Bölüm 26

45.2K 2K 608
                                    

Medya = Asaf ve Ceylan
                 İmagine Dragons : Natural 💚

Annemler koyu  sohbette kendilerini kaybederken ben yavaş adımlarla masaya ilerledim. Etrafıma bakıp kontrol ettim.

Annemler bu tarafa bakmıyordu iştahla dedikodu yapıyorlardı. Merdivenlere baktım Asaf da görünürde yoktu. Sinsice gülümseyip anahtarı aldım ve annemler çakmasın diye lavoboya doğru adımladım. Lavoboya giderken de anahtarı eşofmanımın arka cebine koymayı ihmal etmemiştim.

Lavoboya pat diye girmemle içeride ellerini yıkayan Asaf  kaşlarını çatarak bana baktı. Onun karşısında tuvalete girmekten utandığım için  tekrar açık kapıya dönecektim ki kolumu tutup hızla beni kendine çevirdi.

Tek kaşını kaldırıp öfkeyle sordu. "Ne karıştırıyorsun sen?!"

Aklıma eşofmanımın arkasındaki anahtar gelince korkuyla ve şaşkınlıkla gözlerimi kocaman açtım. İster istemez tedirgin olmuş, korkmuştum . "H-hiçbir şey"

Titreyen sesime lanet ettim. O ise üstüme üstüme geliyordu. Tedirgin olup geriye doğru bir adım attım. Geriye giden adımlarımın sonu kesilmezken , küçücük alanda duvara iyice yapışmıştım. O ise tam karşımda durup gözlerimin içine baktı. "O herifle çay may içmeyeceksin!"

Alayvari bir şekilde güldüm. "Yok yaa!" gıcık bir şekilde yüzüne bakıp konuştum. "Buna sen mi karar veriyorsun?"

Kaşlarını çatıp çenesini sıktı. Dönen gözleriyle öfkesini yansıtıyordu. "Kızım sen var ya!"

"Ben var ya!" diye sertçe konuşup ona yaklaştım. Biraz fazla yaklaşmış olmalıyım ki şu an burun burunaydık. Heyecanla kasılan kalbimi zapt etmeye çalışarak söylendi.  "Ben var ya ne?".

Ama başaramamıştım. Yakınlığını aklımı karıştırmış güçlü duruşumu bozmuştum.  Az önceki sert sesimden eser kalmamış sesim sakin ve oldukça dalgın çıkmıştı.

Gözlerimi gözlerinden, dudaklarımın dibinde olan dudaklarından alamıyordum.

Dudaklarına bakan gözlerime bakıp yutkundu ve kaşlarını çatıp geri çekildi. Kollarını önünde bağladı. Başını yana çevirdi . "Tövbe estağfurullah"

Utançla yutkunup gözlerimi kaçırdım. O ise başını iki yana sallayıp lavoboyu terk etti. Hemen musluğa doğru eğilip avuç içlerime su doldurdum. Utançla yanan yanaklarıma boynuma su vurdum.

Derin bir kaç nefes aldım. Resmen biraz daha dursaydı adamın üstüne atlayacaktım. Allah'ım sen bana akıl fikir ver yarabbi.

Bir kaç dakika aynadaki aksime bakıp durdum . Yanaklarım pembeleşmiş gözlerimin içi kızarmıştı. Heyecanlandığım için nefes nefese kalmıştım .

Bir kaç dakika soluklandım . Sonra lavobodan çıkıp merdivenleri indim ve salona ulaştım. Asaf masada oturmuş Laptopa bakıyordu. Bir ara bana bakıp kaşlarını çatsa da sonra tekrar işine dönmüştü.

Semra teyzeyle annemler, Semra teyzenin çeyizindeki bazı eşyaların sararmasından bahsediyorlardı.

Semra teyze başını iki yana salladı. "Kız kalk böyle anlatmakla olmuyor, benim sandığı dökelim"

Annem  de başını salladı. Sonra ikisi ayaklandılar. Bir kaç dakika geçmişti ki bu sefer Ceylan Abla ayaklandı. "Ayy kız" kucağındaki Yavuz'u bana verip elini beline attı. "Ben şu Erkut'u bir arayayım". Sonra kaşlarını çattı. "Erkek kısmını çok yalnız bırakmaya gelmez"

O gider gitmez kucağımdaki Yavuz'la ayaklanıp  salonda tur atmaya  başladım. Ara ara Yavuz'un yanağına, boynuna öpücükler konduruyordum. Asaf  ise bize hiç bakmıyor, sanki yemin vermiş gibi bakışlarını laptoptan ayırmıyordu.

AKİDEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin