59 - Dağ Evi

247 15 135
                                    

Multimedya; Yazgı

Merhabaaaa.

Nasılsınııızzz?

İyi okumalaarrrr 🌹

"Sende benim gördüğümü görüyor musun yoksa ben yanlış mı görüyorum?" diye mırıldandı Yağız. Açık kalan ağzımı kapattım. "Tam olarak aynısını görüyorum" diye cevap verdim. "Ne oldu? Kim o?" diye sordu ceren. Gözlerimi Yağıza çevirdim. Kolunu cerenin omzundan çekti ve cebinden arabanın anahtarını çıkartıp cerene uzattı. "Abicim al sen bunu. Arabaya git. Biz geleceğiz birazdan" diyip cereni kapıya doğru itledi. Ceren yerinde durdu ve bana döndü.

"Noluyor ya?" diye sordu. "Ceren sen abini dinle. Biz geleceğiz şimdi tamam mı? Hadi git" dediğimde derin bir nefes saldı ve kafasını sallayıp kafeden çıktı. O çıktıktan sonra yağızla birlikte onlara doğru ilerledik. "Akın ne demek oluyor bu?" diye bağırdığını duydum ablamın.

Berkayı o da en az benim kadar tanıyordu. Yediği her haltı ablama anlatmıştım. "Arkadaşım. Sen niye bu kadar kızdın ya?" diye sordu Akın abi. "Oooo yenge naber?" dedi Berkay pişkin pişkin sırıtarak. Yağız hızla oraya ilerleyip Berkayın yakasına yapıştı. "Biliyordun değil mi? Şerefsiz. Her şeyi biliyordun" dedi sinirle. Akın hemen araya girip Yağızı Berkaydan ayırdı. "Ne oluyor burda?" dedi Akın abi. "Sen sus" dedi Yağız ona.

"Gençler. Müşterileri rahatsız ediyorsunuz. Ne derdiniz varsa çıkın dışarıda çözün. Burda kavga çıkaramazsınız" diye bir ses duydum. Takım elbiseli bir adam yanımıza gelmiş konuşuyordu. Muhtemelen buranın müdürüydü. Ne diyebilirdim ki? O da haklıydı. "Kusura bakmayın" dedi Yağız adama ve Berkayın ensesinden tuttuğu gibi kapıya doğru ilerledi. Akın abi koşar adım arkalarından giderken ablam da çantasını alıp hızla arkalarından gitti. Bende adama döndüm. "Özür dileriz" dedim adama.

"Bir daha böyle bir şey olmasın" dediğinde kafamı salladım. Kafedeki insanlara döndüm. "Kusura bakmayın lütfen özür dileriz" dedim insanlara. İnsanlar tek tek önlerine dönerken müdüre dönüp tekrar mahçupça gülümsedim. Müdür de karşımdan çekildi. Derin bir nefes aldım. Birinin herkesten özür dilemesi gerekiyordu. Kafenin kapısına doğru ilerledim. Kafeden çıkıp etrafa bakındım. Nereye gitti be bunlar.

Sola doğru döndüm. Biraz ilerlediğim de kimse yoktu. Aaaaaa. Nereye gittiler yahu? Birden kolumda bir el hissettim. Biri kendine doğru çekti. Eş zamanlı olarak ağzımda da bir el hissedince konuşma yetim sıfırlandı. Sırtım birinin göğsüne değiyordu. Çırpınmaya başladım. Çığlık atmaya çalışırken geri geri çekildim.

Ağzımı o kadar sıkı kapatıyordu ki dudaklarımı aralayamıyordum bile. Arkamdaki beni hala geri geri çekmeye devam ederken arkaya doğru bir tekme savurdum. Adamın eli gevşeyince ağzımdan indirip ısırdım. Elini ağzımdan çekti. "YAĞIZ!" diye çığlık çığlığa bağırdım. Çok uzaklaşmamıştık. Eğer Yağız da uzaklaşmadıysa duyabilirdi.

Arkamı döndüğümde her kimse yere düşmüştü. Sırtı bana dönük olduğu için tanıyamıyordum. Sırtına tekme attım. Yüzünü döndüğünde Bora salağı olduğunu gördüm. Sinirle karnına da tekme attım. "Ya sen daha uslanmadın mı gerizekalı?" diye bağırdım vurmaya devam ederken. "Uslanmadım" dedi nefes nefese. "Bana bulaşma oğlum. Şimdi seni yağıza söyleyeyim de seni bir güzel dövsün" dedim ve yanından uzaklaştım. Koşarak giderken ilerden gelen Yağızı gördüm. Ona doğru koştum. Kolunu kaldırıp beni belimden tuttu. Nefes nefese bir şekilde yağıza baktım.

"Ne oldu?" dedi telaşla. "Bora" diyip yerde yatan borayı gösterdim. "Bir şey yaptı mı sana?" dedi ve ellerini omzuma götürüp beni kontrol etti. "Hayır. Bir şey yapmadı. Dövdüm onu" dediğimde sırıttı. "İşte benim kızım" dediğinde gülümsedim.

Sokak Lambası Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin