Bölüm 47

30.9K 1.3K 1.6K
                                    

Medya=Hayko Cepkin: Paronoya 🖤🖤

Boşlukta salınan ruhumu dindiremeyen aciz benliğime verdim sırtımı
Bir elimde hiçliğim
Bir elimde acılarım

Kendimi ne zaman tam hissedecektim?
Ya da ne zaman tam olacaktım?
Hayat bana neden gülmüyordu?
Neden yadıma düşen şey bir avuç acıdan , sicim sicim akan gözyaşlarından ibaretti

Neden büyüdükçe benliğimin de ruhumun da zamanla öldüğünü hissediyordum ?

Acı çeken ruhuma bir deva ararken bitmeyecek bu arayışta kaybolmaktı korkum.
Belki de bu arayış benim sonumdu.
Kayıplar yığınıma bir yitik, bir çentik daha eklenirken kendimi kaybetmeye an an daha yakındım.

Kalbim sanki bir avuç içinde parçalanmak istenilir gibi sıkılıyordu. Nefes alamadığımı hissediyordum. İliklerime kadar titriyordum. Bütün kanım vücudumdan çekildiğini hissediyordum.

Artık damarlarımda dolanan şey kan değildi. Saf şoktu.

Korku dolu gözlerim abimin gözlerinde takılı kalırken gözlerim çoktan gözyaşlarımı intihara sürüklemişti. Yanaklarımı yine gözyaşlarım süslemiş , korku içimi kor gibi yakmıştı. Hırsla akan gözyaşlarımı elimin tersiyle silip yutkundum. Güçlü duruşumu bozmadan gözlerimi abimin gözlerine çevirdim.

Ben abimin gözlerine takılıp kalırken Sermin ayaklanmış abimin kolunu tutuyor yalvarırcasına konuşuyordu .

"Sakin ol lütfen" dedi sanki akmayan gözyaşlarının acısı sesine yansımıştı.

Sesindeki boğukluk , kırıklık , yanlış anlaşılma telaşı içimin titremesini sağlamıştı. Ona da üzülmüştüm. Kendime üzüldüğüm kadar. Abim çenesini sıkıp bize arkasını döndü. İkimizin dumura uğraması umrunda değildi sanki. Gidiyordu.

Gidiyordu.

Gidiyordu ve gittiği yer , gitme amacı hayra işaret değildi.

O an nasıl kalktım bilmiyordum. Sandalyeden fırlamamla sandalye devrilmiş , tok bir ses çıkarmıştı. Ama duymadım. Abimin gidişine şartlanmıştım sanki. Tek gördüğüm abimin gidişi, tek yaptığım "Abii!" diye feryat edercesine bağırıp ona doğru koşmaktı .

Kokuyordum. Asaf'a bir şey yapmasından. Başını belaya sokmasında. Zehirli kelimeleriyle hem kendini hem de Asaf'ı tüketmesinden deli gibi korkuyordum.

Dinlemedi, duymadı beni. Bana sağır olması beni daha da telaşa sürükledi. Daha çok korktum . Abim kapıyı açıp dışarı adım atarken yakaladım kolunu. Koluna son gücümle yapışıp onu aklamak ister gibi konuştum. "Abi lütfen"

Tek bir hareketle kurtardı kolunu elimden. Tek bir hareketle uzaklaştı bizden. Boş bakışlarla baktım arkasından.

O giderken tek yaptığım onu boş bakışlarla izlemekti. Olacakla öleceğin önüne geçilmezdi anlamıştım. Ama içim Asaf'ın bir fiske bile dayak yemesine razı gelmiyordu bir türlü.

Aklımdaki doluluğa rağmen hızla eve doğru ilerledim .Eve gider gitmez aklımda sadece Asaf'ı arayıp abimin karşısına çıkmamasını söylemek vardı.

Ama yapamamıştım.

Çünkü Asaf telefonu açmamıştı. Sanırım geç kalmıştım.

Asaf belki de şu an kıyametin ortasındaydı.

AKİDEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin