42 - Gerçekler

318 23 120
                                    

Merhabalaarrr.

Artık bütün sırların açığa kavuştuğu bölümdeyiz. Bir kaç bir şey kaldı bilmediğiniz. O da artık zamanla açığa kavuşur.

İyi okumalaaarrrr 🔗

"Kızım" elini bana doğru uzattığında hızla abimin arkasına geçtim.

"Abi dokunmasın. Gelmesin" dedim abime çaresizce. Ağlıyordum. Asla ağlamak istemediğim insanların karşısında ağlıyordum. Çaresizlikten asla affetmeyeceğim dediğim insanın arkasına sığınıyordum.

Ben kendimi daha önce hiç bu kadar çaresiz hissetmemiştim.

Hani bir evre vardır ya. Toparlanmaya çalıştıkça diğer taraftan dökülür. Sıkı sıkıya tuttuğun şey elinde tuz buz olur. Kırıklarını birleştireyim dersin daha çok dağılır. Tam olarak oradayım.

"Umay. Abicim sakin ol. Bak beni dinle" dedi abim bana dönerek. "Babamız o bizim. Sana bir şey yapmayacak. Korkma. Tamam mı? Sakin ol" dedi beni sakinleştirmek istercesine. Ama bir sorun vardı. Benim sakinleşmek gibi bir niyetim yoktu.

Kafamı sağa sola salladım. "Gelmesin. Gelmesin. İstemiyorum" dedim ve bir kaç adım daha geri gittim. "Kızım. Yapma böyle nolur" dedi babam olacak adam ve bana yaklaştı. Biraz daha geri gittim. Sonra abime döndüm.

"Ben bu konuyu kendimle bile konuşmuyorum. Sen nasıl onu buraya getirirsin!" dedim ona sinirle. O biraz daha bana yaklaştığında geri çekildim.

"Gelme. Yaklaşma" dedim elimi ona doğru kaldırarak. "Tamam. Tamam durdum. Gelmiyorum" dedi durarak. Sonra abime döndü.

"Kutay" dediğinde abim bana baktı. "Umay lütfen. Sakin ol. Su getireyim mi sana?" dedi abim. Kafamı sağa sola salladım. Şimdi su sırası mı? "İstemiyorum. Eve götür beni" dedim titreyen sesimle.

"Şuan değil. Her şeyi öğreneceksin. Sonra seni istediğin yere götüreceğim. Ama şuan değil" dedi abim. "İstemiyorum. Hiçbir şey öğrenmek istemiyorum. Eve götür beni. Yalvarırım beni eve götür" dedim bağırarak.

"Hayır. Önce her şeyi anlatacağız. Sonra eve götüreceğim. Sakin ol şimdi" dedi abimde benim gibi bağırarak. Sinirle o adama döndüm.

"Sen nasıl benim karşıma çıkıyorsun? Ne yüzle? Ben senin yüzünden ne haldeyim farkında mısın? Tam her şeyi yoluna koyuyorum sen niye geliyorsun? Yine her şeyi mahvedeceksin!" diye bağırdım. Yalan söylüyordum. Yolunda giden hiçbir şey yoktu. Zaten her şey yeterince mahvolmuşken üstüne bir de o gelecekti ve ben yine dağılacaktım.

"Umay sakin ol. Hiçbir şeyi mahvetmeyeceğim. Sadece seni neden bıraktığımı anlatacağım. Ablanı niye öldü olarak gösterdiğini anlatacağım. Sonra eğer sen istersen senin hayatında olacağım. Sen istemezsen bir daha asla karşına çıkmayacağım. Lütfen bir kere dinle" dedi. Gözleri dolmuştu. Kafamı sağa sola salladım.

"Hayatımı mahvettin sen benim. Geceleri uyuyamıyorum ben ya. Canım yanıyor. Kalbimdeki kırıklar göğsüme batıyor benim. Senin yüzünden" dedim yine bağırarak.

"Özür dilerim. Her şey için özür dilerim. Bak beni bir kez dinle. Yalvarırım" Dedikleri umrumda değildi. Sinirle ona bakmaya devam ettim. "Hayır. Dinlemeyeceğim. Senin bahanelerini duymak istemiyorum. Hiç bir bahane beni bırakmanı haklı çıkarmaz" dedim sert sesimle.

"Ben seni bu zamana kadar yara diye andım. Baba diye değil. Hep en büyük yaram babamdır dedim. Bir yaranın adının baba olması lazım değil. Öyle baba bana lazım değil" diye devam ettim.

"Umay. Babamı dinle" dedi yan taraftan abim. Onlara arkamı döndüm. Derin derin nefes aldım. Aldığım nefesi geri verdim.

Sakin ol. Sakin ol. Sakin ol.

Sokak Lambası Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin