Bölüm - 44 -

247 85 109
                                    

"On sene öncede söyledim. Sadece sakin olun."

*******

Can'ın isteği üzerine Dağra'nın evine Ufuk ve diğerlerini çağırmıştık. Dağra başta ne kadar kabul etmese de, benim için değişiklik olacağını söyleyince ister istemez kabul etmişti.

Ufuk ve Can tabaklara doldurdukları etleri masaya koyunca, herkes ses etmeden yemeğe başladı. Ayaz'da her zaman ki aç halinden dolayı, gözleri büyümüş, ağzını şapırdatarak yemek yiyordu.

"Şunu düzgün yemezsen, önündekini alırım. " Sercan Abi oradan gülerek Ayaz'ın sırtını sıvazladı.

"İki gündür rejimdeyim dedi. Hiçbir şey yemedi. Bırak da yesin." Dağra gözlerini yumup sabır diledi . Bu aralar sakinliğini koruyamıyordu. Çok çabuk sinirleniyor, hemen yumruğunu sıkıyordu. Hayatında bilmediğim bir şeyler oluyordu ve bana anlatıyordu.

"Evet abi, bak ne güzel olmuş."

"Sen yemek yeme abicim." Can da Dağra'yı destekleyince inanmamış gibi ona baktım. Aynı evde kalınca, sanırım savunma mekanizması direkt Dağra olmuştu.

"Karışmayın."

"Lan vak vak, yesene kümesten kopardım tavuk. Arkadaşındır belki, yemek zor olacak ama tadına bak."

"Şu espirini götüne sakla Can. Keyfimi bozamayacak kadar siklemiyorum seni."

"İyi be." Ceyda ve diğerleri gülünce bende hafif sırıttım. Can bozulmuştu. Ufuk ile uğraşmayı, onu sinir etmeyi seviyordu. Ufuk karşılık vermeyince zevkini alamamıştı. Gözleri ışıldadı.

"Dağra." Evet. Dağra'ya sataşacak, hevesini ondan alacaktı.

"Ne var?"

"Yavrum senle beraber tatile mi çıksak?" Dağra inanmamış gibi bir bana bir Can'a baktı.

"Ne alaka?" İlk kez yavrum demesine bir şey dememişti. Çünkü tatil planı kafasını karıştırmıştı.

"Yavrum bunlar anlamıyor şakadan felan. Sen anlıyorsun, zevkli olur." Dağra gözlerini devirip, salatayı çatallayınca umrunda olmadığını anladım. Can'ı o da takmamıştı. Peki Can durur mu? Hayır.

"Ceyda, kilo mu aldın kız sen? Ayy, çirkef bir şey olmuşsun." Ceyda gözlerini kocaman açınca Can sırıttı. Amacına ulaşmıştı. Birini sinir etmek hoşuna gidiyordu.

"Ne? Al şu eti elimden ya. Ne kilosu şimdi!" Ceyda ayağa kalkıp içeriye girdiğinde, Can kahkahayı bastı. Hoşuna gitmişti tabii..

"İnsanlarla uğraşmayı kes artık." Dağra'nın gergin sesi, masayı doldurunca boğazımı temizledim. Onda bir şeyler vardı ve bu tepkilerine de yansıyordu.

"Sana batmasın Dağra."

"Sinirim bozuluyor. Benim evimdesin. Misafirlerime lavbalilik yapma."

"Senin misafirlerin mi? Onlar benim ailem Dağra." Sercan Abi boğazını temizledi. Gergin havayı o da hissetmiş olacak ki birkaç saniye göz göze geldik.

"Ailene terbiyesizlik yapacak kadar küçüksün o zaman?" İkisi de acımadan lafı veriyorlardı gözüne.

"Aile dediğin soytarılık yapmak değildir. Onlar beni tanıyor, beni biliyor. Dediklerim ve yaptıklarım onlara dokunmuyorsa, sana da dokunmamalı. Çünkü sen bu aileden değilsin." Can'ın kolunu omzumda hissedince, aile dediği tabloya beni de eklediğini anladım.
Dağra'nın yüzündeki acı ifadeden, Can'ın dediklerinin ona dokunduğunu anladım.

"Benim olmadığım bir aile tablosunda, sevdiğim kadının olmasına da ihtiyaç yok Can." Yutkundum. Çok berbat hissediyordum. Bu konular ne ara buralara gelmişti?

DAĞRA (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin