Bölüm -35-

290 72 60
                                    

"Dört yanı sarmış iftiralar
Ört yalanını ancak intikamla."

                            Anıl Piyancı

****
Acı.. Çoğu insanın hayatında yaşamak istemeyeceği, ama her seferinde zaafından vurulup hissettiği o can yakıcı his. Neden hayatta hep mutlu olmak yerine, illa bir şeylere üzülmemiz gerekirdi? Bilmiyordu. Bilmiyorduk. Hayatta acı olduğu gibi mutluluk da vardı. Ama ne kadar mutlu olsak da, her zaman vurulacak, kırılacak bi parçamız da vardı.

Kahverengi gözler, hastane koridorunda sadece duvara bakıyordu. İyi değildi. Kucağında sevdiği kızı vermişti doktora. İçi gidiyordu. Kendi kendine sormadan da edemiyordu. Neden böyle hissettiğini? Bunu sonra sorgulamaya karar verdi. İçeride Ayla ölüyordu belki de.. Elinden hiçbir şey gelmeyişi, adamı yakıyordu.

Elinde olsa hastaneyi yakıp yıkardı. Bağırır çağırır, ateşe verirdi. İçeride yatan, kadın için kendinden vazgeçerdi.

Öyle olmasını ummak isterdi. Ama içinde bir şeyler buna engel oluyordu. Öyle hissetmek isterdi, ama geçmişi duvar örüyordu. Geçmişi geleceğine yüz çeviriyordu. O da isterdi, bir kadın, bir nefes için kendinden vazgeçmek...

Sessizce bekliyordu. Karşısındaki duvara boş boş bakıyordu. Sahiden doktor ne kadardır içerdeydi? Sonra koridoru kalın bir ses kapladı. Can'ı gelmişti. Sırf onu savunduğu için kavga ettikleri adam. Ne ara duymuştu? Ceren söylemiştir diye düşündü adam. Sinirle doldu tekrar. Ellerini sıkmasından anlaşılıyordu.

Hızlı adımlarla dostunun yattığı odanın kapısına geldi. Sevgilisi odanın karşısında kafası eğik oturuyor, yere bakıyordu. Can ona laf atmamaya karar verdi. İkisi de burada değer verdiği bir insan için bulunuyorlardı. Sessizce karşısına oturdu. Tek bir laf, harekette bulunmadı.

Kızlarla Ayla'yı kontrol için, bahanelerle buraya getirmişti Can. Kendi gelememişti. Keşke kendi gelseydi, belki böyle olmazdı diye düşündü. Onu kaybetmekten korkuyordu. Sırf ona bir şey olmasın diye kızları yanına yollamıştı, sonuç? Yine bu hastanede, yine o beyaz sedyede yatıyordu. Doktorun çıkmasını dört gözle bekliyordu. Dostu kanserdi ve iyi haberler bekliyordu.

Bu iki adamın ortak bir amacı vardı. İçeride yatan kanser kadının, sağlam bir şekilde çıkmasıydı. İkisi de ortak bir şey için bekliyor, ortak dileklerde bulunuyordu. Onca kavgadan, nefretten sonra her şeyin sorumlusu olduğunu düşündüğü kız için ikiside için için ağlıyordu.

Ama bir sorun vardı. Bu işin sonunda biri gidecek diğeri sonsuza kadar kalacaktı. Biri kadının yaralarına merhem olacakken, diğeri kaçacaktı. Belki yüzleşemeyeckti. Belki de geçmiş ona oyunlar oynayacak, o kadından vazgeçmesi gerekecekti. Kim bilir, belki de kadın ölecekti...

Kader, birbirine düşman olan bu iki adamı bir araya getiriyorsa, kavga etmeden aynı ortamda bulunduruyorsa; her şey olabilirdi. Kader her ikisini de ayırabilir, ya da kadının yanına tek birisini koyabilirdi. Onlar, ne kadar seçim yaparlarsa yapsınlar, kader kendi bildiğini yapacaktı...

****
Gözlerimi açtığımda, doktorun karşımda elindeki kağıda bir şeyler karaladığını gördüm. Boğazımı temizleyerek doğruldum. Doktor bana gülümseyerek baktı.

"Uyanmışsınız Ayla Hanım." kafamla onayladım. Hayır oradan bakınca uyuyor gibi mi duruyordum? Şakanın sırası değildi.

"Daha sık görüşeceğiz gibi."

"Bu bayılmalarım sanki çok arttı gibi, emin misiniz stresten olduğuna?" sorum üstüne doktorun sırıtması kesildi. Yüzü düşmüştü. Evet. Kesin bende bir şey vardı ve saklıyorlardı.

DAĞRA (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin