1 - Paten

2.6K 63 249
                                    

Hoşgeldiniz efendim.

Şuraya başlama tarihini alayım.

Umarım beğenirsiniz. Seviliyorsunuz🕊️

...

Tutamadığım gözyaşım usulca yanağımdan aşağı düşerken annemin saçlarını makasın içinden geçirip kesmeye devam ettim. Sanki içimden bir yerleri de kesiyormuş gibi hissediyordum.

Derin bir nefes aldım. Göz kapaklarımı yavaşça kapatıp açtığımda makası tutan elim durdu.

"Anne. Yapamayacağım" annem yüzündeki buruk gülümsemeyle arkasını döndü. Elini yanağıma koyup akan gözyaşımı sildikten sonra gözlerini gözlerime çevirdi.

"Kızım" yetiyordu işte. Tek kelimesi yetiyordu. Sadece kızım demesi benim için dünyalara bedeldi.

Yavaşça kafamı salladım. Annem tekrar önüne döndüğünde makası tekrar hareket ettirmeye başladım. Annemin saç telleri yatağın üzerine düştüğünde benim de gözyaşlarım yanağımdan düşüyordu.

Annemin kanser olduğunu öğrendiğimde bile canım bu kadar yanmamıştı. Şimdi niye böyleydim öyleyse?

İşim bittiğinde makası elimden bırakıp annemin kalan saçlarını okşamaya başladım. Kısacıklardı. Ben annemin saçlarının bu kadar kısa olmasına alışık değildim ki. Hep upuzun olurdu saçları.

Annem işimi bitirdiğimi anlayıp bana döndü. Gözyaşlarımı silip güldüm. "Kısacık kaldılar" annemde bir elini saçlarından geçirdi ve benim gibi güldü. "Evet. Kısacık kaldılar" saçındaki elini indirdi ve bu sefer de benim saçlarıma getirdi. Annem benim saçlarımı okşarken ben gözyaşlarımın akmaması için kendimi zor tutuyordum.

Canım çok yanıyordu.

"Senin saçların hiç kısa kalmasın birtanem" daha fazla dayanamayıp kollarımı annemin boynuna doladım. Annem de beklemeden kollarını belime dolayıp benim sarılmama karşılık verirken hala kendimi zor tutuyordum.

Bir süre sonra ayrıldığımızda annem yüzündeki gülümsemesiyle yatağın üzerindeki saçlarını toplamaya başladı. "Komidinin içerisinde bir poşet olacak. Verir misin kızım?" beklemeden komidini açıp içindeki poşeti anneme verdim. Saçlarını poşete doldururken canının benden çok daha fazla yandığını hissedebiliyordum.

Hemen poşeti elinden aldım ve ellerini tuttum.

"Annem" annem dolu gözlerini bana çevirdi. "Anne güçlü ol. Ne olursa olsun. Eğer sen güçlü olmazsan bu hastalığı yenemeyiz. Sen güçlü ol diye her şeyi yaparım ama sen güçlü olmazsan bütün savaşı kaybederiz. Ağlamak yok bundan sonra. Tamam mı?" diyip annemin gözlerini sildim ve yüzüme bir gülümseme yerleştirdim.

"Gülmek var. Her şeyi gülerek geçeceğiz. Bundan bir kaç gün sonra, belki bir kaç hafta sonra, belki de bir kaç ay sonra bu anları birbirimize gülerek anlatacağız. Saçlarımızı mı kestik? Uzatırız. Zayıfladık mı? Her şeyi yer kilo alırız. Her şeyin bir çözümü var. Ama sen kendini kaybetme lütfen" Annem gülerek bana baktı.

"Normalde bu konuşmayı benim yapmam lazımdı" bende güldüm. "Ha sen ha ben. Ne farkeder?" O anda odaya hemşirenin girmesiyle bakışlarımı hemşireye çevirdim.

"Ziyaret saati sonra erdi" kafamı sallayıp ayağa kalktım. Annemin yanağına son bir öpücük kondururken kulağına "Güçlü ol" diye fısıldadım.

Yatağın üzerindeki annemin kalan saçlarını poşete doldurup poşeti özenle katladım ve çantama koydum. Anneme bakıp gülümsedim. "Tekrar geleceğim. Seni seviyorum" O da bana gülümsedi. "Bende seni seviyorum birtanem" derin bir nefes alıp kapıya doğru yönelmiştim ki annemin bileğimdeki eli durmamı sağladı.

Sokak Lambası Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin