Medya :Şuara
Jony=Love your voice 🖤Masanın üstünde parmaklarımla ritim tuttum. Sıkılmıştım. Tamam biraz erken gelmiş olabilirdim. Ama o hödüğün kibarlık yapıp biraz erken gelmesi gerekmez miydi? Centilmen erkekler böyle yapmaz mıydı?
N'olurdu on dakika erken gelip beni bekleme inceliği gösterseydi. Doğru düzgün gülmeyi bile beceremeyen, suratsız, teşşekkür etmeyi bile bilmeyen birinden bu inceliği beklemem de ayrı bir ironiydi.
Yaklaşık 10 dakikadır burdaydım ve aptal garson gözlerini dikmiş bana bakıyordu. Sanırım bir şeyler sipariş etmem için psikolojik baskı yapıyordu aklınca.
Sinirle gözlerimi devirdim. Küçük bej rengi çantamdan telefonumu alıp saate baktım. Saat tam 1 di. Gelmeliydi. Saniyesi saniyesine burda olmalıydı. Beni bekletemezdi. Zor durumda olmasaydım zaten ben de onu beklemezdim ama götüm sıkışmıştı bir kere o hödüğe, magandaya, kazmaya ve onunla konuşmaya mecburdum.
Sıkıntıdan patlamıştım. Beklemekten nefret ederdim ben. Sabırsızın tekiydim. Gözlerimi bej rengi, çantama birebir uyumlu üzerinde minicik fiyonk olan babetime diktim. Sanırım bir kaç çift daha bu modelden almalıydım. Çünkü çok tatlı duruyordu.
Ben babetlerimle aşk yaşarken, karşımdaki duvara bitişik koltuğa biri sert bir şekilde oturdu. Kafe daha çok otantik bir yerdi ve duvar kısmında duvara bitişik iki kişinin sığabileceği koltuk tarzı oturaklar varken karşısında yine koltuğu andıran sandalyeler vardı.
Gözlerimi kaldırıp onun öfkeli gözleriyle buluşturdum. Bir insan her zaman çatık kaşlı olabilir miydi?
Onun gelmesiyle garson hemen başımızda bitti ve bize ne sipariş ettiğimizi sordu. Asaf abi bana sorma gereği bile duymadan iki çay isteyip garsonu başımızdan def etmişti. Şu an gerçekten inanmıyordum. Bir insan bu kadar kaba olamazdı.
Asaf abinin acilen kibarlık dersi alması gerekiyordu. Hem de hemen yoksa bu kabalıkla evde kalırdı? Hangi aptal bu kadar kaba suratsız biriyle evlenirdi ki? Hayır evlense nolacaktı? . Tamam çok yakışıklıydı. İnsanın baktıkça bakası geliyordu ama o da bir yere kadar. Tek yapabildiği suratını sallandırıp etrafa yabani yabani bakışlar atmaktı.
Öfkeli gözlerini gözlerime dikip direkt konuya giriş yaptı. "Anlat!"
Tam bir hödüktü. İnsan bir hal hatır sorardı. Bu ne yabanilikti. Çok sinirlenmiştim. Böyle davranılmayı haketmiyordum. İnsan en azından nezaket kuralı gereği 'nasılsın' derdi bari. Sinirlenmiştim ama öfkemi bastırdım. Suçlu olduğum için gıkımı çıkaramıyordum.
"Ben" diye mırıldandım nerden başlayacağımı bilemeyerek.
"Sen ne?" diye Öfkeyle tısladı. "Lan senin yüzünden onca yıllık dostluğumuz mahvoldu."
Suçlayıcı konuşması rahatsızlıkla yerimde kıpırdanmama sebep oldu.
Yumruğunu sıktı. O kadar sıkmıştı ki parmak boğumları bembeyaz olmuştu."Önder yalnız kaldı. Semih de Cengiz de Tamer in tarafındalar." Söylediği sözler şaşkınlık denizlerinde boğulmama , vicdan azabının öküz ölüsü gibi yüreğime oturmasına sebep oldu.
" Tamer in böyle bir şey yapmayacağını senin ona iftira attığını söylüyolar." İşaret parmağıyla göğsüne vurup kendini işaret etti. "Önder'in yanında olan tek kişi benim. Senin nasıl bir yalancı olduğunu bilmeme rağmen "
Sonra işaret parmağıyla sağ şakağıma sertçe vurdu." Senin şu küçük beyninde kurduğun saçma eğlencen yüzünden biz mahvolduk." Büyük bir nefretle konuştu. Bütün hırsını kinini öfkesini ortaya döktü . "Dostluğumuzun bitmesi yetmez gibi arada husumette başladı. Resmen dostken düşman olacağız. "
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AKİDE
Teen FictionAşkı yanlış kişide bulmuştum. Yaptığım hatalar onu bana beni ona itmişti. Hataydı. Yanlıştı. O abimin en yakın arkadaşıydı. Onu abim gibi görmeliydim. Ama neden göremiyordum. Neden onun da beni kardeşi gibi görmesini istemiyordum. Neden kalbim am...