AKŞAM YEMEĞİ

13.3K 1.1K 185
                                    

Evden içeri girince Yusuf Beyle göz göze geldim. Yine o yaramaz pırıltılar vardı gözlerinde. Muzır çocuklara benziyordu bu haliyle. Bir de çok güzel bir aile tablosu.

Ferzan'a göre daha kumral, hoş bir hanım, Ferzan'a göre daha kısa ama daha yapılı bir bey ve tam yemelik minik bir prenses.

Prenses Ferzan'ı görünce babasının kucağından;

— Dayyı, diyerek kendindi Ferzan'a doğru attı. Babası bunu bekliyormuş gibi küçük hanımı sıkıca tuttu ama bu pembeler içindeki güzelliği durdurmadı, bu seferde;

— Dayyı, diye çığlığı basınca, Ferzan hemen koşup, ufaklığı kucağına aldı. Küçük Hanım, hayatından memnun dayısına sarılırken, karı koca tüm dikkatlerini bana yönelttiler.

— Merhaba ben Feyza, Ferzan'ın kızkardeşiyim. Sen de Yasemin olmalısın, dedi elini uzatırken.

— Evet memnun oldum, dedim gülümseyerek.

— Ben de Mesut, Feyza'nın eşiyim, dedi beyefendi elini uzatarak.

— Memnun oldum, diyerek onun da elini sıktım. Yusuf Bey araya girdi.

— Ben de Yusuf bu güzelliğin dedesiyim, dedi kahkaha atarak. O gülünce küçük hanım da kahkaha atarak dedesine döndü.

— Ayakta kaldınız kızım otursanıza, dedi annesi sıcacık bir şekilde. O sıcaklık resmen içimi ısıtmıştı. Keşke, bu anlar gerçek olsaydı. Yani Ferzan ve ben gerçek olsaydık da Halide Hanım gerçekten benim kayınvalidem olsaydı, diye içimden geçirirken, dışımdan;

— Teşekkür ederim efendim, diyerek boş bir koltuğa, diken üzerinde oturdum. Sanki oyun oynadığımızı anlayacaklar ve bize kırılacaklar gibi geliyordu.

— Ferzan biraz yaşadığın talihsizlikten ve tanışmanızdan bahsetti. Boşuna "Aşk tesadüfleri sever" demiyorlar, dedi aşklı cümlenin üzerine basarak. Elimde olmadan kızardım. Gerçek bir aşk olmasada yaşanan, ben gittikçe bu hayale kapılmaya başlamıştım bile.

— Anne ben acıktım, dedi Ferzan ufaklığa şebeklik yaparken.

— Oğlum ben senin tok olduğunu hiiç görmedim ki. Oysaki seni doğurduğumda toktum da ama neyse. Hadi bakalım madem öyle sofraya, dedi annesi ellerini çırparak.

— Mümkünse ben ellerimi bir yıkayabilir miyim?, dedim rahatsız bir şekilde. Kız kardeşi;

— Ben sana lavaboyu göstereyim, dedi kibarca. Bense tedirgin bir şekilde teşekkür ettim. Muhtemelen bana rahat rahat laf sokmak için teklif etmiştir diye düşünürken, kendi düşüncemden utandım. Koridorun sağındaki kapının önünde durduk.

— Abimi uzun zamandır bu kadar neşeli ve dinlenmiş görmemiştim. Sanki omuzlarından büyük bir yük kalkmış gibi. Sana nasıl teşekkür etsek azdır. Aramıza hoş geldin, dedi ve kapıyı açtı. Ben ne diyeceğimi bilemez bir şekilde kaldım. Sonra da şaşkın bir şekilde.

— Rica ederim ben bir şey yapmadım. Asıl beni aranıza bu kadar sıcak bir şekilde kabul ettiğiniz için ben teşekkür ederim, dedim ve lavaboya girdim. Ellerimi sabunlarken Ferzan'ın;

— Ağzından laf almak için kızı banyoya kilitlemedin değil mi, cadı?, diyen sesini duydum.

— Yok ya senin gibi bir ruh hastasına tahammül ettiği için tebrik ediyordum, dedi Feyza alayla.

— Ya kızım sen asıl kendi kocişine bak. Dağ gibi adamı maymun etmişsin. Resmen çocuk bakıcılığı yapıyor be, dedi aynı alaycılıkla Ferzan. Ellerimi yıkamam bitmişti ama öyle tatlı atışıyorlardı ki lavabodan çıkmak istemedim.

KAÇAK GELİN (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin