Bölüm 33

46.6K 1.5K 584
                                    

Medya =The Weeknd :Starboy

Heyecanla saatlerin dolmasını bekliyordum. Günlerin bitmesini bir an önce o güne gitmeyi. Hayatımda bir şeyi bu kadar heyecanla beklediğimi hatırlamıyordum. İlk defa bir şey beni tam anlamıyla mutlu ediyordu.

Bu şey oydu.

Bugün cumaydı ve ben gerçekten kaç gündür artık saatleri sayar olmuştum. Bu kadar abartmam mantıklı değildi ama içim içime sığmıyordu. İçim içimden taşıyordu.

Halam hala bizdeydi ve ne kadar kalacağını bilmiyordum. Gitmesini de istemiyordum zaten. Her ne kadar yer yatağında yatmaktan artık belim ağrısa da onun gitmesini istemiyordum.

Şu an ise ikindi vaktiydi ve biz bu sefer piknik yapmaya karar vermiştik. Aslında bunu ona ben teklif etmiştim. O nun ise ilk söylediği "Çay içmeyecek miyiz?" olmuştu.

Ben de onu termosla ikna etmiştim. Hem doğayla iç içe olacaktık ve bu sefer abim engeline takılmamak için telefonlarımızı da kapatacaktık. Bütün bu konuşmayı WhatsApp'tan yapıp silmiştik. Çünkü normal mesajda abimin bilişim masasında olan arkadaşlarından yardım alıp bütün planlarımızı mahvetme olasılığı yüksekti.

Ben de ona bir şeyler yapmak istiyordum. Şu an mutfakta ona börek açmak için hamur yoğuruyordum.

Geçen bu günlerde onun dışında abim meselesini de düşünmüştüm. Abimi Ayfer' den tamamen kopartmam lazımdı. Ona karşı hiç bir şey hissetmemeliydi. Onun o aptal sevgisi de dahil hiçbir şeyini sevmemeliydi.

Hamuru zor zekat yoğurup katlarını ince ince, tek tek açmıştım. Şimdiden çok emek vermiştim ama buna değerdi. Börek dışında az önce poğaça ve küçük kurabiyeler yapmıştım.

Ama böreğe ayrı bir özen gösteriyordum. Çünkü onun börek sevdiğini biliyordum. O yüzden özenmem lazımdı. En güzel böreklerim olmalıydı. O kadar güzel olmalıydı ki parmaklarını yemeliydi. Ay ya da yememeliydi. O parmaklar daha bize lazımdı.

Daha yüzüğümüz girecekti o parmağa. Daha çocuklarımızın elini tutacaktı o parmaklarla. Kendi kendime tebessüm edip katları özenle yerleştirdim. Böreğim bol peynirli olacaktı. İçi hazırdı zaten. İki katta bir hazır olan içi koydum. En son yüzüne yumurta sarısı sürüp, çörek otu ve susam serpiştirdim.

Sonra fırına verdim. Unuturum da yakarım korkusundan böreklerin başında bekledim. En son fırını kapattım. Demlenmesi için biraz fırında kalması gerekiyordu o yüzden börekleri fırında bıraktım. Yaptığım şeyleri piknik sepetine yerleştirip sepeti de mutfak masasının altına sakladım.

İşte bu kadardı. Mutfaktan çıkıp koyu bir sohbete kapılan annemle halamın yanına oturdum ve onlara eşlik ettim.

°

Akşam yemeği yenmiş bulaşıkları yıkamıştım. Abim bugün görevi olduğu için yemeğe gelememişti. Ben ise odamda oturuyordum. Annemin seslenişiyle aşağıya salona indim.

Ve gördüğüm manzara resmen kalp krizi sebebiydi.

Çıldırmak ve delirmek kolaydı. Bir insanı delirtmek çok kolaydı. Ve ben şu an kafayı yemek üzereydim.

Abim bir yandan çay içip bir yandan da benim özenle o kadar uğraşarak yaptığım börekleri götürüyordu.

O kadar şok olmuştum ki olduğum yerde kaskatı kesilmiştim. Annem de gülerek börekleri gösterdi. "Gel kızım sen de ye."

Sinirden çatlayacaktım. Annem de halam da bunları Asaf'a yaptığımı bilmedikleri için tepki göstermiyorlardı. Ben de söyleyememiştim. Nasıl söyleyecektim 'ben onlar istemesinler dedim ama başbaşa pikniğe gideceğiz'.

AKİDEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin