Merhabalar efendim.
Nasılsınız?
50. Bölümdeyiiizzz 🥳🥳
Bu bölüme kadar yanımda olan, Sokak lambasını okuyan herkese teşekkürlerimi iletiyorum. Sizi seviyorum.
Yolun yarısına geldik galiba, ne dersiniz?
Bu bölüm çok güzel Yağız Mevsim sahneleri var. Aşık oldum.
Yağız Umay sahnesi bekleyen okurlara Yağız Mevsim sahnesi yazan yazar şoku iwxüwlfialcaixk
Hemen okumaya geçmeliyiz.
İyi okumalaarrr 💖
"Ağlayacağım şimdi. Ne güzel uyuyordum öğlene kadar. Bu okul niye açıldı ya?" diye söylene söylene yürümeye devam ettim. "Ay ne söylendin be? Sus da yürü be kardeşim" dedi yanımdaki Mevsim. Ağlarmış gibi ses çıkardım. "Yazgılar neredeymiş?" diye sordum Mevsime. "Sınıftalar" dediğinde kafamı salladım. Okul kapısından giriş yaptığım anda gördüğüm okul midemi bulandırdı. Lanet şey.
Mevsim ile birlikte önce okula, sonra sınıfa girdik. Sınıfa girdiğim anda gördüğüm şey ise buruşturduğum yüzümde güller açmasını sağladı.
Yazgı ile Poyraz sarılıyorlardı!
Hevesle yanlarına gittim. "Barıştınız mı?" dedim heyecanla. Yazgı Poyrazdan ayrılmadan başını bana çevirdi ve kafasını salladı. "Özür diledi. Bende daha fazla uzatmak istemedim" dedi Yazgı. El çırptım. "Yaşasın" dedim gülerek.
"Siz barıştığınıza göre bende yerime geçebilirim bence artık" dedi her fırsattan yararlanan Ayaz ve çantasını alıp ayağa kalktı. Zelal tam ağzını açıp bir şey söyleyecekti ki Ayaz ona fırsat vermeden hemen zelalin yanına oturdu. Zelal dudaklarını birbirine bastırarak kafasını camdan tarafa çevirdi.
Zelal ile Ayazın arası hala kötüydü. Ayaz binlerce kez özür dilemişti fakat Zelalin inadı inattı. Affetmiyordu. Ayaza güvenmesinin zaten oldukça zor olduğunu, tam güvendiği anda ise Ayazın yaptığı hareketin onu gerçekten çok üzdüğünü söylüyordu. Böyle şeylerde önce sevdiği insanın karşısına gelip konuşulmaz mıydı? Zelale göre Ayazın yaptığı sinir patlaması gibi bir şeydi. Bana göre ise kıskançlıktı.
Ayaz ile zelal zaten kavgalıydı. O ikisi kavgalıyken Ayaz bunu görünce birde açıklamayı sevgilim diye çevirince kıskançlıktan kudurmuştu. O an mantıklı düşünemeyip direkt zelale patlamıştı. Yaptığı elbetteki yanlıştı. Bunu ayazın yüzüne de onlarca kez söylemiştim. Zelalin yanına gidip ayazın ne hissettiğini de açıklamıştım ama zelal 'biraz sürünsün' demişti. Yani bir kaç güne onlarda barışırdı herhalde.
Geriye yalnızca ben ve benim can yoldaşım Mevsim kalıyordu. Mevsimle Yiğitte barışırsa tamamdı. Yağız ise bende barışmayıverseydik. Arkadaşlarım sevdiği insanlarla mutlu olsun başka bir şey istemiyordum.
"Oooo çifte kumrular barışmış" Yudum salağının sesini duyunca yüzümü buruşturdum. Bu daha ölmedi mi ya? Nerede benim tavam?
"Of sen hala burda mısın?" dedi Mevsim de yüzünü buruşturarak. "Bana olan sevginiz göz yaşartıyor" dedi Yudum. "Senin gözlerini mi? Seni sevmediğimiz için ağlıyor musun yoksa? Kıyamam" dedim alayla. "Ya ya ne demezsin" dedi Yudum.
"Umay" Poyrazın sesini duyunca Poyraza baktım. Yazgıdan ayrılmış bana doğru birkaç adım atmıştı. "Efendim?" dedim ona. "Ben senden özür diliyorum. İnanmadığım için. Artık eminim. Sen öyle bir şey yapmış olamazsın. Yazgı ile tartışmamızda Yağız bile üstüme yürürken sen benim öyle bir şey yapmayacağıma inanmıştın. Ama ben sana inanmadım. Çok özür dilerim. Beni affeder misin?" dediğinde ne yapacağımı bilemez halde gözlerimi kaçırdım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sokak Lambası
Teen Fiction"Duvarların var senin. Kimsenin göremediği duvarlar. Evsin sen. Ve o eve kimse girmeyi beceremedi" diyerek ne söylediğini anlattığında hatırlıyorum dercesine kafamı salladım. Noktasından virgülüne hemde. "Ben o eve gitmeyi başardım Umay. Ben o eve...