Biz abimle atışınca Tuvana kendini kötü hissetmiş olsa gerek, geldiği gibi aniden;
— Ben akşama annemlerle gelirim, deyip gitti. Kapıdan onu geçirdikten sonra salona girer girmez;
— Aferin abi, kızı gücendirdin, dedim kaşlarımı çatarak.
— Ben ne dedim ki ya! Esip gürleyip, işi başka yerlere çeken sen oldun. Eee kahve yapacak mısın?, diye sordu sırıtarak.
— Sen yap Allah Allah ben misafirim, dedim tek kaşımı kaldırarak. Yine her zamanki gibi didişmeye başlamıştık. Benim evli, onun nişanlı olması bizim için fark etmiyordu. İlerde çocuklarımız olunca da değişeceğimizi hiiç zannetmiyordum.
Abim yıllardır yalnız yaşadığı için yemek, bulaşık, çamaşır ve temizlikte benden bile becerikliydi. Benden daha bol köpüklü kahve yapardı da abim cevap veremeden halam atladı;
— Aman aman onu mutfağa sokma şimdi. Kaynanam kılıklı, her aşa maydanoz olup, mutfağı birbirine katar, dedi aceleyle yerinden kalkarak. Abim durur mu?;
— Kız hala senin kaynan yok ki?, diye gülmeye başladı.
— Aman bende bu şans varken, olsaydı da aynı sana benzerdi, dedi halam tek kaşını kaldırıp, yandan yandan sırıtırken.
— Ay sen benim gibi kaynanaya kurban ol be, dedi abim muzip bir ifadeyle.
— Deli bozuk şey. Ben kahve yapmaya gidiyorum, dedi halam elini başını üzerinde sallayarak.
— Dur dur hemşire ben de geleyim, ilaçlarımı içmeyi unutmuşum, dedi babam, halamın peşine takılırken. Onlar iki kardeş mutfakta kaynatırken, bizde abimle salonda baş başa kalmıştık.
— Abi, ev işini ne yapacağız?, diye sordum endişeyle, fısıldayarak.
— Ne bileyim kızım ben ya! Düğün, bilmem ne derken bende de paralar suyunu çekti. İnan ev kredimi zor ödüyorum, dedi boğazına tık tık vururken.
— Ben de daha işe başlamadım. Ferzan'dan da para istemek biliyorsun işte yapamam yani. Beni aşan bir mevzu. Babamı ortada mı bırakacağız şimdi?, diye sordum üzüntüyle.
— Haklısın kızım daha yeni evlisin para mara isteme. Merak etme babamı ortada bırakmam ben. Şimdilik küçük bir ev buluruz, Türkanla bizim eve yakın. Sonrası Allah kerim. Bakarsın o da halamla beraber memlekete döner, dedi ellerini iki yana açarak.
— Senin ev ne oldu?, diye sordum merakla.
— İyi ablası ellerinden öper. Nasıl olacak kızım, içindeki kiracı af buyur içine s.çm.ş evin. Onlar çıkınca bir de tadilatıyla uğraşacağım. Para yok. Türkan ben destek olurum diyor ama ondan para istemeyi de kendime yediremiyorum. Geri hizmete çekilince maaşta geriledi. Kredi çeksem nasıl öderim...
— Ay abi yeter. Türkan kızcağız, beraber bir yola çıktığınızı anlamış sen daha anlamamışsın. Abi hayat müşterek, ha şimdi ha evlendikten sonra ne fark edecek. Hem düğün yapmasanız...
— Banu Teyzen beni kessin, anladım ben seni. Sen benden kurtulmak için maşa olarak sevgili kayınvalidemi kullanıyorsun. Kızım sen deli misin? Düğün yapmazsam o kadın beni çiğ çiğ yer, dedi yakalarını silkerek.
— Seni çok korkak gördüm, hayırdır mirim. Nerede kaldı o aslan yürekli ağır abi, dedim alayla.
— Kayınvalidem karşısında boynum kıldan ince. Zaten kızı zorla verdi. Şimdi üstüne birde düğün iptal diyemem. Başka cin fikirlerin yoksa ben azıcık daha kendime acımak üzere içime döneceğim, dedi elini anlına götürerek.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KAÇAK GELİN (TAMAMLANDI)
General FictionYasemin Çalışkan adı gibi çalışkan, akıllı 25 yaşında genç bir kadın. Evlendiği gece kocasını eski nişanlısıyla görüp düğününden arkasına bile bakmadan kaçan "Kaçak Gelin". Kaçışının ardından kendini bir tekne içinde Yunanistan'a doğru giderken bulu...