25 - Hastane

375 25 148
                                    

Multimedya; Yağız

Veeee 1000 olduuukk🎉. Hepinize çok teşekkür ederim. Kitap yayınlandığı günden beri 1000 olmayı bekliyordum desem yalan olmaz. İnşallah yakın bir zamanda 2000 falan da oluruz. Amiinnn.

1000 okunmanın şerefine yarın bir instagram bölümü de gelmesin mi? 🥳🥳

Çok mutluyum çoook.

Hepinizi çoooooookkk seviyorum.

İyi okumalaar💃

Durmuştu. Her şey durmuştu. Zaman kavramı yoktu benim için. O çıkmaz sokaktan çıkıp bu hastaneye nasıl gelmiştim bilmiyordum. Hatırlamıyordum.

"Umay. Ben arayayım istersen?" mevsimin sesini duyunca kafamı kaldırıp ona baktım. Burnumu çekip gözümden akan yaşı sildim ve kafamı sağa sola salladım. "Ben arayacağım" dedim elimdeki telefona bakarak.

Elimdeki telefon yazgının telefonuydu. Yazgı ise ameliyattaydı. Erkekleri arayıp haber vermem gerekiyordu. Ama hangisini arayıp ne diyecektim bilmiyordum. Nasıl diycektim bilmiyordum.

Mevsim kafasını sallayıp kalktığı yere geri oturdu. Hepimiz bir saatte çökmüştük sanki. Hiçbirimizin ayağa kalkmaya ne gücü ne kuvveti vardı.

Şifresini bildiğim telefonu açtım. Ayazı aramam daha iyi olurdu sanırım. En soğukkanlı karşılayacak kişinin Ayaz olduğunu düşünüyordum. Sonuçta sürekli kavga ediyorlardı.

Rehberde ayazın ismini bulmam zor olmadı. Kabusum diye kayıtlıydı. Zor da olsa parmağımı ara tuşuna bastım ve titreyen elimdeki telefonu kulağıma götürdüm.

Bir kaç çalıştan sonra ayazın sesi duyuldu.

"Ne var lan? Ne işin düştü?" dedi Ayaz telefonu açar açmaz. Bir kaç saniye bir şey söyleyemedim. "El kızı? Ses etsene? Aksiyon mu yaratmaya çalışıyorsun?" dedi artık sessizliğime dayanamayınca.

"Ayaz" dedim titreyen sesimle. O sıra bir kaç hışırtı sesi geldi. "Umay? Ne oluyor? Ne bu sesin? Yazgı nerede?" diye sıraladı sorularını. Burnumu çektim.

"Hastanedeyiz biz. Yazgı iyi değil Ayaz. Ameliyatta. Buraya gelmeniz gerek" dedim ve kendimi tutamayıp hıçkırdım. "Ne demek iyi değil? Ne oldu?" diye bağırdı telefonun diğer ucundan.

" ***** Hastanesindeyiz. Yalvarırım acele edin" dedim ve telefonu kapattım. Daha fazla konuşamayacaktım çünkü. Zelalin hıçkırık sesi gelince ona döndüm. Mevsimle yan yana oturuyordu. Mevsim de ağlıyordu o da. Gidip zelalin yanına oturdum.

"İyi misin?" diye sordum sadece. Teselli etmek istiyordum ama buna gücüm yoktu. Yazgının iyi olduğunun haberini almadan bana rahat yoktu.

"Benim yüzümden oldu. Berkaya hepinizi ben bulaştırdım. Her şey benim yüzümden. Yazgı orda benim yüzümden" dedi transa geçmiş gibi zelal. Kafamı sağa sola salladım. "Hiçbir şey senin suçun değil. Kendini suçlu bulmamanı defalarca söyledim sana zelal"

"O benim kardeşim. Biz beraber büyüdük. Beraber güldük. Beraber düştük. Beraber ağladık. Eğer ona bir şey olursa... Yaşayamam. Dayanamam. Toparlanamam. Allahım lütfen iyi olsun. Benim canımdan al ona ver" dedi ve hıçkıra hıçkıra ağlamaya başladı. Uzanıp sarıldım ona. Kafasını omzuma gömüp ağlamaya devam etti. O sırada birden kafasını kaldırdı. Elini boynuna götürüp derin derin nefes almaya çalıştı.

"Ne oluyor?" dedi Mevsim korkuyla yanımıza gelerek. "A-astım. Ç-çantamda" dedi zar zor. Uzanıp çantasını aldım ve içinden astım ilacını çıkarıp ona verdim. İlacı ağzına sıktığında iyi gözüküyordu.

Sokak Lambası Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin