Medya :Hpnogaja =Here Comes The Rain Again🖤
Korkuyu iliklerime kadar hissediyordum. Önümdeki adama tunuyor onun gücünden güç alıyor içimdeki korkuyu bastırmaya çalışıyordum. Abim öfkeyle bize yaklaşıp tam önümüzde dururken burnundan öfkeli bir nefes verdi. Şu an matadoru kovalayan öfkeli bir boğayı andırıyordu.
Canını yakmıştım. Onca yıllık dostluklarını mahvetmiştim. Hem de tek bir sözümle. Asaf olmasa belki abim yalnız kalacaktı. Biliyordum o arkadaşları olmadan duramazdı. Onlara çok düşkündü. Onlara o kadar düşkündü ki bazen onları benden çok sevdiğini düşünüyordum.
Aralarında kuvvetli bir bağ vardı. Ve ben o bağı yıkmıştım. Biliyordum yaptığım yanlışın alasıydı. Ama o Tamer hayvanını beni gözleriyle yemesine tahammül edemiyordum. Aslında tam anlamıyla iftira atmamışım ben Tamer 'e. Taciz sadece bedensel olmazdı. Bir kadını pis düşüncelerinizle, iğrenç sözlerinizle de taciz edebilirdiniz.
"Çekil aradan Asaf!" diye kükreyen abimle korkuyla yerimde sıçradım. Asaf'ın omuzuna daha sıkı tutunup gözlerimin sımsıkı kapattım.
" Napacaksın lan çekilirsem!" sesi oldukça sert ve toktu. 'Hadi beni önünden çek çekebilirsen' diyordu sanki.
"Cezasını vereceğim!" abimin sesi de en az Asaf abinin sesi kadar kararlı çıkıyordu. Sesindeki tehdit kanımı dondurmuştu .
Gözlerimi açıp abime baktım. Abimi defalarca sinirlendirmiş çıldırtmıştım. Ama onu daha önce hiç bu kadar sinirli görmemiştim. Öfkesinden köpürüyordu adeta.
"Ulan it vuracak mısın lan kıza?" diye çıkıştı. Sesi o kadar sert o kadar kızgındı ki." Bu mu senin erkekliğin?"
Asaf ,Asaf 'lığını göstermişti yine. Onun en hassas noktası kadına şiddetti ve yapanı affetmezdi.
"Hakedene vurmak da sövmek de mübah!"
Bu sözler Asaf'ı çıldırtmıştı sanki. Bunu gerilen sırtından Öfkeyle verdiği nefeslerden anlayabiliyordum. "Lan şerefsiz her boku yiyin vurun sövün sonra da hakediyor diyip kenara sıyrılın!"
Omzunun üstünden gözlerime baktı. Sonra bakışları gözlerimden yanağıma kaydı. Öfkeli bir nefes verdi. Omuzları kısa bir an için avuçlarımdan kaymış avuçlarım bomboş kalmıştı. Ben daha boşluğa alışamadan abimin suratına okkalı bir yumruğu geçirdi.
Yumruğun etkisiyle sendeleyen abim şokla Asaf'a baktı. Bunu beklemediği açıktı. Abimin burnundan akan kan çenesinden süzülüyor yeri boyluyordu ama abim burnunu tutma zahmeti bile göstermiyordu.
Çok şaşırmıştı. Hatta dumura uğramıştı. O kadar şaşırmıştı ki burnundan akan kan onu rahatsız etmiyor boş ve kırgın bakışlarını Asaf'a dikmekten başka bir şey yapmıyordu.
"Bir daha" dedi Asaf öfkeli nefeslerini dışarı vererek. " Bir daha bu kıza el kaldırırsan andım olsun seni mahallenin ortasında ibrete alem diye eşek sudan gelinceye kadar döverim"
Asaf'ın sözleriyle kırgın gözlerini yere dikti. Yere o kadar boş bakıyordu ki sanki bir çeşit şok geçiriyordu.
Annem ve babam yanımıza ulaştığında abimin halini gören annem bir çığlık atıp abimin burnunu tutmaya çalıştı. Babam ise panikten oradan oraya koşuşturuyor bir şeyler arıyordu. En sonunda biraz olsun sakinleşen babam abimin gömleğinin bir kısmını yırtıp burnuna bastırdı.
Bu sırada bizim tek yaptığımız bu manzarayı seyretmekti. Abimin canı hem fiziksel olarak hem ruhsal olarak çok yanmıştı. Ve bunun acısını benden çıkaracaktı biliyordum.
Annem ve babam abimin Koluna girip onu götürmeye çalıştılar. Abim hiddetle kollarını onlardan çekip öfkeli gözlerini yerden kaldırdı ve gözlerini bana dikip tehditkarca konuştu.
"Evde görüşeceğiz nasılsa". Baş parmağını burnuna bastırdı ve hem Asaf abiye hem de bana tehditkar bakışlar atıp hızla eve doğru adımladı.
Asaf'ın tehditini kaale bile almamıştı. Ben bitmiştim. Abim bana bir iki tane daha o önceki tokattan atsa zaten ben komalık olurdum.
Babam abimin arkasından onu sakinleştirmek için giderken annem yaşlı gözlerle bize bakıp hıçkırarak konuştu.
"Asaf, kurbanın olayım. Şuara 'yı bir kaç gün size götür bir kaç gün Önder' in gözüne görükmesin"
Asaf'ın arkasından çıkıp anneme doğru atak yapmıştım ki annem elini kaldırıp beni durdurdu. "Bu sefer haddini fena aştın kızım" burnunu çekip ağlayarak gitti.
Annemi üzmüştüm. Babam gözlerime bile bakamamıştı. Abim ise beni gördüğü yerde komalık edecek kadar sinirliydi. Hata yapmıştım. Çok büyük bir hata yapmıştım ve bedelini çok ağır ödüyordum.
"Hadi gidelim" diyen Asaf'la kendime geldim. Ne yaptığımı bilmeden mahallenin ortası olmasını umursamadan kollarımı Asaf'a doladım.
Başımı göğsüne gömdüm ve hıçkırarak ağlamaya başladım. Şu son yaşadıklarım o kadar ağır gelişmişti ki sığınacak bir liman aramıştım ve sanırım bu liman bir tek Asaf'tı.
Doğru düzgün dostum yoktu. Ayfer bana ihanet etmişti ve ben okuldaki kızları dostum olarak görmüyordum. Nasıl görecektim ki. Bana sırlarını bile söylemiyorlardı. Sadece yanlarında çanta gibi etkisiz elemandım ben.
Kokusu burnuma dolarken, sıcaklığı bedenimi hapsederken ben içim çıkana kadar ağladım. N'olurdu bana sarılsaydı. N'olurdu bir anlık da olsa yalnız olmadığımı bana hissettirseydi. Hıçkırarak fısıldadım. Biliyordum yaptığım acizlikti. Ama ona muhtaçtım.
"Sarıl bana" derin nefes aldım sesimin yalvarır gibi çıkmasına engel olamamıştım. Allah 'ım eziğin tekiydim. "Lütfen"
Asaf'ın sarsılan bedeniyle şaşırdığını hatta şoka girdiğini anlayabiliyordum. Bekledim, bekledim. İstediğim karşılığı alamadım. Tam umutsuzluk içime çökmüşken sırtıma dolanan sıcak kolları hissettim. Bana sarılıyordu.
°°
Oy verip yorum yapmayı unutmayın rica ediyorum ❤️
Kurgu hakkındaki gelişmeler için beni takip etmeyi unutmayın 💜💜
Seviliyorsunuz 🖤🖤
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AKİDE
Teen FictionAşkı yanlış kişide bulmuştum. Yaptığım hatalar onu bana beni ona itmişti. Hataydı. Yanlıştı. O abimin en yakın arkadaşıydı. Onu abim gibi görmeliydim. Ama neden göremiyordum. Neden onun da beni kardeşi gibi görmesini istemiyordum. Neden kalbim am...