Bölüm - 74

3K 252 148
                                    

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.


Diet Mountain Dew, Lana Del Rey

We Fell In Love İn October, Girl İn Red

My girl.

●○●

BÖLÜM - 74

Yani birisi seslenir, ne bileyim birisi dürter. Düşerek uyanmak kadar kötü bir şey mi var? Bu hastane nerede ya? Şortla gidemem. Ama kimliğimi deşifre edeceğim. Zaten olmamış mıydı... Düzgün bir şekilde giyineyim de öyle gideyim. Zırhla hastaneye girersem en iyi ihtimal muhafızların üzerime atlaması. Koltuktan kalkıp belimi sırayla kütlettim. Kurumuş dudaklarımı ıslatıp tahminimce lavabo diye düşündüğüm yere girdim. Kapıyı açınca içeriye kısaca baktım. Doğru yer. Sadece fazla küçük. Neyse önemi yok. Sadece elimi yüzümü yıkayacağım. Diş fırçaları, gözüme pek mükemmel gözükmedi.

Suyu açıp soğuk tarafa getirdim. Elime sabunu alıp yüzüme sürmeye başladım. Burnuma kaçan sabunla ağzımı açarken, ağzıma da sabun girince sinirle yüzüme suyu sıçrattım. Nefret ediyorum. Güne bok gibi başladım. Havluyla yüzümü kurutup lavabodan çıktım. Al işte yüzüm yanıyor...

'Gece ormana gel prenses. Öğrenmen gerekenler var.'

Zihnimde yankılanan naif ses yine tüylerimi diken diken etti. Elimle iki kolumu da kaşırken yukarı giden adımlarım durup dediklerini tekrar tekrar ettim. Gece ormana gel de fazla anlam var. Zaten gelir her hâlükârda. Sonunda o beklenen konuşma gerçekleşecek. Umarım üst odada kıyafet vardır. Kapıyı açıp dolabımın kapağını iki yana açtım. Ciddi olamazsın! Rengârenk bu dolap. Neyse, hiç sorun değil. Bu pantolonları giyeceğime eşofman ile çıkarım daha iyi. Geniş paçalı pantolonla rahat edemem. Üstümdekileri çıkartıp yatağın üzerine koydum. Kolumdaki karartılar gözüme çarpınca tekrar sıkıntılı nefes verip içerisindeki siyah eşofman takımını çıkardım. Kapağı kapatıp tişörtü üzerlerine bıraktım.

İnsan vücudunu sevmeli, yoksa mutlu olamazsın. Tanrı aşkına iç ses! Sep bitti, sen başladın.

Belimdeki ipi bağlayıp kısa kollu tişörtü tek hamlede kafamdan geçirdim. Ters şeyler olmasın bugün. Gitse de en kötü ne olabilir? Kendi başıma bulamam yolu. Para da bırakmamışlar. Benim var zaten... Zırhımın kenarında asılı olan torbayı alıp cebime koydum. Odadan çıkıp merdivenlerden hızlıca indim. At arabasına binmem lazım. Başka türlü bulamam. Masanın üzerindeki kâğıdı elime alıp tekrar kelimeleri ezberledim. Ulya hastanesi, Hanne Tetra. Bu kadar. Basit, zor değil. Evden çıkıp kapıyı arkamdan kapattım. Karşımda ki camdan doğrudan bana bakan kadını görünce çaktırmadan yandan bakıp yürümeye devam ettim.

Dün kapıya gelen kadın bu olmalı. Geri zekalı Chris. Kadının bakışlarına bak. Gerçekten gözlerinde x-ray cihazı taşıyabilir. Kesinlikle bakışlarıyla karşısındakini eritebilir. İlerideki bekleyen at arabasını görünce etrafa baktım. Karşıdan gelen iki sevgili tehdidi. Koşmam lazım. At arabası aramakla vakit harcayamam. Kimse kusura bakmasın. Yürümemi hızlandırırken, karşımdaki kızla göz göze geldik. Az kaldı, hiç sorun yok. Koşmaya başlarken gülerek arabaya atladım. Adamın yanındaki yere otururken gülerek tekrar arkama baktım.

PRENSESİN DÖNÜŞÜ -[DEK]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin