İntikam için can alıp van veren Çakal. Hükmünü sürdürmek için kendi kanını bile vurmaya hazırdı. Unuttuğu şey ise, yaşadığı babasının olaya dahil olacağıydı. Babasının bildiklerini, kimsenin bilmesini istemeyen Çakal'ın savaşı tek başınaydı. Çünkü o bile bilmiyordu... Gerçekler de onu sarmalamıştı.
*****
Hayatın ne getireceğini bilemediğimiz gibi, ne götüreceğini de bilemezdik. Her insan anlık yaşasa dahi, en sonunda öleceğini bilerek hayat sürüyordu. Ölümler, cenazeler... İnsanlara ölümün varlığını hatırlatan ender toplu törenlerdi.
Dağra'nın arkasında bir yandan duyduğum gerçekleri hazmetmeye çalışırken, bir yandan da ayakta kalmaya çalışıyordum. İlaçlarımı almamıştım ve her an bayılabilirdim. Böyle bir konumda bayılmak hiç iyi bir fikir değildi. Derin bir nefes aldım. Dağra ile kardeş olduğumuza en çok ben şaşıramazdım sanırım. Aşık olduğum adam üvey kardeşimdi..."Hatan var Çakal." karşımızda hala sırıtarak, geçmişi önümüze fırlatan adamı öldürmek istedim. Nefret ediyordum. Oysa ilk tanıştığımızda, onunla konuşmak için yorulmadan aynı sokağa gidiyordum.
"Ben babamın anlattıklarını söylüyorum Dağra."
"Babamla ben konuşana kadar, bu kızdan uzak duracaksın!" Çakal bir hamle yapmak isterken, polis siren sesleri bütün etrafı kapladı. Çakal'ın gözlerindeki anlık korkudan bir kaçak olduğunu düşünmeye başlamıştım. Çakal bize bakmadan arabasına binip, olduğumuz yeri terk etmişti.
Dağra hızla bana döndü. Yüzümü elleri arasına alırken, bayılmamak için kendimi sıkıyordum. Polis arabaları yanımızda dururken derin bir nefes aldım.
"Ayla, iyi misin?" kafamı sağa sola salladım. "Orkun, arabayı alıyorum." Dağra'nın polislerden birini tanımasına şaşırmıştım. Beni bir araca yönlendirirken, çoktan olay yeri inceleme gelmişti. İfade isteyeceklerini biliyordum ama bayılmak üzereydim. Başım dönüyor, boğazım yanıyordu.
Dağra beni arkaya bindirdikten sonra kendisi hızla öne geçti. Kafamı koltuk başlığına dayadıktan sonra gözlerimi kapattım.
"Biliyor musun Ayla, bende bilmiyordum. Kardeş olduğumuzu yani... Çakal'ın bilmediği şey yoktur. Hepsini babamdan duyduğunu biliyorum. Kızıl saçlı kadın anlatmıştı bir gün. Sahilde otururken geldi. Sorgulamadan dinledim, başta dedikleri anlamsız gelse de geçmişte hatırlamadığım parçalar ile uyuşuyordu." bayılmamam için anlattığını düşündüm.
"Kutlama yemeğinden önce gelmişti o sahile. Bana olan ilginin farkındaydım. Babamdan çoğu şeyin doğru olduğunu duyduğum anda gözümü intikam hırsı bürümüştü. Gelecek, geçmiş neyin ne zaman olduğunu düşünmedim bile." hastaneye yaklaştığımızı düşünmek istiyordum.
"Bana olan ilginin farkındaydım ve elime böyle bir fırsat geçmişken kullanmak istedim Ayla. Çünkü babam o haldeyken, senin gülüp eğlenmen sinir krizi geçirmeme sebep oluyordu. Birkaç hafta öncesine kadar bunlar böyleydi. Ayaz'ın evini taşıyacağımız gün, biraz dağıttık onlarla. Çünkü benim kafam karışıktı, kendimi yemek üzereydim. Onlara anlatmıştım. Bana aşık olduğumu söylediklerinde, hırsla daha çok içtim." olayın iç tarafını bilmediğim için anlattıkları ilgimi çekiyordu. Ama kafamın ağrısından çoğuna anlam veremiyordum. Bu anlattıkları ne zaman oluyordu?
"İntikam alacağım kişiye aşık olduğumu düşünmek, beni daha çok yaraladı. O gün hastanede... Bayıldığını görünce ne yapacağımı bilemedim. Öleceksin sandım Ayla. İlk kez o kadar çok korktum ki, hastaneyi bile yıkabilirdim. Sen bana zamanında sormuştun ya, beni kaybetmekten korkuyor musun diye? Evet Ayla. Ben seni kaybetmekten ölesiye korkuyorum.. Çünkü aslan çoktan minik kırlangıcına aşık oldu... "
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DAĞRA (TAMAMLANDI)
FanficGeçmişin oyunları ile kirlenen iki aile, geleceğin getirdikleri ile tekrar bir araya gelir. Kader, iki tarafı da yakıp yıkarken, o yangından bir aşk doğar.. Üniversite öğrencisi Ayla, küçükken hayalleri için İstanbul'a okumaya gelir. Okuduğu ilk...