Atlas'a bir şey yapmış olma korkusu beni sarmıştı. Orada ağlamamaya kararlıydım ama Ceyda çok ağır konuşunca dayanamamış ve göz yaşlarımı dökmüştüm. Orada tek destek verip beni koruyan Can'dı. Şu anda da olduğu gibi.. Her ne olursa olsun beni bırakmamış, her daim yanımda olmuştu hastanede de... Dostunuzu iyi seçin. Para için, kendi menfaati için sizi terk edip gideni değil de; her daim sizin yanınızda olacak biri. Sarhoş olsa da, abuk subuk konuşsa da her daim sizi sevecek biri. Kendi hayatınıza girecek insanları kendiniz seçin. Ama seçerken de dikkatli olun!
-------------
Birden gürleyince bir adım geriye gitmiştim. Gözlerim dolmuştu. Ah hayır şimdi sırası değildi! Şimdi bu kadar insanın içinde ağlamayacaktım. Ben ne yapmıştım ki?
"Ben, ben ne yaptığımı anlamıyorum Ceyda?" Derin bir nefes alıp suratıma baktı. Hala kızgındı.
"O poşette verdiğin hindistan cevizleri Atlas'ı öldürüyordu Ayla. Sen az daha benim çocuğumun katili olacaktın!" Yine bağırmıştı. Ben istememiştim böyle olmasını. Sadece onların mutlu olmalarını istemiştim. 'Evet ama annem izin vermiyor. Çok içince hasta olurmuşum.' Ah hayır! Çocuk bana söylemişti! Ve ben sadece bir uyarıdan ibaret olup bir poşet vermiştim! Katil mi olacaktım şimdi ben?
"Seni bir daha görmek istemiyorum, anladın mı beni!" Bağırmıştı. Ceyda çok sinirliydi.
"Ceyda yeter, istemeyerek olmuş işte." Can yanıma gelip göğsüne bastırmıştı beni. Hıçkırarak ağlamaya başlamıştım. Bile isteyerek asla ben zarar vermezdim ki.
"Sanene Can! Sanane! Çocuğum ölüyordu! Kucağımda, ağzından kanlar akarken sen mi vardın? O görüntüyü sen mi gördün? O korkuyu yaşadın mı!" Haklıydı. Sonuna kadar haklıydı. O bir anneydi ve evladını kaybetme korkusunu iliklerine kadar yaşamıştı. Ben yaşatmıştım.. Daha düne kadar bana destek olmayan isteyen kadına yaşatmıştım.
"Ö-Özür dilerim."
"Dileme!"
"Yeter Ceyda, yeter! Kız pişman görmüyor musun?" Ceyda Can'a sinirle baktıktan sonra yanımdan uzaklaştı. Pişmandım, kötüydüm. İsteyerek yapmamıştım. İstesem de yapamazdım. Katil olmayı boşverin, arkadaşımın çocuğuna zarar veremezdim. Bilmiyordum. Allah belamı versin bilmiyordum! Hıçkırıklarım arttığında, Can göğsünden ayırmadan beni oturtmuş ve yanımda yerini almıştı. Kimse konuşmuyordu. Bu kadar mı ciddiydi durum? Ya Atlas'a bir şey olursa? Kendimi asla affetmezdim. Onların yüzüne bir daha bakamazdım.
"Şşt tamam güzelim, kendine gel ağlama." Can'ın şefkatli sesi ile ağlamam iç çekişlere dönmüştü. Pişmandım.
"Ağlamanı istemiyorum tamam mı?" Kafamı sallayıp yüzüne baktım. Gözleri her zamanki gibi kırmızıydı. Yorgundu. Ellerimle saçlarını düzelttim.
"Uykusuzsun."
"Evet." Kestirip atmıştı.
"Eve git ve uyu Can."
"Sen kötüsün. İyi olana kadar gitmeyeceğim." Hafif sırıtıp ona baktım. Nasıl bakıyordum bilmiyorum ama o da bana bakıyordu. Dolu dolu.
"Tamam. Sen uyursan ben iyi olacağım, lütfen." Kafasını salladı. Yanımdan kalkıp merdivenlere yöneldi son kez arkasını döndü, gülümseyip koridordan ayrıldı. Kafamı ellerimin arasına almış oturuyordum. Ne yapacaktım? Ben bir daha Ceyda'nın yüzüne bakamazdım.
"İyi misin?" Kafamı kaldırıp Dağra'ya baktım. O kadar güzel bakıyordu ki, şuracıkta onu öpebilirdim. Öyle bir hataya düşmedim tabiki. Sadece kafamı sallamak ile yetinmiştim. Bana şefkatle bakıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DAĞRA (TAMAMLANDI)
FanfictionGeçmişin oyunları ile kirlenen iki aile, geleceğin getirdikleri ile tekrar bir araya gelir. Kader, iki tarafı da yakıp yıkarken, o yangından bir aşk doğar.. Üniversite öğrencisi Ayla, küçükken hayalleri için İstanbul'a okumaya gelir. Okuduğu ilk...