔎𝔯𝔞𝔩𝔩ığı 𝔖𝔢𝔯𝔦𝔰𝔦 1.𝔎𝔦𝔱𝔞𝔭| On yedi yaşında kendini toplumdan soyutlamış genç kız diğerlerine ne kadar tehlike arz edebilir? Kendine göre hayatını yaşarken, eve geldiğinde öğrendiği haber onu ne derece hayal kırı...