Hastane günlerimiz ziyaretçilerimiz sayesinde çabuk geçmişti. Hamile olduğum annemden değil ama Ferzan'ın ailesinden yedi mahalleye yayılmıştı.
Ben iyice emin olmak istemiştim de artık çok geçti, herkes duymuştu bile. Hastaneye geçmiş olsuna gelen ve beni de tebrik eden abimlerin, nikahının ertelendiğini duyunca çok üzüldüm. Türkan;
"Canım benim hiç üzülme vardır bunda da bir hayır. Hem bak kısmetimde dayımla aynı gün evlenmek varmış", dedi yine o şen kahkahasıyla. İçimi rahatlatmak için mi öyle söyledi yoksa gerçekten mi hoşuna gitmişti bilinmez, düğünleri 10 gün sonra yapılacaktı.
Halam içinde daha fazla tutamamış, teknede ki düğünden abimlere de bahsetmişti. Düğünü beraber yapma sözü alınca, abimle Türkan'da teknede yapılacak eğlenceyi kabul etmişlerdi. Zaten iki düğünün davetlileri de aynıydı. Sadece Türkan'ın ve abimin bir kaç arkadaşı gelecekti o kadar. Halam da Sevinç Ablayı çağırmıştı da o da galiba kendi düğünün hazırlığını yaptığı için gelemeyecekmiş. Özürlerini iletmiş. Halam, zannedersem annemden dolayı fazla detay vermekten kaçınmıştı.
Bu arada Masal Hanım hem geçmiş olsun ziyareti için hastaneye geldi, hem de her gün hatırımızı sormak için aradı. Sesinde sanki bir heyecan bir huzur vardı...
Eski nişanlılar bir akşam buluştular. Sakin geçen bir yemeğin ardından genç adam eski nişanlısını birbirlerine ilk defa açıldıkları yere götürdü.
Değişen hayatını, yaşadığı zorlukları tüm samimiyetiyle anlattı. Genç kadın içinde kaynayan volkana rağmen sakince dinledi. Sözü bitince de dişlerinin arasından;
— Neden bana anlatmadın? Beni burada çaresiz, bir bir zavallı gibi tek başına bırakıp gittin, diyerek adama çıkıştı.
— Elimde kalan tek şey gururumdu. Sana söylememe engel olanda o gururdu. Ben gururumu da alıp buralardan gittim. Kaybettiklerimi geri almadan da karşına çıkmamaya kendi kendime söz verdim.
Eskiden olduğum adamdan artık çok farklıyım inan bana. Şimdi olsa hiç çekinmeden söylerdim. Kararı sana bırakırdım. O zamanlar parayı her şey olarak görüyordum. Evet para lazım ama her şey demek değil. Para bir araçmış hayatta amaç değil, bunu çok net öğrendim.
Parasız saadet zormuş ama imkansız değilmiş. Zor olan sevgisiz, yalnız bir hayatmış. İşte onu yaşamak gerçekten imkansızmış.
Sevdiğini görmeden, sesini duymadan yaşamak dünyadaki en büyük acılardan birisiymiş.
Biliyor musun ben seni tahminimden bile daha çok seviyormuşum. Uzakta kaldığım zaman bunu öyle iyi anladım ki. Senin sesini duymak, sana sarılmak, seni öpmek bana hayatta en iyi gelen şeylermiş.
Ben seni zannettiğin gibi hostes olduktan sonra değiştin diye sevmedim, ben seni zaten hep sevdim. Hostes olunca daha doğrusu öyle havalı falan giyinmeye başlayınca kaybetme korkusu duymaya başladım. O gece burada o yüzden sana açıldım. Seni başkasının kolunda görmeye dayanamazdım. En fazla beni reddeder dedim, denemeden kaybedemem, diyerek kendimi gaza getirdim. Kabul edince de dünyalar benim oldu.
İşten ayrılmanı istememin en büyük sebebi ise seni özlememdi. Bir gidiyordun, gelmen günler sürüyordu. Sevgiliyken bir şey diyemiyordum ama evlenince seni yolcularınla paylaşmak istemedim...— Giderken ne düşündün o zaman? Beni bırakıp gitmek zor gelmedi mi?, diye isyan etti genç kadın.
— İnan hiçbir şey düşünemiyordum. Tek düşünebildiğim utanç ve saklanma iç güdüsüydü. Senden, ailemden, herkesten, her şeyden saklanmak istiyordum. Devekuşu gibi başımı kuma gömüp, yok olmak istiyordum. Hayatımdaki en büyük utançtı yaşadığım. Biliyorsun şirketle ve yaptığım yatırımlarla acayip gurur duyardım.
Sanırım bir yerlerde fazla böbürlenmem Allah'ın gücüne gitti. Sen dahil sahip olduğum tüm güzellikleri elimden aldı ve beni benimle baş başa bıraktı.
Ben de kendimi karşıma aldım, bunca zaman onunla doğrularımızı, eğrilerimizi masaya yatırdık. Sana karşı yaptığım hatalar dahil hepsinden dersler çıkarttık.
Değiştim, kendimce büyüdüm ve olgunlaştım. Daha iyi bir insan oldum. Mükemmel elbette değilim, zaten kimsede olamaz ama artık ona en yakınım. Yani mükemmel neyse artık. Bir de kime göre neye göre mükemmel? Daha iyi biriyim diyelim biz ona. Yine saçma sapan büyük büyük laflar etmeyeyim, dedi genç adam pişman bir ses tonuyla.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KAÇAK GELİN (TAMAMLANDI)
General FictionYasemin Çalışkan adı gibi çalışkan, akıllı 25 yaşında genç bir kadın. Evlendiği gece kocasını eski nişanlısıyla görüp düğününden arkasına bile bakmadan kaçan "Kaçak Gelin". Kaçışının ardından kendini bir tekne içinde Yunanistan'a doğru giderken bulu...