Medya :June =Cycle Speeds 🖤Aşağıdan gelen gürültülerle nefesimi sesli bir şekilde dışarı verdim. Abim ve onun boş boğaz arkadaşları yine bizim evde toplanmış alem yapıyorlardı. Sanki diğer arkadaşlarının evi yok gibi bu saçma toplanmalar hep bizde olurdu. Annem de aman abim dışarı çıkmasın aman kötü yola düşmesin aman burda gözümüzün önünde olsun diye ses etmiyordu. Ona göre herkes abimi ayartabilir ondan hamile kalıp onun başına bir ömür bela olabilirdi.
Öfkeyle elimdeki kitabı kapattım. Onların bu lakırtısı yüzünden bir bok anlamıyordum zaten. Telefonu elime alıp sosyal medyada gezinmeye başladım. Yine bir sürü seviyesiz insandan istek gelmişti. Hepsini reddettim ve video izlemeye başladım. Tam sesleri unutmuş komik bir videoya kahkaha atıyordum ki aşağıdan böğürme sesleri geldi.
"Şuara" "Şuara" umursamamaya çalıştım ama abim sanki bir alarm gibi adımı seslenmeye devam etti. Beni gıcık ederdi ben yanına gidip efendim diyene kadar seslenirdi. Bir insan hiç mi yorulmazdı.
Öfkeyle odadan çıktım. Kapıyı öyle sert kapattım ki sanki ev sallanmıştı. Merdivenleri de aynı hızla inmeye başladım. Evimiz oldukça küçüktü. Küçük bir mahallede küçük bir evde yaşıyorduk. Babam fabrikada çalışıyordu ama üç sene önce emekli olmuştu. Abim ise polisti. Arkadaşlarından ise o yabani Asaf abi dışında hepsi polisti. Çocukluktan beri arkadaştılar ve Asaf abinin dışında hepsinin hayali polis olmaktı.
Asaf abi ise büyük bir şirkette inşaat mühendisi olarak çalışıyordu. Güzel kazanıyordu. Bizim gibi dar gelirli ve babaları fabrika işçisi çocuklar için ayda yedi bin lira çok güzel paraydı.
Ama benim gözüm çok yükseklerdeydi. Mesleğimi elime alıp daha güzel paralar kazanacaktım. Kendi hayatımı kendim kurtaracaktım. Bu hayattan bu mahalleden kurtulacaktım. Ayda belli bir maaşla kıt kanaat geçinmeye çalışmayacaktım. Kışın soğuğunda bulaşık yıkamayacaktım mesela. İstediğimi etiketine bakmadan alacaktım.
Benim yaşadığım sıkıntıları evlatlarıma yaşatmayacaktım. Hiç unutmuyordum küçük bir çocukken arkadaşlarımın kantinden döner yemesini benim ise onlara bakıp ekmek arası domatese kanaat etmemi. Acıtıyordu.
Acıtan daha bir çok anı vardı. Mesela sınıf arkadaşlarımın yırtık ayakkabılarımla dalga geçmesi. Anılar zihnimde turlarken , onların yakıcı hissi kalbimi kavurmuştu.
Abimin tekrar bağırmasıyla öfkeyle derin bir nefes aldım. Salona indim ve öfkeyle tısladım "Ne var abi?"
Ben konuşunca hepsi bir an bana baktı. Biliyordum ben istesem hepsi kapımda köpek olurdu. Gözümün içine bakıyorlardı. Asaf abi ve Cengiz abi hariç.
Hadi Cengiz Abi nişanlıydı. Nişanlısına kör kütük aşıktı . Ama Asaf abinin beni niye görmediğini hiç anlamamıştım. Bu yaşıma kadar erkekler hep bana ağzının sularını akıtarak bakardı. Tek bir kişi dışında Asaf abi. O benim yüzüme bile bakmazdı. Bakmayı bırak etrafta ben yokmuşum gibi davranıyordu. Yok sayılmak çok sinir bozucuydu. Kasıntı herif nolacaktı.
Abim yavaşça üzerimi inceledi. Üzerimde bol bir tişört ve eski bir eşofman altı vardı. Tişörtün kolu kısaydı ve boğazıma kadar kapalıydı. Uygunsuz bir şey görmeyince yüzündeki rahatlamış ifadeyle konuştu.
"Kalk kız çay koy bize"
Gözlerimi devirdim ve kafamı salladım. Abime yapmayacağım desem anneme şikayet eder annemde popom mosmor olana kadar terlikle vururdu. Annem abim için ölürdü. Abim ise 28 yaşında olmasına rağmen boş bir insandı. Öyle aylak aylak gezer evde armut piş ağzıma düş isterdi. Utanmasa benden onu tuvalete götürmemi bile isterdi. Onun hala nasıl polis olduğunu anlayamıyordum. Sanırım boktan hayatında yaptığı tek güzel şey işiydi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AKİDE
Teen FictionAşkı yanlış kişide bulmuştum. Yaptığım hatalar onu bana beni ona itmişti. Hataydı. Yanlıştı. O abimin en yakın arkadaşıydı. Onu abim gibi görmeliydim. Ama neden göremiyordum. Neden onun da beni kardeşi gibi görmesini istemiyordum. Neden kalbim am...