30 - Aldatma

343 28 210
                                    

Multimedya; Zelal

İyi okumalar canımlar 🦋

"Mevsim aç şu kapıyı" dedim bilmem kaçıncı kez. Karşılığında bir cevap alamadım. Yine.

O gereksiz umutla yine kavga ettiğini düşünüyordum. Ama kavga için bu kadar ağlamazdı. Daha kötü bir şey olmuştu. Kapıyı bir açsa anlayacaktım ama kapıyı açmıyordu ki.

Odasına gidip kapıyı kilitlemesinin ardından dış kapıyı kapatıp hızla arkasından gitmiştim. Ama kapı kilitliydi. Daha sonra salona gidip kızları çağırmıştım. Erkekler ne olduğunu sorduğunda bir şey belli etmeyip kahvaltılarına devam etmelerini istemiştim. Bir tık şüphelenselerde bir şey söylememişlerdi.

Kızlarla kapının önünde mevsimin kapıyı açmasını bekliyorduk.

"Mevsim aç şu kapıyı da konuşalım. Ne olduğunu anlat. Böyle olmaz" dedi zelal sıkıntıyla. "Mevsim aç şu kapıyı artık" dedi yazgıda.

"Kızlar noluyor orda?" diye bağırdı yağız. O an aklıma bir şey geldi. Aklıma gelen şeyi hemen dilime de getirdim.

"Lan mevsim bana bak. Şu anda salonumuzda oturan 4 tane dalyan gibi çocuk var. Birine seslenirim bu kapıyı kırdırttırırım o zaman ebeni görürsün. Ve bunu yapacağımı da biliyorsun. Son kez söylüyorum. Şu kapıyı aç" bir kaç saniye beklediğimde kapıdan gelen kilit sesiyle gülümseyip kapıyı açtığım gibi odaya girdim.

Mevsim yatağında oturmuş, kollarını birbirine sarmış kafasını da dizlerine gömmüştü. Hıçkıra hıçkıra ağlıyordu. Hemen yatakta karşısına oturdum. Zelal hemen arkamdan gelirken yazgı da kapıyı kapatıp geldi.

Mevsimin kafasını kaldırıp iki elimi de mevsimin yanağına götürdüm. "Ne oldu? Yine ne yaptı gereksiz?" diye sordum. Bir yandan da hala akan gözyaşlarını siliyordum.

"A-aldattı" dedi ve bir kez daha hıçkırdı. Ağzım şaşkınlıkla aralandı. "Ne?"

"Evine gittim. Anahtarı vermişti bana daha önceden biliyorsun. Direkt girdim anahtarla. Süpriz olsun ona istedim. Odasına girince. Y-yatakta" dedi ve elleriyle yüzünü kapatıp hıçkıra hıçkıra ağlamaya başladı. Onu kendime doğru çekip kafasını göğsüme gömdüm.

"B-ben bunu haketmedim. Bu zamana kadar ilişkimiz bozulmasın diye her şeyi yaptım ben. Bana bunu yapmamalıydı" yavaşça saçlarını okşamaya başladım. "Biliyorum birtanem. Biliyorum. Sen bunların hiçbirini haketmedin"

"Umay keşke seni dinleseydim. Keşke ayrılsaydım. Keşke hiç sevgili olmasaydım" dedi ve bir kez daha hıçkırdı. "Mevsim döktüğün gözyaşına yazık. Bırak. Değmez o şerefsize" dedi zelal.

"Yapmamalıydı. Ayrılmak istediğini gelip yüzüme söyleseydi ayrılırdık zaten. Ama bunu yapmamalıydı. Bu çok fazla" dedi mevsim.

"Ağlama. Gözyaşlarını bile haketmiyor o senin" dedi yazgı. "Ağlama bak. Sonra uykun gelir" dedim alayla. Belki güler diye. Mevsim ağladığı zaman uykusu geliyordu. Gözleri yoruluyordu sanırım ve çok kalamadan direkt uyurdu.

Ama güldürmek için sarf ettiğim cümlem işe yaramadı.

O sırada kapı zilini duydum. Hiç istifimi bozmadım.

"Ne işin var senin burda?" diyen yiğitin sesini duyduğumda ise bir şeylerin ters gittiğini anladım. Kimdi o? "Asıl senin burda ne işin var?" diyen umutun sesini duymamla beraber kaşlarımı çatıp ayağa kalktım.

"Kızlar siz mevsimle kalın" diyip dışarı çıkacağım sırada Mevsim bileğimden tuttu. Ona döndüm. Bakışlarından her şeyi anlamıştım. "Onu buraya almayacağım" dediğimde kafasını salladı. Odadan çıktığımda umut içeri girmiş dik dik yiğite bakıyordu. Yiğitin hemen arkasında yağız, ayaz ve poyraz vardı. Onların bakışları da umutun üzerindeydi.

Sokak Lambası Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin