58 - Sindirella

230 17 168
                                    

Multimedya; Yiğit

Selamlar efendim.

İyi okumalaaarrrr 🐵

Zelal Çiçek ;

Bana bakıp sırıtan Yiğite kaşlarımı çatarak bakmaya devam ettim. Deminden beri bana sırıtarak bakıyordu. Bende bunu farkettiğimden beri kaşlarımı çatıyordum. Bir şeyler vardı. Belliydi ama anlayamamıştım. "Pişşt. Sen hayırdır?" dedim tek gözümü kırparak. Daha çok sırıttı. "Hiiiiiççç" dedi salak salak. "Ne oldu?" diye sordum tekrar. Derin bir nefes alıp ayağa kalktı. Yanıma geldi. Bana da ayağa kalk dercesine el işareti yaptığında ayağa kalktım. Koluma girip beni yürütürken hala ne olduğunu sorguluyorum. Şuan koluma girmiş beni sürüklüyordu.

"Biraz mesafe yalnız" diye seslendi Ayaz arkadan. Yiğit onu umursamadı. "Bende gideyim Mevsim kankama sarılayım bari" dedi Ayaz. Yiğit ışık hızıyla kolumdan çıktı. Ayaz istediği şeyi yaptırmasını çok iyi biliyordu. "Tamam be. Öfff" diye söylendi.

"Ne oldu?" dediğimde bıkkınlıkla bana baktı. "Ay sende ne çok sorguluyorsun? Sorgulama. Yürü işte" dedi Yiğit. Gözlerimi devirdim. Sabahtan beri salak salak sırıtıp suratıma bakıyordu. Şimdi tutmuş kolumdan yürütüyordu ve ne işler karıştırdığını sorduğum zaman ben mi suçlu oluyordum? Yiğitin anası güzel miydi? "Nereye yürüdüğümüzü söylemeye ne dersin?" dedim bu sefer. Ofladı. "Ya hiçbir şeye cevap vermiyorsun. Sabahtan beri salak salak sırıtıp bana bakıyorsun. Soruyorum. Yine salak salak sırıtıp hiiiiçç diyorsun. Şimdide tutmuş kolumdan yürütüyorsun. Beynini nerede kaybettin?" dedim sinirle. Bir şey söylemedi.

"İki dakika yürüyelim dedim canımdan gezdirdin" dedi ve oturduğumuz masaya doğru ilerledi. Tuhaf tuhaf arkasından baktım. Ne oluyor buna be? Hem suçlu hem güçlü.

Çınarlardan ayrıldıktan sonra Ayaz bir işi olduğunu söyleyip yanımızdan ayrılmıştı. Bizde sahile gelip bir masaya oturmuştuk. Ayaz ise 1 saatin ardından gelmişti. Yani 10 dakika önce falan. Yiğit salağı ise gelelden beri sırıta sırıta suratıma bakıyordu. O sırıtan suratına bir tane koycam o olcak en sonunda.

Ve bu sırıtışı ben hariç kimse sorgulamıyordu. Ortada bir şeyler dönüyordu ve ben anlamıyordum.

Bende yiğitin arkasından masaya doğru ilerliyordum ki bir tane çocuk önümü kesti. Çocuğa döndüm. 7 yaşında falandı sanırım. Elinde tuttuğu papatya buketin elime verdi. Sorgular adına çocuğa baktım. Tam ağzımı açmıştım ki çocuk koşarak yanımdan uzaklaştı. Bu sefer bir tane kız çocuğu geldi. Elleri arkasındaydı. Gülümsüyordu.

"Abla. Eğilir misin?" dediğinde sorgulasamda bir şey söylemeden eğildim. Eğilince arkasında sakladığı ellerini çıkardı ve papatya tacını kafama taktı. Sonra koşarak uzaklaştı. Ne olduğu hakkında hiçbir fikrim yok. Ama bu papatyalar çok güzel. Bu sefer başka bir çocuk geldi. Bana gel gel işareti yaptı. Bu sefer de ona doğru eğildim. Kulağıma yaklaştı.

"O seni çok bekledi" dedi ve yine koşarak uzaklaştı. Bir dakika. Kafamı oturduğumuz masaya çevirdiğimde orda kimsenin olmadığını farkettim. Hepsi gitmiş. Yanıma bir başka çocuk geldi. "Tıpkı masallardaki gibi olun olur mu?" dedi ve elinde tuttuğu kitabı elime verdi. Çiçeği tutmadığım elimle çocuğun uzattığı kitabı aldım.

Sindirella.

Gözlerim hala kitaptayken yanıma başka bir çocuk geldi. Hemen sonra az önce gelenler geldi. Üzerine bir kaç çocuk daha geldiğinde çevremi sardılar. Çevremi saran çocuklara baktım. Ayağa kalktığımda sırtımda bir şey hissettim. Arkamı döndüm. Yazgıydı. Sırtıma bir şey atmıştı.

Sokak Lambası Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin