Bölüm 41

30.7K 1.4K 924
                                    

Medya= TobyMac:City On Our Knees 🖤

Giden kızın arkasından baktı.  Gözleri onun kalçalarından ayrılmıyordu bir türlü.

Kabul ediyordu Tamer.

Yaptığı hem yasa dışı hem de ahlak dışıydı. Ama istiyordu işte.

Bencilce.

Eski dostunun kuyusunu kazması onu ne kadar küçültmüştü. Sonra bu düşünceye alayla güldü. Aşıktı değil mi?

Kızı istiyordu. Onu seviyordu.

İç çekti.

Aklında tek bir şey vardı. Kıza sahip olmak. Bedenine hükmetmek.

Aslında ilk planı daha kolaydı. Kıza tecavüz edip onu nikahına alacaktı. Sıkılınca da atardı. Sonuçta Asaf onun el sürdüğü onun olan kızı nikahına alacak kadar midesiz değildi değil mi?

O böyle düşünürken  bu düşüncesini en yakını olan Aykut'a açmıştı.

Aykut alayla gülmüştü ona. "Sen Asaf'ı tanımamışsın" demişti başını iki yana sallarken.  "Bir kadın Asaf'ın gönlüne girdiyse Asaf onun bedeninin geçmişiyle ilgilenmez" bilmiş bilmiş gülümsemişti. "Tek ilgilendiğini kalbinin geçmişi olur"

Tamer yumruklarını sıkmıştı. Aykut haklıydı.  Eğer Tamer kıza tecavüz etseydi , Asaf kızla yine evlenirdi. Bundan tiksinmezdi. Tam tersi kızı her şeye herkese rağmen korur kollardı.

Sonra aklına bu fikir gelmişti. Kız eğer kendi rızasıyla onunla olursa , ki bu bir ihanet sayılırdı. Asaf ihaneti affetmezdi. O yüzden en iyisi şantaj yapmaktı.

Ama beklemediği şey kızın karşısında güçlü durup ona ağzının payını vermesiydi. Dişlerini sıktı.

Mahalleye gidene kadar aklında sürekli kızın asi tavırları dönüyordu.  Ne olurdu yani bir kerecik verseydi? Asaf'a vermiyor muydu sanki?

Yüzünü buruşturdu. Masum yüzlü  kız tamamen bir sürtüktü.

Dişlerini sıktı. Onu öldürmek istiyordu. Önce onun vücudunda saltanatını yaşayıp  ruhunu katledecekti .

Kız onun olmalıydı.  Başka kurtuluşu yoktu.

Mahalleye ulaştı. Arabayı kenara çekip arkadaşlarının yanına geçti. Semih her zamanki gibi lak lak ediyordu. Aykut ise  karşılarındaki yoldan geçen mahallenin kızlarını kesiyordu .

Cengiz ise. Sadece  başını eğmiş düşünüyordu.

Tamer şüpheli bakışlarını Cengiz'e dikti. Biliyordu Cengiz hiçbir zaman onlar kadar adi değildi. Tamam Asaf'lar kadar da 'Bay Mükemmel' olmamıştı. Ama onlar gibi değildi.Sadece biraz geri kafalıydı işte.

Cengiz'in bir işler karıştıracağından şüphelendi. Sonra başını iki yana salladı gülerek. Cengiz ona ihanet edecek son kişiydi. Ona güveniyordu. Ve Tamer kendini ve  Cengiz'e karşı tamamen suçsuz göstermiş bütün suçu Şuara'ya yıkmıştı. Sanki Şuara'yı bir sürtükmüş , her önüne gelene kuyruk sallıyormuş gibi anlatmıştı. Ve ona çok düşkün olan arkadaşı inanmıştı .

Sadece Cengiz'in nişanlısı ona biraz tehlikeli geliyordu. Kadın çok zekiydi. Ve Tamer'den nefret ediyordu. Cengiz'i Tamer'e karşı doldurmaya çok çalışmıştı .

Tamer başını tehditkârca aşağı yukarı salladı . Sıra ona da gelecekti.

Gözleri koluna kayarken kolunun acıyla sızladığını hissetti. Sanki o camı tekrar tekrar koluna sokuyormuş gibi.

Biliyordu Asaf'ın piskopat yanını.  Gözü karardı mı deliriyordu. O gün de öyle olmamış mıydı?

Kolunun kırığı hala iyileşmiş sayılmazdı. Kolundaki cam kesiklerinin bıraktığı izler de cabası.

Gözlerini kollarından ayırmazken defalarca ettiği intikam yeminini içinden tekrarladı.

Tek tek onun canını yakanların , canını yakacaktı. Tek tek onların damarına basıp , damarlarını patlatacaktı.

Ve işe başlayacağı kişi belliydi.

İlk Önder'i aradan çekecekti..

O iti sürüm sürüm süründürecekti .

Büyük balığı ise en sona saklayacaktı . Asaf Şuara kendisinin bebeğini taşırken ne halt edecekti acaba.

Sinsice gülümsedi. Bu yolda önüne çıkan herkesi harcayacaktı.

Arkadaşlarına doğru ilerlerken gözü bir kez daha Cengiz'e takıldı. Cengiz onun en çok güvendiği dağdı.

°

Sigarasını içine çekerken son olayları düşündü. Aklı kalbi dopdoluydu.  Sahipsiz ruhu sahiplenmişti artık .

Kalbine bir mühür basılmıştı.

Önder'i düşündü. O olsa ne yapardı?

Ailesi Şuara'dan başkasıyla evlenmesi için zorlasa.

Dişlerini sıktı. Yıllar önce yaptığını yapar kaçardı. Ama Şuara'yı da alıp kaçardı.

Kız onun için neden bu kadar önemliydi aklı almıyordu. Sanki kalbine bir pranga vurulmuştu. Gözleri boş yüzük parmağına kayarken kızın parmağına papatya taktığı günü düşündü.

Sonra yüzünü buruşturdu. O ne ara bu kadar romantik olmuştu ki?

Doğasına aykırıydı onun böylesi şeyler.

Ama kızın o gül yüzünü güldürmek için şaklabanlık bile yapardı. Yüzünü buruşturup kaşlarını çattı. 'Abartma istersen Asaf!'  diyerek kendine telkin verdi.

O kadar da değildi. Şaklaban olacak en son insan kendisiydi. Sağ eli çalışma masasının  kilitli çekmecesine gitmeye hazırlanırken  sol eliyle sertçe elinin  üstüne vurdu. Evlenmeden önce o sütyene bakmayacaktı.

Sonuçta kız isteyerek bırakmamıştı değil mi?

Bu yaptığı yanlış olurdu?

Onun haberi, onayı  olmadan sütyenine dokunamazdı.

"Ah ulan ah!" diye haykırdı.

Ama alt kattan annesinin şiddetli sesini işitti. "Böğürme gece gece!" annesi o kadar sinirli konuşmuştu ki hemen dudaklarını birbirine bastırdı.

Sonra gözleri  yine kilitli çekmeceye gitti. Şuara onu arabada unuttuğundan beri bir kez bile dokunmamıştı ona kıza ayıp olur diye . Sadece buraya getirirken istemeyerek dokunmuştu.

Bakışları dalgınlaşırken  o günü düşündü. Kızın üstünde atletle zıplamasını. Ona acı dolu bakışlarla bakmasını.

Yüzü hemen düştü. Onun acı çekmesini istemiyordu. Onun tırnağına taş değmesini istemiyordu.

Tek istediği onunla bir an önce evlenmekti. Gözlerine bakıp bütün acılarını dindirmekti.

Sonra kendine kızdı. Hataları vardı. En büyük hatası da Şuara'dan sonra İstanbul'a hiç gitmeyişiydi.

Silkelenip kendine geldi . Şu olaylar bir düzelsin  İstanbul ziyareti şarttı.

°

Umarım beğenirsiniz.

Duyurunun yerine mini bir şey koymak istedim..❤️

AKİDEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin