Bölüm 51

26.9K 1.1K 1.8K
                                    

Medya : Yalın= Her şey sensin ❤️

Şu zor günlerde halka destek olan koca yürekli adam ❤️

Elimdeki fotoğraflara bakarken gözyaşlarımın düşmesine engel olamıyordum. Bunu nasıl kabul edecektim? Bununla yaşamayı nasıl öğrenecektir?

Fotoğrafların sırasını tek tek değiştirirken gözlerim bir fotoğrafta takılı kaldı. Bir bebeği havada tutmuş içten bir şekilde gülümsemişti. O kadar gülmüştü ki varlığından haberdar bile olmadığım yanaklarındaki gamzeler çıkmıştı.

Bu gülüşü o kadın görmüştü.

Diğer fotoğrafı üstte getirip ona bakarken gözlerim kıskançlıktan yanıyordu. Kadın çok güzeldi. Her şeyiyle o kadar güzeldi ki. Kendime aşık olan ben bile bu kadının yanında sönük kalırdım.

Simsiyah saçlarına uygun kahverengi gözlere sahipti. Esmer teni o kadar canlıydı ki parlıyordu. Dudakları dolgun, kirpikleri gürdü.

Kolunu dostane bir tavırla Asaf'ın omzuna atmıştı. Asaf da ufak bir tebessüm etmekle yetinmişti. Fotoğrafın eski olduğu o kadar belliydi ki.

Asaf o kadar gençti ki . Yeni yetme bir delikanlı olduğu yüzündeki ifadeden çelimsiz vücudundan belliydi.

Başka bir fotoğrafa baktım merakla. Bu fotoğraf daha yeni gibiydi. Bir lokantada üçü oturuyordu ve Asaf dışında ikisi kocaman gülümsemişti.

Gözlerim çocuğa kayarken Asaf'ın tıpa tıp aynısı olması beni şoka sürüklemişti. Tıpkı Yavuz Selim gibi tıpa tıp Asaf'a benziyordu. Ela gözleri simsiyah saçları beyaz teni . Her şeyiyle birebir babasıydı.

İç çektim. Bir damla yaşın daha gözlerimden firar etmesine engel olamadım. Tamer bu fotoğrafları bana vermiş ve kimi seçmem gerektiğini söylemişti.

"En azından benim piçim yok" diye kendini aklamaya çalışmıştı.

Sözlerine tek cevabım "Senin karakterin de yok" olmuştu.

Bozulduğu için bir şey söylemese de kendini Asaf'tan daha iyi olarak gördüğü açıktı. Ona göre kendisi Asaf'tan daha tercih edilebilir bir seçenekti.

Tek tek incelediğim fotoğraflara derin bir bakış attım. Şimdiye kadar hep bu meselede daha olumluydum. Ama bunları görmek beni daha fazla bir ümitsizliğe sürüklemişti.

İç çektim. Bir yol izlemeliydim. Ve bu yol benim hayatımı çizecek bir şeydi. Belki sonum belki başlangıcım olacaktı. Sakin kalmalıydım.

Tamamen duygusal olmamalıydım ve tamamen mantık da beni çıkarmazdı bu çıkmazdan. Duygularımı ve mantığımı harmanlamalıydım. İkisi de eşit oranda olmalıydı.

Elimdeki fotoğrafları çantama atıp ayaklanınca karşımda gördüğüm simayla sarsıldım. O ise zoraki bir tebessümle süsledi yüzünü. Sonra kaşlarını kaldırıp alt dudağını büzdü.

"Bitmesini bekliyordum" diye mırıldandı.

"Neyin?" diye buz sesle sordum.

Sesimin soğuk olmasının sebebi az önce döktüğüm göz yaşları ve alak bullak olan zihnimdi.

Yüzünü buruşturdu. "Sümüğün akmış" demesiyle öyle bir utandım ki.

Yanaklarım cayır cayır yanarken hemen ellerimi çantama atıp peçete aramaya çalıştım. Ama bu telaşım yüzünden çantadan bir kaç fotoğrafı dökmüştüm.

Telaşla çantamı kurcalarken bembeyaz bir tane peçete bakış açıma girdiğinde şaşkınlıkla sarsılan suratımla baktım yüzüne. Sonra hızla peşeteyi alıp burnumu sildim.

AKİDEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin