60 - Mezarlık

264 15 145
                                    

Multimedya; Poyraz

Herkese merhaba.

Öncelikle geçen hafta bölüm atamadığım için özür dileyerek başlıyorum. Bütün aksilikler beni buldu. Şu bölümü bile zar zor yazdım. Hepinizden çok çok özür dilerim.

İyi okumalaarrr ❤️

Hızla mevsime doğru ilerledim. Omuzlarından sarstığımda bir ses duydum ve kafamı kaldırdım. Maskeli birisi karşımda durmuş bana bakıyordu. Birisi kolumdan tuttuğu gibi içeri çekti. Daha sonra da mevsimin kollarından tutup içeri çektiler. Ayaklarımın dibine öylece düşen mevsimi görünce gözlerimin dolmasını engelleyemedim.

"Mevsim" diye bağırarak sarsmaya başladım. "Bana bakın. Birazdan erkek arkadaşlarımız gelir. Alacağınızı aldınız defolun gidin evden!" diye bağırdı Zelal. Tabak kırılma sesi gelince korkuyla çığlık attık. "Y-yazgı uyanmıyor" dedim korkuyla. Yazgı da sarstı. Yavaşça suratına tokat attı. "Mevsim. Beni duyuyor musun? Mevsim. Zelal şu suyu ver" zelal komodinin üzerindeki suyu alıp yazgıya verdiğinde yazgı suyu önce eline döküp sonra mevsimin suratına döktü. Ama hiçbir fayda etmedi.

Geriye doğru düşüp ağlamaya başladım. Uyanmıyordu. Uyanmıyor. "Umay sakin ol" dedi zelal. Ama o da ağlayacak gibiydi. En yakın arkadaşım yerde baygın bir şekilde yatıyordu şuan! Nasıl sakin olabilirdim ki? Tekrar mevsimin yanına gittim. "Mevsim" diyip sarsmaya devam ettim. Uyanmadı. Hıçkırarak ağlamaya başladım.

"Naptınız kıza?!" diye bağırdı yazgı. Üzerindeki siyah hırkanın fermuarını açtım. Eğer yaralandıysa üzerindeki siyah olduğundan dolayı görmemiş olabilirdik. Üzerini süzdüğümde yaralı bir yeri olmadığını gördüm. "Mevsim" dedim son kez ağlayarak. "Bağırsak kimse duymaz" dedi zelal. "Kimse yok çünkü burda" dedi yazgı. "Erkekler nerede kaldı ki? Bu saate kadar gelmeleri gerekiyordu!" diye sinirle söylendi zelal ve odada tur atmaya başladı. Ben şuan mantıklı düşünemiyordum.

"Bunların gidecekleri yok. Bir şekilde polisi aramamız gerek" dedi yazgı. Gözyaşımı silip ayağa kalktım. Odada gözlerimi gezdirdim. "Polisi, ya da erkekleri beklemeye gerek yok. Kendi başımızın çaresine bakabilirz" dedim ve masanın önündeki tahta, eskimiş sandalyeyi elimde alıp hızla yere attım. O parçalara ayrılınca ondan gelen bir sopayı elime aldım. Kızlar da yanıma gelip birer sopa aldıklarında mevsime baktım. Gözlerimden yine yaşlar düşerken bir şey söylemeyip kapıya doğru ilerledim. Hıçkırmamak için ağzımı kapatırken kapının yanına geçtim. Kapı kolu birden zorlandığında korkuyla geri çekildim. Tekrar kapıya bir şey attılar. İrkildim. Ağzımdan bir hıçkırık kaçarken kızların yanına gittim.

Sonra dayanamayıp tekrar mevsimin yanına çöktüm. Elimle sıkı sıkı elini tutarken kapıya yine bir şey attılar. "Defolun gidin artık" diye bağırdım sinirle. "Daha ne istiyorsunuz ya? Canımızı mı?" diye bağırdı yazgı. Mevsim eğer şuan yanımda uyanık olsaydı bu kapıdan çıkıp o adamları elimdeki sopalarla döverdim. Gerçekten bunu yapardım. Ama şuan mevsim iyi değildi ve ben dışarı çıktığım anda Mevsim aklımda olacaktı. Asla konsantre olamayıp kızların hayatını da tehlikeye atabilirdim. Bu riski göze alamazdım. Ama bunların da gidecekleri yoktu.

Gözümden akan yaşı sildiğim sırada kapıya vuruldu. "Kızlar" Yağızın sesini duydum. "İyi misiniz? Ses geldi ne oldu?" Zelal hızla kapıya gidip kapının kilidini açtığında önümde yatan Mevsim birden ayağa kalktı. Şaşkınlıkla mevsime baktım. Yağız, Ayaz, Yiğit ve Poyraz sırayla içeri girerlerken ellerindeki maskeler her şeyi kanıtlıyordu. Hepsi kahkaha atmaya başladığında mevsime baktım. O da gülüyordu.

Mevsimin iyi olduğunu görünce ellerimle ağzımı kapatıp tekrar ağlamaya başladım. Sonra yüzümü kapattım ve hıçkırıklarıma engel olamadım. "Tamam yok bir şey" diyen Yağızın sesini duydum. Beni kendine doğru çekti. Kafam göğsünü bulurken yazgının bağırdığını işittim. "Aptallar. Gerizekalılar"

Sokak Lambası Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin