Bölüm 28

44.1K 1.8K 565
                                    

Medya =Mehmet Güreli :Kimse Bilmez

Bulut geçti
Gözyaşları kaldı çimende
Gül rengi şarap
İçilmez mi böyle günde
Seher yeli eser yırtar eteğini gülün
Güle baktıkça çırpınır yüreği bülbülün

°

Halam gülümseyerek ikimize bakıyordu. Sonra annemlere ithafen konuştu. "Ee ne dersiniz?"

Semra teyze anneme bakıp kocaman gülümsedi. Bu düşüncenin onu mutlu ettiği kendini gösteren 32 dişinden belliydi . "Valla ben olur derim"

Annem de gülümseyip başını salladı. Sanki o da bu düşünceyi benimsemiş ve sevmişti.  "Çocuklar da olur derse" Şu an abimin sinirden çıldırmasını umursamıyorlardı bile.

Halamın bakışları beni buldu. Ben de yerde olan başımı kaldırmadan sadece gözlerimi kaldırıp çok hafif bir sesle konuştum. "Büyükler uygun görmüş bana laf söylemek düşmez"

Aslında onunla çay içmeyecektim. Çay içmek için geldiğinde ona ağzımı yaya yaya 'Boş ver' diyecektim. Ama bunu aileme de tabiki de yansıtamazdım.

Çünkü şuan hayır dersem bu konu açılmamak üzere kapanırdı. Üstelemezlerdi. Onu kaybedebilirdim ve bunu istemiyordum.

Halam başını ona çevirdi. Ben ise bu arada ona kaç göz işaretleriyle bir şeyler anlatmaya çalışan abime bakıyordum.

Abim tek kaşını kalıdırıp kaldırıp indiriyor. Mimikleriyle adeta çırpınıyordu 'hayır de' diye.

O ise sanki biliyor gibi abime hiç bakmıyor yerdeki başını kaldırmıyordu. Halam onun dizini okşadı. "Asaf oğlum da bizi kıramaz zaten"

Sonra dizine hafifçe iki tane vurdu. "Hem bizim kızdan iyisini mi bulacak?"

O da başını sallayıp onayladı. Abim ise çıldırıyordu. Hemen öfkeyle lafa atladı. "Ben bu işe olur vermiyorum hala"

Kalbimi dolduran korkuyla endişeli bir nefes aldım. İçim içimi yemeye başlamaştı. Olsun istiyordum. Onunla olsun.

Halam abime öyle bir bakış attı ki ben bile korkudan tir tir titremiştim. Halam ailenin büyüğü olduğu için kimse dediğine karşı gelemezdi. Dediği dedikti.

Zaten babam da  amcalarım  da diğer halam da halama çok büyük saygı duyarlardı. Babaannem  babamlar küçük yaşta vefat ettiği için halam onlara annelik yapmış, onları büyütmüştü . Ona büyük bir saygı duyuyorlardı. Bu yüzden ona asla karşı gelemezlerdi.

Abim halamın bakışlarının etkisiyle ona dik dik bakmanın saygısızlık olduğunu bildiğinden sadece başını eğdi. Kaşları hala çatıktı.

Kabullenemediği belliydi. Ama halamdan da çekiniyordu işte.

Halam öfkeyle derin bir nefes aldı. Ve kolunu dizine yaslayıp hafifçe eğildi. "Sana soran oldu mu?"

Abim şokla halama baktı. Bu meselede hiç olarak sayılma, fikirlerinin umursanmaması onu bozguna uğramıştı. Afallamışlığından sıyrılıp ,  dudaklarını aralayıp bir şeyler söyleyecekti ki halam elini kaldırıp onu susturdu. "Bildiğim kadarıyla bu evin eri hala yaşıyor"

Abim yutkunup başını eğdi. Yumruklarını sıkıyordu. Kabul etmiyordu ama halama saygısızlık etmekten de çekiniyordu.  Hırsla ayaklandı. Hiçbir şey söylemeden gidiyordu ki halam arkasından mırıldandı. "Daha sana biçtiğim kadere de razı olacaksın!"

Abim şaşkınlıkla halama döndü ve afallayan yüz ifadesiyle ona baktı. "Ne?"

Halam hafifçe güldü. Kendinden emin duruşuyla abime baktı.  "Zamanı gelince evladım" başını tehditkarca salladı. "Zamanı gelince"

AKİDEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin