33 - Reddetmek

306 23 202
                                    

Herkese merhaba.

Salı günü bölüm gelmedi üzgünüm. Yetişmedi. Ve bir kötü haberim bir de iyi haberim var. Bölüm sonunda açıklayacağım. Bölüm başında sizi çok tutmak istemiyorum.

İyi okumalar ❄️

Yere düşen yağmur damlalarını izlerken kahvemden bir yudum daha aldım.

Saat sanırım gecenin üçü falandı. Uyuyamamıştım. Uyku tutmamıştı. Ne zaman gözlerimi kapatsam aklıma babamın lunaparktaki gülümseyen yüzü geliyordu. Dayanamayıp kendimi balkona atmıştım.

Önder amcayla da konuşamamıştım zaten. Akşam yemeğinden sonra hep birlikte çay içmiş muhabbet etmiştik. O güzel ortamı bozmak istememiştim.

Birde nesrin teyzenin her hafta annemi ziyaret ettiğini öğrenmiştim. Sık sık telefonla görüşüyorlarmış zaten. Bunun dışında birde her hafta ziyarete gidiyormuş. Annemle bağlarını koparmamalarına mutlu olmuştum.

Mevsimin odasında mevsim ve ben yatarken mert gelmiş aramıza girmişti. Bizi çok özlediğini ve bizle birlikte uyumak istediğini söylemişti. Eski günlerdeki gibi.

Daha sonra okuldaki arkadaşlarımızdan, eski anılardan falan konuşurken o ikisi uyuya kalmıştı. Bende çok uyumaya çalışmıştım ama olmuyordu. Dediğim gibi ne zaman gözlerimi kapatsam gözümün önüne babam geliyordu.

Birde hiç aklıma bile getirmediğim kafedeki kız vardı. Kız babama baba demişti ve bence gerçekten düşündüğüm gibiydi. Babam annemi ben daha doğmadan önce aldatmış olmalıydı. Bunun başka bir açıklaması olamaz.

Üzülüyordum. Çok üzülüyordum. Belli etmemeye çalışıyordum ama artık gerçekten her şey ağır gelmeye başladı. Bir şekilde her şeye dayanıyordum. Güçlü kalıyordum. Yıkılmıyordum. Ama yorulmuştum artık.

Kahvemden bir yudum daha aldığım sırada balkon kapısının açılma sesiyle irkilerek arkamı döndüm. Gelen kişinin önder amca olduğunu görünce rahatladım. O ise beni burda görünce kaşlarını çattı.

Yavaş adımlarla gelip diğer sandalyeye oturdu.

"Gecenin bu vakti buz gibi havada balkonda ne işin var?" diye sordu direkt. "Uyku tutmadı" diye cevap verdim. Gözlerini şüpheyle gözlerime dikti.

"Kızım senin bir derdin var. Ne oldu? Anlat bakalım" dedi yumuşacık sesiyle. Derin bir nefes aldım. Sanırım anlatma vakti gelmişti. Eğer anlatmasaydım ben çatlayacaktım zaten. 

Abimin okula gelmesini, arkadaşlarımın önünde beni rezil etmesini, bana söylediği lafları, daha sonra annemin yanına gitmemizi, babamın karşıma çıkmasını, kafedeki kızı, ona kızım deyişini her şeyi bir bir anlattım. Tane tane anlattım. Yavaş yavaş.

Ben konuştukça şoktan şoka giriyordu. Bazı yerlerde kaşlarını çatıyordu hatta çoğu yerde. Bazı yerlerde kafasını iki yana sallıyordu. Bir yerde ise anlayamadığım bir şekilde gülümsemişti.

Ve hala yüzünde bir gülümseme vardı. "Neden öyle gülümsüyorsun?" diye sorduğumda gülümsemesi büyüdü. "Ne kadar güçlü bir kızım var ona gülümsüyorum" dediğinde bende burukça gülümsedim.

"Güçlü olmakta ağır gelmeye başladı artık önder amca. Duraksadım. Ne yapacağımı ne tepki vereceğimi bilmiyorum. Yoruldum. Üst üste geliyor her şey" dediğimde anlayışla kafasını salladı. Ben ise ağlamak üzereydim ama sürekli ağlıyordum zaten. Artık yeter.

"Bu zamana kadar çok güzel yürütmüşsün. Aferin sana" önder amcanın gözlerindeki gururlu bakış içimi ısındırdı. Öyle bir gururla bakıyordu ki. Oysa bu bakışı kendi babamdan görmem lazımdı değil mi? Ben ise babamın bana gülümsemesiyle bile gece uyuyamıyordum.

Sokak Lambası Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin