NİKAH

13.5K 968 270
                                    

— Seni çok seviyorum, dedi o güzel öpücüklerin ardından.

— Ben de seni seviyorum. Bu kadar romantik bir ortama uygun olmayacak belki ama gerçekten çok merak ediyorum, beni buraya sırf, evlenme teklif etmek için mi çağırdın?, diye sordum gözlerinin içine bakarak.

— Neyse ki "Evet" dedin millet ne der de diyebilirdin, dedi her zaman ki alaycılığıyla. Bu sorduğum sorunun cevabı değildi.

— Ya Ferzan çok kötüsün, dedim dudaklarımı sarkıtıp. Karşılığı yine uzun bir öpücük oldu. Beni bırakıp gözlerime bakmaya başladığında.

— Çok özlemişim, dedi içten bir şekilde. O güzel bakış karşısında yanaklarımın kızardığını hissettim.

— Ben de seni çok özledim. Beni eve bıraktığın o kötü günden beri sanki yaşamıyordum, şimdi yaşamaya başladım. Abim bile, "Git ve eski Yasemin olarak gel", dedi düşün. Evdekilerden hiçbirisi önümde durmadı, dedim boynuna sarılarak. O bana sarılmadı, kollarımı indirdi. Ellerimi tuttu ve;

— Aslında onları arayıp, gelmen gerektiği konusunda ben ikna etmiş olabilirim, dedi tek elimi bırakıp, ensesini kaşıyarak. Gözlerim kendiliğinden kocaman açıldı.

— Nasıl yani?, diye sordum şaşkınlıkla.

— Hani az önce bana sordun ya "Beni buraya sırf evlenme teklif etmek için mi çağırdın", diye. O sebebim değil, sebebin sonucuydu. Asıl sebep, Hasan ben buraya geldiğimden beri Gürsoyların peşini hiç bırakmamıştı. Bana da seni bu işlerden uzak tutmak adına, sıkı sıkı seni aramamamı tembihledi. O yüzden seni arayamadım. Hasan, onlardan korktuğumuzu düşünmeleri gerektiğini, yoksa ayrılığımıza ve verilen dosyaların gerçek olduğuna, onları başka türlü ikna edemeyeceğimizi söyledi ki çok mantıklıydı. Onlara, ben kendi elimizdeki dosyaları verdim ama Hasan'ın elinde başka deliller de varmış, kısaca aslında bulduğumuz her şeyi vermedik. Hasan çoğu şeyin fotoğrafını çekip, yerine koymuş. O yüzden özellikle kaçakçılıkla ilgili elimizde çok fazla delil vardı da tabii senin bana verdiğin bilgiler olmasa Hasan'ın buldukları sadece ikinci derece kanıt oluyormuş, defteri geri verince tek başına o fotoğraflar bir işe yaramıyormuş. Senin dosyalarla üst üste koyunca, soruşturma açmak için yeterli delil bulunmuş oldu. Bu arada Hasan yine boş durmayıp, hafiye gibi peşlerinde dolanıp, karanlık yüzlerle bir kaç fotoğraf çekebilmiş.
Bugün dava açılıyor. Baba, oğul her ikisi de tutuklu yargılanmak üzere mahkemeye çıkacak. İşler karışacağı için Hasan seni yanıma almamı tavsiye etti.
Araştırmaları neticesinde burada hiçbir bağlantıları olmadığını keşfetmiş, dediği noktada araya girdim.

— Hasan bunları kime teslim etti ki? Bu kadar kısa sürede bu davalar açılabiliyor. Arkaları çok sağlam diyordunuz, diye sordum merakla.

— Hasan bunlar yüzünden meslekten atıldığında evliymiş. Eşinin yeni kocası savcı. Mesleğine bağlı, arkası kuvvetli bir savcı. Kimseden korkusu olmayan birisi anladığım kadarıyla.
Bu şartlar altında yanımda olduğun için çok mutluyum, dedi ellerimi öperek.

— Ben de burada olduğum için çok mutluyum. Günler sonra ilk defa huzurla uyuyacağım, dedim göğsüne sığınırken.

— Sen mi, ben mi? Sen en azından evinde vatanındaydın. Ben bir de memleket hasreti de çektim. Hoş burada olmasam elli kere sana gelirdim, kendimi tutamazdım, dedi ve tekrar öpmeye başladı. Bıraktığı zaman da;

— Yarın benimle burada evlenir misin?, diye sordu birden.

— Şaka, dedim gözlerimi kocaman açarak.

— Ne şakası kızım ben oldukça ciddiyim, dedi kaşlarını çatarak.

— Ferzan, benimkiler pek takmazlar belki ama senin ailen hem üzülür, hem de kırılır olmaz öyle şey, dedim başamı sağa sola "Olmaz" manasında sallayarak.

KAÇAK GELİN (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin