— Neden Yasemin?, diye diretti Ferzan. Tuvana'nın dediği gibi birden çekmiştim bezi ama bulduğum yeri hesaba katmamıştım.
— Ben kendimi anne olacak kadar yeterli görmüyorum. Ben annesiz gibi büyüdüm, o küçücük bebeğe ne verebilirim, hiç bilmiyorum, dedim üzgün bir ifadeyle.
— Sen bana hayat verdin Yasemin, kim bilir o küçücük bebeğe neler verirsin. Senin gibi ayakları yere sağlam basan bir kız bence hiç de fena olmazdı, dedi gülümseyerek. Pandoranın kutusu açılmıştı bir kere, eteğimizdeki taşları, belki de özelimizi, Ferzan'ın ailesinin yanında döküyorduk, ortalık yere.
— Ben evden kaçmak için hep çalıştım. O turdan bu tura hep koşturdum. Evde oturmaktan sıkılırsam, dedim nefesim kesilerek.
— Bebeğimizi de alır, istediğimiz yere gideriz. Olmadı babaannesi, halası var. Behiye, dört gözle bekliyor, dedi yanıma gelip bana sarılırken. Kendi korkusunu unutmuş, benim korkularıma çözüm arar olmuştu. Konu tamamen ben olmuştum ama ailesinin yanında özelimize bu kadar girilmesi beni rahatsız etmişti.
— Ferzan, bunu daha sonra evde konuşsak, dedim üzgün bir ifadeyle. Annesi;
— Yasemin haklı. Bizimle konuşulacak konular değil bunlar. Siz kararınızı verince nasılsa bize söylersiniz.
Haydi bakalım, sofrayı kuralım, dedi ve benim koluma girip, mutfağa götürdü. Feyza'da arkamızdan geliyordu. Mutfağa girince kapıyı kapattı.— Kızım ben seni çok iyi anlıyorum. Birbirinizi daha yeni tanımaya başladınız, çocuk fikrinin seni korkutması çok doğal. Eğer istersen, iyi bir terapist var bildiğim. Onunla bir konuşursun...
— Teşekkür ederim Halide Anne, Tuvana bana bir psikolog buldu, dedim gülümseyerek. Nedense artık ailede kimseye güvenemez olmuştum.
— Güzel kızım, sen Ferzan'a bakma o panikle öyle konuşuyor. Benim ya da aileden herhangi birinin ona yalan söylediği falan yok.
Doktorların bize söylediği, "Her ikisinin de tıbben çocuğu olmaması için hiçbir sebep yok. Çocuklarının olmamasının sebebi kesinlikle psikolojik"
Eğer ikna edebilseydim, psikoloğa gideceklerdi ama her ikisi de kabul etmedi. Son noktada yine Allah'ın dediği oluyor, dedi yanıma gelip ellerimi tutarken.— Ben büyürken etrafımda hiç bebek olmadı. Kuzenlerimin yaşı bana yakın. Zaten öyle çok çok samimi de değiliz. Mahalleden de arkadaşlarımın kardeşleri yoktu. Çok fazla çocuklarla içli dışlı da olmadım.
Turlara çocuklarla katılanlar oldu ama benimle alakaları olmadı.
Annemle ben pek yakın değildik. Anne olmayı da çocuk olmayı da öğrenemedim. Şimdi Ferzan çocuk istiyorum, diye karşıma geçince afalladım. Evet biliyorum çocuk evliliğin meyvesidir ve bizden de bu meyve beklenecek ama zorunda mıyız Halide Anne. Çocuksuz evlilik olmaz mı? Ya da ne bileyim evlat edinsek, bilmiyorum, dedim ağlamaklı.— Kızım bu tamamen sizin özeliniz, bize söz söylemek düşmez. İkinizde koskoca insanlarsınız. Ben ne desem boş olur, dedi bana sıkı sıkı sarılırken. Feyza araya girdi;
— Yasemin, bence sen çok tatlı bir anne olursun. Annelik kadınlara bahşedilmiş, doğuştan gelen bir iç güdü.
Ben de tıpkı senin gibi anne olmaktan çok korkuyordum. Nasıl bir anne olurum, başarabilir miyim?, diye kendi kendimi yiyordum. Benim hamileliğim de biraz kaza kurşunu oldu.
Haplar ve iğneler dokundu derken bir bakmışım hamileyim. Kızım kendi ayaklarıyla geldi. Kısmetimiz birbirimize yazılmış.
Ben çocuklarında ailelerini seçtiğine inananlardanım. Kızım da bizi seçti, dedi gülümseyerek.— Feyza sen başarabilmişsin çünkü yanında annen var. Önünde doğru bir örnek var, dedim derin bir nefes alarak.
O nefesi almasam daha ağır şeyler söyleyebilirdim. "El bebek gül bebek büyümüşsün neyin tatavasını yapıyorsun?", demek isterdim ama rahmetli babaannem bize her zaman;
"Tükürdüğün yüze bakma, bakacağın yüze tükürme", diye sıkı sıkı tembih ettiği için cümlemi içimden tamamlamayı tercih ettim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KAÇAK GELİN (TAMAMLANDI)
Tiểu Thuyết ChungYasemin Çalışkan adı gibi çalışkan, akıllı 25 yaşında genç bir kadın. Evlendiği gece kocasını eski nişanlısıyla görüp düğününden arkasına bile bakmadan kaçan "Kaçak Gelin". Kaçışının ardından kendini bir tekne içinde Yunanistan'a doğru giderken bulu...