SÜRPRİZ KONUK

7.7K 809 145
                                    

Otelden içeri başım dik, kendimden çok emin girdim. Resepsiyona gidip, İvan Petkov'un ismini verdiğim zaman, görevli beni direkt restorana yönlendirdi.

Eşsiz boğaz manzarasına nazır, cam kenarında bir masada oturuyordu. Kahvaltı sofrası hazır beni bekliyordu. Uzaktan geldiğimi görünce ayağa kalktı ve ceketini ilikleyerek beni bekledi.

Gayet saygılı bir şekilde, karşısındaki sandalyeyi işaret etti. Masada bizden başka kimse yoktu. Restoranda ise ancak bir kaç masa doluydu. Korumaları olduğunu düşündüğüm, insan azmanı iki kişi, masanın biraz ilerisinde, ayakta durmuş, etrafı kolaçan ediyordu.

— Hoş geldiniz, dedi kibarca.

— Hoş buldum, dedim aynı kibarlıkla.

— Ben eşinizle beraber gelirsiniz diye düşünmüştüm, dedi biraz alaycı bir şekilde.

— Hayır. Eşimin arkasına saklanmak pek adetim değildir, dedim ve elinde çay tepsisiyle gelen garsonu görünce sustum. Çayımı tabağımın kenarına bırakınca, teşekkür ettim ve tekrar konuşmaya dönecektim ama İvan Bey, benden önce davrandı.

— Ben, çay içersiniz diye tahmin etmiştim ama kahve de söyleyebilirim, dedi kibarca.

— Hayır teşekkür ederim, çay iyi, dedim,

— Afiyet olsun o zaman buyrun, dedi sofrayı işaret ederek. Kahvaltı etmek için değil, bizimle çalışmaya ikna etmek için gelmiştim. Ayıp olmasın diye, çayımdan bir yudum alıp, direk söze girdim.

— Açıkçası sizin aniden toplantıyı terk etmeniz beni çok şaşırttı, dedim açık yüreklilikle.

— İş hayatında ani kararlar alan birisi değilimdir ama işle, özel hayat birbirine karışmaya başlayınca, kesin çizgilerimi çizerim, dedi dirseklerini masaya koyup, ellerini birleştirirken. Bu arada gözlerini kısa biran gözlerime dikti ve sonrasında hemen çekti.

— Anlamadım, dedim tek kaşımı kaldırarak. Yutkundu.

— Bakın Yasemin Hanım. Ben kuralları olan biriyim. Evli değilim. Hayatıma pek çok kadın alırım ve açıkçası istediğim kadını elde edene kadar peşini bırakmam. Bundan bana ne diyorsunuzdur eminim. Çünkü bu anlattıklarımın işimizle bir alakası yok, farkındayım. Ben sizi ilk gördüğüm anda peşinizden koşmaya hazırdım. Kayınpederiniz bu durumu anladı ve sizin gelini olduğunuzu söyleyerek, beni uyardı...

— Madem öyle İvan Bey benim burada ne işim var, dedim sert bir sesle.

— Şansımı denemek istedim, deyince başımdan aşağı kaynar sular döküldü. İçimden, kendime binbir türlü küfür ederken, dışımdan gayet vakur bir duruşla, sessizce masadan kalktım.

— Keşke beni buraya hiç çağırmasaydınız. Kendimi çok aptal hissediyorum, dedim ve kapıya doğru yürümeye başladım. Sanki bir kabusun içindeydim. Ben ilerledikçe kapı uzaklaşıyor gibi geliyordu. Arkamdan koşup, beni yakalayacak ve odasına götürecekmiş gibi geliyordu. Tamam dövüşebiliyorum ama insan yarmalarıyla değil.

Kapıdan çıktıktan sonra otel kapısına doğru koşarcasına yürüdüm. Döner kapıdan çıktığımda Ferzan arabasından iniyordu. Perişan halimden, korktuğumu anlamış olacak ki hızla yanıma geldi ve beni kollarına aldı. Ben de beline sarıldım ve başımı göğsüne gömdüm. Gözümden akan bir iki damla yaşa engel olamadım. Korkmuştum ve kendimi çok aşağılanmış hissediyordum.

— İçeri girmeme gerek var mı?, diye sordu sırtımı okşarken.

— Hayır Ferzan. Lütfen sadece beni buradan biran önce götür, dedim o bir iki damla yaş sel oldu. Sessizce beni yerime oturttu, kapımı kapattı. Onu da şoför koltuğuna geçeceğini düşünürken, o arkasını dönüp, otelden içeri girdi.

KAÇAK GELİN (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin