52 - Dövmek

318 20 630
                                    

Selam canımı içleri.

Nabersiniz bakalım?

İyi okumalaarrr 🌺

Babam, abim ve ablam yanıma doğru koşar adım gelirlerken ben ise ne yapacağımı bilemez halde orda öylece duruyordum. Şimdi sırası mıydı ya? Nasıl öğrenmişti onlar? Kim söylemişti?

"Kızım iyi misin?" dedi babam yanıma gelince. Bir yandan da üzerimi süzüyordu. "İyiyim" diye mırıldandım. "Size kim söyledi?" dedim sonra da. Hepsinin bakışları mevsime dönünce bende ona döndüm. Dudaklarını ısırmış gökyüzüne bakıyordu.

"Mevsim?" dediğimde bana döndü. "Efendim?" dedi şirin tutmaya çalıştığı sesiyle. "Babamlara sen mi söyledin?" dedim kaşlarımı çatarak. Mevsim ofladı. "Ya napayım? Sabah gelirken beni aradı Görkem amca. Tutturdu Umaya ver telefonu diye. Uyuyor dedim uyandır dedi. Oyalayamadım" dedi utana sıkıla. Gözlerimi devirdim. "Aferin Mevsim aferin"

"Mevsime niye kızıyorsun? Asıl suçlu sensin. Kızım merdivenlerden düşüyor en son benim haberim oluyor" dedi babam sinirle. "Ben biliyordum ama. Dünden beri vardı sende bir şeyler" diye de ekledi.

"Özür dilerim. Telaşlandırmak istemedim. Zaten önemli bir şeyim yoktu" diye mırıldandım. "Önemli olmayan halin bu mu? Şu tipine bir bak. Nasıl düştün sen merdivenlerden?" dedi abim. "Okulda merdivenlerden iniyordum birden dengemi kaybettim. Sonra da düştüm işte" diyerek açıklama yaptım.

"Doktorunun adı ne? Doktorunla konuşayım ben bi" dedi babam. "Gerçekten iyiyim. Tek sıkıntı bileğimde. O da zaten kendi kendine geçecek. Yiğit reçeteyi almaya gitti gelir şimdi. Sonra da eve gidelim artık. Çok sıkıldım burdan" dedim geçiştirmek istercesine. Babam tekrar boydan süzdü beni.

"Mevsim gel kızım Umayın doktorunu bulalım sen biliyorsundur yerini. Onla konuşalım" dedi babam. Mevsim kafasını salladı. "Gerçekten gerek yok. Anlattım işte ne varsa" desemde babam beni umursamadı. Mevsim ve babam yanımızdan ayrılırken abim de hemen arkalarından ilerledi. Ablam ise bir kaç saniye bana baktı.

"Niye söylemedin Umay bize? Hani hepimizi affetmiştin? Hani artık hem baban, hem abin, hem ablan vardı. Böyle şeyler gizlenir mi? Babam mevsimi sıkıştırmasa ne zaman öğrenecektik biz bunu?" dedi ablam sinirle. Bakışlarımı yere indirdim. Haklıydı. Madem hepsini affetmiştim söylemem gerekiyordu. Ama ne bileyim. Telaşlandırmak istememiştim.

"Haklısın. Özür dilerim. Ama telaşlandırmak istemedim. Zaten çok önemli bir şeyim yoktu" diye mırıldandım. Ablam derin bir nefes aldı. "Ne olursa olsun söylemen gerekiyordu" dedi ablam. Dudaklarımı ısırdım. "Özür dilerim" dediğimde derin bir nefes aldı. "Önemli bir şeyi yok değil mi?" diye sordu yanımdaki Yağıza. "Hayır. Sadece bileği. Bu gece hastanede kalmamızın nedeni baş ağrısı çok olur diyeydi. Ama gerçekten önemli bir şeyi yok" dedi Yağız. Ablam kafasını salladı. O sırada Hastaneden çıkmış yanımıza doğru gelen babamı, abimi, yiğiti ve mevsimi gördüm. Yanımıza geldiler.

"Tamam önemli bir şeyin yokmuş. Ama niye bize söylemedin?" dedi babam. "Böyle bir şeyi gizlemeseydin keşke kızım" diye ekledi. "Babam doğru söylüyor Umay. Niye söylemiyorsun? Böyle bir şeyi nasıl gizlersin?" dedi abim. Hepsine böyle hesap verecek miydim? Ben böyle şeylere alışık değildim. Bana kimse hesap sormazdı ki. Tamam haklılardı ama abartmasalar mıydı acaba artık?

"Kusura bakmayın araya giriyorum. Karışmak bana düşmez ama Umayın üstüne bu kadar gitmeniz ne kadar doğru? Öncelikle kendisi rahatsız gördüğünüz üzere. Umay hem siz endişelenmeyin diye söylemedi hemde kendisi birilerine bu kadar çok hesap vermeye alışkın değil. Tabi siz babasısınız elbetteki lafım yok. Ama bence bu kadar yeterli. Endişelenmemeniz için söylemediğini daha kaç kez tekrar etmesi gerekecek?" dedi Yağız.

Sokak Lambası Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin