Akşamdan kalma değildik ama sabaha kadar oturduğumuzdan mütevelli öğleden sonra az da olsa kendimize gelmeye çalışırken, mecburen Masal Hanımın, Masallar Diyarı Organizasyon Şirketine gitmek için yola çıktık.
Geç kalmaya yazdığımız için kimseye güvenemedim ve arabayı ben kullandım. Tuvana için normal bir durumdu ama Türkan nefes alamıyı unutup, oksijensizlikten az daha bayılıyordu. Arabayı park edip, indiğimizde rengi kül gibiydi.
— Ferzan'a söyleyeceğim, sana araba falan vermesin. Hadi bizden geçtim, İstanbul trafiği buna hazır değil, dedi arabaya tutunup, kendine gelmeye çalışırken.
— Abartma be bacım, o kadar da hızlı gelmedim. Yani sen olmasan gelirdim de aklın uçar diye korktum. Çünkü sonrasında abim de benim aklımı uçururdu, dedim sırıtarak ve koluna girdim. Navigasyonun yardımıyla, şirketin olduğu binaya doğru yürümeye başladık.
Kadıköy'deki eski tarihi bir binanın üçüncü katında, ahşap yer döşemeleri yürüdükçe gıcırdayan, nostaljik bir ofisti. Her yerde düğün, kına, bebek doğumu, Mevlüt'ü, diş buğdayı, son günlerin modası bebek cinsiyeti partileri resimleri ve bunlarda kullanılacak objeler vardı.
Tüller, balonlar, bulutlar, şamdanlar, simler gerçekten kendinizi hayaller aleminde, masal dünyasında hissediyordunuz.
Eskiden ev, şimdinin iş yeri olan dairenin salonu, Masal Hanımın odasıydı. Bizi kapısında karşıladı.
Telefondaki konuşmasının aksine Masal Hanım oldukça ağırbaşlı ve kendinden emin duruyordu. Bir taraftan da gözünde minik bir hayal kırıklığı vardı. Yani bence. Kişi kendinden bilirmiş işi ya işte o hesap.
Piraye Hanım gibi döpiyes değil ama yırtık kotla da karşılamadı bizi. Üzerinde hava durumuna uygun, keten bir elbise vardı. Spor ama şık. Kıyafetin üzerindeki renklerden ince bir yelek ile kıyafeti tamamlamıştı.
— Hoş geldiniz, dedi profesyonel bir gülüşle.
— Hoş bulduk, dedim gülümseyerek.
— Masal İzgi, dedi elini uzatırken. Telefonda soyadımı söylememiştim.
— Yasemin Borak, memnun oldum, dedim uzattığı eli sıkarken. Eli, elimin içinde biraz kasıldı. Yüzüme dikkatlice baktı.
— FerzaTur genellikle bizim gibi küçük firmalarla çalışmaz. İsim yapmış, Targun Organizasyon gibi büyük firmalarla çalışır, dedi. Sanki benim Borak olduğuma inanmıyor gibi bir hali vardı. Şüpheye düşmüştü.
— Evet haklısınız. Bu sabah Piraye Hanımlar geldiler ama ben kendisinden elektrik alamadım. Telefonda sizin o samimi sıcak konuşmanız beni çok etkiledi, dedim omuzlarımı kaldırarak.
— Kusura bakmayın, az önce bırakın sesini duymayı adını dahi anmak istemediğim birisi telefon etti de. Modum düştü. Şimdi birer kahve içersek normale dönerim, dedi ve kahvelerimizi nasıl içtiğimizi sorup, yardımcısından kahve istedi.
Meraktan çatlamak üzere olsam da soramadım. Yeni tanıştığınız birine "Arayan kimdi ayol!", diyemezsiniz. Bende merakımı ve kafamdaki soruları içime gömüp, direk olarak düğün konseptimize giriş yaptım.
Evlendiğimizi, sade ama şık bir düğün istediğimi. Düğünün, kayınvalidemin evinin bahçesinde yapılacacağını, anlattım. Defterine notlarını aldı.
— Yaklaşık, 20 gün içersinde düğünü yapmayı düşünüyoruz...
— Kına?, diye sordu.
— Evlendik artık ne kınası ama Tuvana ve Türkan daha evlenmedi. Bir de halam var. Onların kınasını organize edebiliriz, dedim sırıtarak. Türkan bana ters ters bakıp;
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KAÇAK GELİN (TAMAMLANDI)
General FictionYasemin Çalışkan adı gibi çalışkan, akıllı 25 yaşında genç bir kadın. Evlendiği gece kocasını eski nişanlısıyla görüp düğününden arkasına bile bakmadan kaçan "Kaçak Gelin". Kaçışının ardından kendini bir tekne içinde Yunanistan'a doğru giderken bulu...