Sabah erkenden uyandım, bugün park günüydü. İplerin üzerinde yürüyüp, kayma zamanıydı.
Ferzan söylenerek yataktan kalktı. Üzerine şort ve tişört giyidi ama yüzünden düşen bin parçaydı. Benim yüzüme dahi bakmadı.
— Ferzan bak valla çok eğleneceğiz...
— Yemin etme çarpılacaksın. Ne eğlencesi kızım ya! Komandomuyuz biz eğlenelim, dedi spor ayakkabılarını giyerken. Daha fazla polemiğe girmemek için sustum. Belliki gidene kadar surat asacaktı...
Akşam eşi yattıktan sonra arkadaşından gelen mesaj onu çok düşündürmüştü.
Eski karısı evlenmişti. Onun adına çok mutlu oldu. Kendisinin ona yaptıklarından sonra o da mutlu olmayı hak ediyordu da asıl canını sıkan mevzu hamile olmasıydı.
Canı sıkılmıştı çünkü doktor sorununuz yok dese de yıllarca çocukları olmamıştı. Şimdi evlenir evlenmez, kendisinden sonra ilk birlikte olduğu kişiden hamile kalmıştı. "Ya sorun bendeyse?", diye düşündü.
Doktorlar bir şekilde söylemeye çekindiyse? O yüzden tüp bebekler, aşılamalar tutmadıysa! Kalbini buzdan bir el sıkmaya başladı. Göğsüne kocaman bir öküz geldi oturdu.
Öküzün tepişmesinden neredeyse sabaha kadar uyuyamadı. Sabah eşinin neşeli sesine uyandı. Bugün gidecekleri yer genç kadını çok heyecanlandırıyordu.
Gözlerinin içi gülüyor, odanın içinde ceylan gibi sekiyordu. Endişesinden ona nasıl bahsedecekti ki? Eski eşini kıskandığını düşünebilirdi. Ona da çocuk veremezsem, diye kendi kendini yemeğe başladı.
Hayat boyu yaptığım hataların bedeleni çocuk sahibi olamayarak ödersem, diye üzüntüden kendi kendini yerken, eşini azarladığının farkında bile değildi. En yakın zamanda bir doktora görünme kararı aldı...
— Kusura bakma hayatım, gece pek uyuyamadım. İçerde bir tane sivri vardı, tepemde vızıldadı durdu. Bir kaç kere ışığı açtım baktım, bulamadım. Seni uyandırmak da istemedim. Dün çok yoruldun, dedi sarılıp öperken. Belliki yaptığı eşekliğin farkına varmış, gönlümü almaya çalışıyordu.
— Uyandırsaydın hayatım, birlikte bulurduk. Böylece bugün bu kadar gergin ve suratsız olmazdın, dedim kollarından çıkarken.
— Ne yapabilirim sevgilim, böyle aktiviteleri sevmiyorum. Doğa yürüyüşü falan tamam da ağaçtan ağaca iplerle geçmek, halat üzerinde kaymak, bunlar pek benlik şeyler değil, dedi omuzlarını kaldırıp, boynunu bükerken.
— Tamam o zaman. Biz turu tamamlayana kadar sen bir kafede oturursun, dedim aynı şekilde boynumu büküp, ağzımı sağa doğru yamulturken.
— O da olmaz ki ben seni yalnız bırakmam, dedi bu seferde kaşlarını kaldırarak.
— Ferzan, bugün ben o parkura çıkmak istiyorum. Bunun için ben kaç senedir bekliyorum, dedim küskün bir şekilde.
— Özür dilerim aşkım. Haklısın, ben dün akşam, dedi ve sustu. Akşam ki mesele bence sivrisinek değildi. Bir şey öğrenmişti ve bu öğrendiği şey onu son derece rahatsız etmişti.
— Ferzan, sorun ne?, diye sordum ciddi bir ifadeyle.
— Önemli bir şey değil, sonra konuşuruz, dedi ayakkabılarını giymeye başladı. Durdurdum.
— Ferzan, belliki seni rahatsız eden bir şey var ve bence bu ikimizi de ilgilendiren bir mevzu. Günümüzü rezil etmeden, anlatır mısın lütfen, dedim kolundan tutarak. Elindeki çekeceği yere bıraktı ve yüzüme baktı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KAÇAK GELİN (TAMAMLANDI)
Fiction généraleYasemin Çalışkan adı gibi çalışkan, akıllı 25 yaşında genç bir kadın. Evlendiği gece kocasını eski nişanlısıyla görüp düğününden arkasına bile bakmadan kaçan "Kaçak Gelin". Kaçışının ardından kendini bir tekne içinde Yunanistan'a doğru giderken bulu...